Salgından en çok etkilenen sektörlerden biri de sinema oldu. Bu süreçte sinemanın büyüleyici mekanları salonlar kapatılırken normalleşme sürecinde ise sinema dijital ortama taşındığı için salonlara da dönüş zor oldu. Uzun bir aradan sonra salonların yeniden açılması sinemaseverleri mutlu ederken, salona auter yönetmen François Ozon’un son filmi 85 Yazı ile dönmek ayrı bir mutluluk.
François Ozon’un yazıp yönettiği 85 Yazı (Été 85,) Normandiya’da bir sahil kasabasında büyüme buhranıyla mücadele eden 16 yaşındaki Alexis’in, David ile tanıştıktan sonra değişen hayatını konu ediniyor. Filmin henüz ilk sekansında bir kitap uyarlaması olduğunu kendini bize belli ettiriyor. Aidan Chambers’ın Dans on My Grave isimli romanından uyarlanan film; Normandiya sahillerinde yaşayan 16 yaşındaki Alexis (Félix Lefebvre), bir arkadaşının teknesiyle denize açıldığında başlayan fırtına Alexis’in suya düşmesine ve teknenin devrilmesine sebep olur. Yine tekneyle gelen bir başka genç adam David (Benjamin Voisin) onu kurtarır ve tekneyi çeker. Bu kurtarış hikayelerinin de başlangıcı olur.
Romandan pasajlar alıntılanan film, Alexis’in gözaltı sahnesi ile başlar. Bu sahne bize filmin ilerleyen bölümlerinde bir olay yaşanacağını gösteriyor ve film boyunca bizler, Ozon’un muhteşem senaryo başarısı ile bu olayı merakla bekliyoruz.
Alexis’in tahterevallisindeki denge
Alexis’in denize açıldığı teknenin ismi tahterevalli. Bu isim hikayenin ilk ipucunu veriyor. Tahterevalli, belli bir denge üzerinde kurulmuş iki gücün birbirini aşağı yukarı çekmesidir. Alexis’in hayatı ise; David onu kurtarmaya gelene kadar var olan toplumsal hayatı denge olarak kabul eden ve bu denge arasında bir aşağı bir yukarı sürüklenen bir çocuk. 85 Yazı’nın hikayesi de bu sahneyle başlıyor, her şey tam bir yaz tadında giderken aniden beliriveren karabulutlar, hikayeyi tahterevallinin dengesinde çıkararak David’in Kalipso teknesine taşıyor.
Kalipso’nun bozduğu denge
Kalipso; Homeros ona Olympos tanrıçalarının en büyüklerine verdiği dia theaon (yüce tanrıça) unvanını vermiştir ve Odysseia destanının unutulmaz kadın karakterlerinden biridir. Kalypso, Homeros’a göre, deniz perisi ve Atlas’ın kızıdır. Odysseia’da anlatılan; Tanrıça Klypso, gemisi batan Odysseus’a aşık olur ve adasında onu bir süre alıkoyar. Kalypso, diğer tanrılardan uzakta ıssız bir adada oturur. Bu tanrıçanın yaşam tarzı, ataerkil bir düzene sahip olan Olymposlulardan farklı olarak anaerkil bir düzeni temsil eder. Hikayede bu mitolojiye benzer bir paralelde gider. David, Alexis’in tahterevallisi olan toplumsal yaşamın ona biçtiği kalıpları terk ederek kendisinin içinde bulunduğu ve toplumun dışladığı quir ilişkin kapılarını açar.
Ana gerilim unsuru cinsellik ve şiddet dengesi
Eşcinsellik olgusu, Ozon’un birçok filminde olduğu gibi “85 yazı”nın da odağındadır. Ozon ilişkileri ve cinselliği pek çok filminde ana gerilim unsuru olarak kullanır. Filmlerin bir çoğunda ana iskelet quir ilişkiler olan Ozon, 85 yazında da bu ilişki bir büyüme hikayesi olarak anlatır. Alexis ve David, yine Ozon’un filmlerinde olmazsa olmazlarımdan biri olan üçüncü kişi yüzünden tartışırlar. Bu tartışma bir motosiklet kazası sonucu David’in ölümüne neden olur.
Ölümün kurduğu denge
Ölüm kavramı filmin ilk sahnesinden son sahnesine kadar kendini belli eder. Alexis, edebiyat yazılarında hep ölüm kavramını işler. Bu kavram hem öğretmenleri hem de David tarafından sorgulanır. David’in ölmesi ile Alexis’in tahterevalli dengesi tamamen kaybolur. Alex ve David arasındaki ilişki, Alexis’in sevdiğinin ölümünü görememesi, David’in son isteği olan mezarında dans edilme isteği toplum için anormal, hatta yargılanması gereken davranışlardı. Alexis, bu quir ilişkiyi bilinçlenerek açığa çıkarması, kadın kılığına girerek David’i görmesi ve ölümün anlamını yazdıklarıyla açığa çıkarması dengeyi kendi hakikati ile normalleştirerek David’in bıraktığı Kalipso teknesine taşıyor.