Cumartesi Anneleri, bu hafta Hayrettin Eren’in akıbetini sordu. Kardeşi İkbal Eren Yarıcı, ‘Failleri cezasızlık zırhı ile korumaktan vazgeçin’ dedi. Diyarbakır’da ise Siirt’te 1994’te silahlı kişilerce kaçırılan Mehmet İnan için adalet talebinde bulunuldu
Gözaltında kaybedilen ya da katledilen yakınlarının akıbetini sormakta ısrar eden Cumartesi Anneleri, 817’nci haftasına ulaşan eylemlerini koronavirüs salgını nedeniyle yine sosyal medya hesapları üzerinden sürdürdü. Bu haftaki eylemde 21 Kasım 1980’de İstanbul Saraçhane’de polislerce gözaltına alındıktan sonra bir daha kendisinden haber alınamayan Hayrettin Eren’in akıbeti soruldu.
‘Torunları kendilerinden hesap soracak’
Yaptığı konuşmada kardeşi Hayrettin’in kaybedilişinin üzerinden 40 yıl geçtiğini vurgulayan abla Cemile Eren, “40 yıl ne kadar çabuk geçti, ama bize daha dün gibi” dedi.
Hayrettin’in güzel bir dünya kurmak, gelecek nesillere güzel bir yaşam bırakmak istediğini söyleyen Eren, yıllardır adalet taleplerini dile getirdikleri Galatasaray Meydanı’nın kendilerine yasaklanmasına dair konuştu: Vicdanları rahat mı? Geceleri uyuya biliyorlar mı? Çocuklarına torunlarına yaptıkları işkenceyi anlatabildiler mi? Anlatamazlar. Çünkü torunları kendilerinden hesap soracak. Acımız büyük. Kaç tane anne, kaç tane baba vefat etti. Hepsi evlatlarının özlemleriyle gittiler.
‘Hakikate ulaşana kadar susmayacağız’
Kardeşi Faruk Eren ise şöyle konuştu: Cumartesi Anneleri’nin hakikat ve adalet arayışları dikkate alınmadığı için ülke bu halde. Artık ülkenin her kesiminden ve her yerinden adalet çığlığı yükseliyor. Bu sese kulak verilseydi, bu kadar adaletsizlik yaşanmazdı. Cumartesi Anneleri’nin talebi karşılanana, adalet sağlanana, hakikate ulaşana kadar susmayacağız.
‘Eren’e ne yaptığınızı açıklayın’
Devlet yetkililerine seslenen kardeşlerden İkbal Eren Yarıcı da, “Sırtımızı kimseye dayamadık. Sadece birbirimize yaslanarak, sizin kaybettiğiniz sevdiklerimiz için adalet arıyoruz. Eğer biz terörist olsaydık, dönemin başbakanı bugünün Cumhurbaşkanı annelerimizle görüşme talebinde bulunmazdı. ‘Sizin sorununuz, benim sorunum’ demezdi; ‘sorunlarınızı çözeceğim’ diye söz vermezdi. Bu annelerden biri de benim annem Elmas Eren’di” diye belirtti.
Yarıcı, “Annelerimize verdiğiniz sözü tutun. 40 yıl önce gözaltına aldığınız Hayrettin Eren’e ne yaptığınızı açıklayın. Faillerini cezasızlık zırhı ile korumaktan vazgeçip, yargılanmalarının önünü açın” diye çağrı yaptı.
‘Bu tür suçlarda zaman aşımı olmaz’
Aynı zamanda Eren Ailesi’nin avukatı olan İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Eren Keskin ise yaptığı konuşmasında, Hayrettin Eren’in gözaltına alınması ve sonrasına dair hukuki süreci anlattı.
