Cezaevlerinde 2020 yılında 49 tutuklunun yaşamını yitirdiğini söyleyen İHD Merkezi Hapishaneler Komisyonu Üyesi Ateş, ‘TMK kapsamında mahpusları hapishanede tutma ile eşitlik ilkesi ortadan kaldırılmıştır’ dedi
İnsan Hakları Derneği (İHD) Merkezi Hapishaneler Komisyonu, cezaevlerinde çeşitli nedenlerden dolayı yaşanan ölüm vakalarının önüne geçilmesi ve yaşam hakkının korunması talebiyle basın toplantısı düzenledi. Derneğin Genel Merkezi’nde yapılan toplantıda İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Üyesi Nuray Çevirmen ve Merkezi Hapishaneler Komisyonu Üyesi Dilan Ateş yer aldı
Burada konuşan İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, 15 Nisan 2020 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan ‘İnfaz Düzenlemesi’ ile ayrımcılık yapıldığını ifade etti.
Düzenleme ile suç örgütü liderlerinin serbest bırakıldığını belirten Türkdoğan, “Siyasi mahpuslar başta olmak üzere gazeteciler, öğrenciler, avukatlar hiçbir şiddet eylemi gerçekleştirmediği halde cezaevlerinde tutuldular ve tutulmaya devam ediyorlar” dedi.
Çakıcı’nın tehdidi
İnfaz düzenlemesi ile suç örgütü lideri Alaattin Çakıcı’nın da serbest bırakıldığını hatırlatan Türkdoğan, “Çakıcı’nın sosyal medya hesabından nasıl ‘ifade özgürlüğünü kullandığına’ şahit oluyoruz. Ana muhalefet partisi liderini tehdit ediyor ve milliyetçi parti sahip çıkıyor. Sonra bu ülkede adaletten bahsediliyor. Gerçekten büyük hayretler içindeyiz. Siyasi iktidar bu tehditleri sineye çekecek, adalet mekanizmasını devreye sokmayacaksa bir devletten artık bahsedemeyiz. Bugün Kılıçdaroğlu ile telefonda görüştüm ve dayanışma duygularımızı paylaştım” ifadelerinde bulundu.
Cezaevlerinde yaşanan ölümlerin nedeninin eşitsiz düzenlemeler olduğunun altını çizen Türkdoğan, cezaevinde tutulan insanların “çürüme siyaseti”ne kurban edildiğini kaydetti.
591 ağır hasta
İHD Merkezi Hapishaneler Komisyonu Üyesi Dilan Ateş ise, cezaevlerinde yaşam hakkının dahi korunmadığını dile getirerek, şunları söyledi: Hasta mahpusların yaşamış oldukları sorunlar gittikçe artmakta ve ne yazık ki sağlıklı bir çözüm üretilememektedir. Mart ayında yaptığımız açıklamada yalnızca tespit edebildiğimiz kadarıyla Türkiye hapishanelerinde 591’i ağır olmak üzere bin 564 hasta mahpus bulunmaktadır. Bugün tespitlerimize göre bu rakam artmıştır. Ancak hasta mahpus sayısının bizim tespitlerimizin çok üzerinde olduğunu bilmekteyiz.
Kovid-19 etkisi
Cezaevlerinde hijyen sorunu olduğunun altını çizen Ateş, “Kovid-19 tam da kronik alt hastalıkları olan kişilerde ölümcül olmaktadır. Koronavirüs gerekçesiyle 15 Nisan 2020 tarihinde yürürlüğe konulan 7242 sayılı kanun değişikliği ile özelikle hasta ve yaşlı mahpuslar bakımından eşitsiz bir uygulamaya dönülmüş, TMK kapsamında olan mahpusları hapishanede tutan ve diğerlerini serbest bırakan bu uygulama ile eşitlik ilkesi ortadan kaldırılmıştır. 15 Nisan’dan sonra 70 yaşın üzerindeki 4 ağır hasta mahpus cezaevlerinde yaşamını kaybetmiştir” diye açıkladı.
‘15 mahpusun intihar ettiği iddiası’
Türkiye hapishanelerinde 2020 yılı başından bu yana 49 mahpusun yaşamını yitirdiği bilgisini paylaşan Ateş, sözlerine şöyle devam etti: 15 mahpusun intihar ettiği iddia edilmiştir. Hasta mahpusların büyük bir kısmı karantina koğuşlarında kalmak istemediklerinden dolayı hastanelere gidemiyorlar. Yaşamlarını tek başlarına devam ettiremeyecek durumda olmalarının yanı sıra bu karantina koğuşlarının kimi yerlerde idare tarafından hücre büyüklüğündeki odaların karantina odasına çevrildiğini, bu odaların hijyenik olmadığını, nefes alınamayacak kadar da dar ve basık olduğunu aktarılmaktadırlar. Hasta mahpusların hastaneden döndükten sonra 14 gün boyunca tutuldukları karantina koğuşlarının büyük bir tehlike yarattığı ortadadır.
Ateş, sonrasında dernek olarak taleplerini şöyle sıraladı:
* Tüm bu ölüm vakaları önlenebilir ölümlerdir. Gittikçe artan ve süreklileşen hapishanelerde ölüm vakaları için yeterli tedbir alınmalı, sağlığa erişim hakkı sağlanmalı, kişilerin bedensel psikolojik bütünlüklerinin korunması için insan onuruna yakışır tüm koşullar eksiksiz sağlanmalıdır.
* İnsan Hakları Derneği olarak gerek iç hukukta gerek uluslararası sözleşmelerle garanti altına alınmış olan yaşam hakkının ayrımsız olarak korunmasını ve bu konuda gerekli olan tüm tedbirleri almasını talep ediyoruz.
* Ayrıca Ceza İnfaz Kurumları sivil toplum kurumlarının denetimine açılmalıdır.
* Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumunun, Kamu Denetçiliği Kurumunun ve Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunun denetim mekanizmalarını daha etkin çalıştırmalarını, siyasi partilerin konuya dair daha çok inisiyatif almalarını da talep ediyoruz.”
ANKARA