KDP’ye çağrı yapan Kürt Ulusal Kongresi Uluslararası Komisyon Sözcüsü Nilüfer Koç, ‘Güç olmamız için imkanlar var fakat parçalanırsak gücümüzü kaybederiz’ dedi
Türkiye ve emperyalist güçlerin Kürtlerin kazanımlarını ellerinden almaya çalıştığına dikkat çeken Kürt Ulusal Kongresi Uluslararası Komisyon Sözcüsü Nilüfer Koç, Efrîn, Girê Spî ve Serêkaniyê konseptinin Federe Kürdistan’da uygulanmak istendiğini söyledi. Koç, Kürtlerin birlik olması gerektiğini vurgulayarak “genel bir Kürt kongresi yapılmalı” dedi.
ANHA’dan Cihan Bilgin’e gerilimi değerlendiren Kürt Ulusal Kongresi Uluslararası Komisyon Sözcüsü Nilüfer Koç, “Türk devleti her ne kadar zayıflasa da son mecaline kadar konseptini sonuçlandırmak istiyor. Türk devlet yetkililerinin her açıklamasında, federal bir Kürdistan’ın varlığının kendileri için sorun olduğu, 2003’te bir hata yaptıkları ve bunu telafi etmeye çalıştıkları belirtiliyor. Rojava’da bu konsepti DAİŞ vasıtasıyla gerçekleştirmeye çalıştı ancak başaramadı. Halkı susuz ve elektriksiz bırakma, aşiret liderlerine suikast, Efrîn, Girê Spî ve Serêkaniyê işgali gibi politikalarla hedeflerine ulaşmaya çalışıyor. Şimdi bu yöntemleri Başurê Kürdistan üzerinde uygulamak istiyor” dedi.
Nilüfer Koç, Türkiye’nin Rojava’da Kürt güçleri arasında gerçekleştirilen görüşmelere müdahale de ettiğini vurguladı. Koç şöyle devam etti: “Yapılan görüşmelere Türk devleti bütün gücüyle müdahale ederek Kürtler arasında parçalanma yaratmak ve Kürtlerin güç olmasını engellemeye çalışıyor. Çünkü varlığını, Kürtlerin yok edilmesi üzerinde görüyor. AKP-MHP’ye bağlı faşist oluşumların Fransa ve Almanya’da yasaklanmasının ardından Hollanda ve Avusturya da benzer kararlar almak için hazırlanıyor. Bu, Erdoğan üzerindeki baskıyı arttıracaktır. Kürtler olarak biz de Türk devletine karşı yürütülen diplomasiden yararlanmalıyız. KDP, zayıflamış bir AKP’de ne görüyor ki sırtını ona yaslıyor? Güç olmamız için imkânlar var fakat parçalanırsak gücümüzü kaybederiz. Bu nedenledir ki işgalci devletler Kürdistan’da böl-parçala-yönet politikası izliyor. Eğer bahsini ettiğimiz bir savaş çıkarsa bu ‘birakûji’ olmaz, işgalcilere karşı yürütülen bir savaş olur ve bütün Kürdistan’ı yakar. İki güç arasında görülen sorun bütün güçler arasında yayılır. İşin özü, celladımıza sahip çıkmamalıyız. Başurê Kürdistan’daki bütün güçler için ittifakın yeri Ankara değil, Bağdat’tır. ABD, KDP’nin yanında Ankara’nın da Başur’da hüküm sürmesini istiyor olabilir. Bu, çıkarına göre hareket eden ABD’nin hesabıdır. Son tahlilde bizim de çıkarlarımıza göre hareket etmemiz gerekiyor. Şengal anlaşması da siyasi olarak gerçekleşmiş ve saldırı zemini oluşturmak amacıyla imzalanmıştır. Bu yüzden Şengal halkının anlaşmaya karşı direnişi çok önemlidir. Rojava halkı da bu direnişe destek olmalıdır çünkü Şengal ve Rojava’nın kaderi birbirine bağlıdır.”
Şengal Anlaşması ve kongre
Şengal Anlaşması’nın da bölgeye yönelik konseptin temel parçası olduğunu belirten Koç “ENKS heyeti, İstanbul’a ve Hewlêr’e gittikten sonra Qamişlo’ya döndüklerinde yaptıkları açıklamaları görüyoruz. Açıklamalarında, İstanbul ve Hewlêr’in yoğun etkisinde kaldıkları açıkça görülüyor. ENKS’nin birlik çizgisine gelmesi için Hewlêr’in izlediği politikanın düzeltilmesi lazım. Mesut Barzani dış güçlere kulak verip hareket etmeseydi şimdi daha gelişkin ve ileri bir düzeyde olabilirdik. Rojava’da bu kadar şehit vermeyebilirdik. Şengal, DAİŞ vahşetiyle yüz yüze kalmayabilirdi. Bu yüzden genel bir Kürt kongresi yapılmalı. Eğer KDP yine katılmamakta ısrar ederse sensiz de olur diyeceğiz. Ehmedê Xanê’nin şiirlerinde bahsettikleri, bütün Kürtlerin hâlâ kanayan yarasıdır” dedi.
QAMIŞLO