Eren’le ilgili bugüne kadar yaptıkları başvuruların tamamının sonuçsuz bırakıldığını dile getiren Keskin, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti maalesef zorla kaybetme olaylarında cinayet suçunun zaman aşımını uygulamaya devam ediyor. Birleşmiş Milletler Zorla Kaybetmelere Karşı Sözleşmeyi imzalamadığı için maalesef ki bu tür dosyalar zaman aşımı ile sınırlı kalıyor. Oysa bize göre bu tür suçlarda zaman aşımı olmaz” diye konuştu.
Haftanın basın metnini ise, Hayrettin Eren’in yeğeni Işık Su Eren okudu.
Sosyalist kimliği ile bilinen 26 yaşındaki Hayrettin Eren’in İstanbul’da yaşadığını kaydeden Eren, “12 Eylül darbe koşullarında hakkında arama kararı vardı. 21 Kasım 1980 tarihinde otomobili ile İstanbul Saraçhane’ye gitti. Burada buluştuğu arkadaşı ile birlikte gözaltına alındı. Hayrettin, arkadaşı ve otomobili önce Karagümrük Karakoluna, oradan da Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü” dedi.
‘40 yılda hukuk işletilmedi’
Hayrettin’i gözaltına alınırken, karakolda tutulurken ve Siyasi Şube’de iken gören çok sayıda tanığın olduğunu sözlerine ekleyen yeğen Eren, ancak buna rağmen gözaltına alındığının inkar edildiğini ifade etti. Sıkıyönetim Savcılığı’na yapılan suç duyurularının da yine sonuçsuz bırakıldığını dile getiren Eren, “Aradan geçen 40 yılda hukuk işletilmedi. Hayrettin Eren’in akıbeti gizlendi, onu kaybedenler cezasız bırakıldı. Dosyayı canlandırmak için girişimlerde bulunmayı sürdüren Eren ailesi üç kuşaktır Hayrettin’i ve adaleti arıyor” dedi.
Kaçırılan İnan’ın akıbeti soruldu
Kayıp yakınları ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi’nin her hafta düzenlediği “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” eyleminin 615’incisi internet üzerinden online gerçekleştirildi. Videoda, 28 Şubat 1994 tarihinde, Siirt çarşısında alışveriş yaptığı sırada silahlı kişilerce arabaya zorla bindirilerek kaçırılan Mehmet İnan’ın akıbeti soruldu.
Silahlı kişilerce kaçırıldı
Mehmet İnan’ın kayıp hikayesini okuyan İHD Diyarbakır Şubesi Yürütme Kurulu (YK) Üyesi Hasan Yalçın, 1954 doğumlu, 7 çocuk babası olan İnan’ın inşaat işinde çalışarak ailesinin geçimini sağladığını belirterek, 1994 yılında iki ay arayla güvenlik güçleri tarafından İnan’ın gözaltına alınıp serbest bırakıldığını söyledi. İkinci kez gözaltına alınıp bırakıldıktan 10 gün sonra İnan’ın 28 Şubat 1994 tarihinde Siirt çarşısında silahlı kişilerce bir arabaya zorla bindirilip kaçırıldığını dile getiren Yalçın, “Mehmet İnan’ın babası Ali İnan, olayın ertesi günü Siirt Cumhuriyet Başsavcılığına, Valiliğe ve Tugay Komutanlığına giderek oğlunun akıbetini sorar. Babasının yapmış olduğu başvurulara böyle bir kişinin gözaltında olmadığı bilgisi verilir” dedi.
Bir daha haber alınmadı
İnan’ın kaybolmasında yaklaşık 4-5 ay sonra polislerin baba Ali İnan’ı Siirt Emniyet Müdürlüğü’ne götürdüğünü belirten Yalçın, emniyette yetkili polislerin baba İnan’a bazı fotoğraflar gösterdiğini ancak fotoğraftaki kişilerin hiçbirinin babaya tanıdık gelmediğini ifade etti.
Yalçın, İnan ailesinin tüm hukuki çalışmalarına rağmen Mehmet İnan’dan bir daha haber alınamadığını söyledi.
HABER MERKEZİ