Soma ve Ermenek madencilerinin direnişini ‘Öyle mi alay komutanı’ diyen Kamil Kartal, Başaran Aksu ve Tahir Çetin ile konuştuk. Kartal, ‘Toplum bunu haksızlığa karşı direniş olarak gördü’ dedi
Reyhan Hacıoğlu
Arkadaşları katledildi, işten atıldılar, hakları gasp edildi, gözaltına alındılar, darp edildiler ve bütün bunlara karşı direndiler, direniyorlar. Soma ve Ermenek madencileri son iki aydır direnişleri ile gündem olsalar da onların yılları bulan bir adalet arayışı, bitmek bilmeyen bir mücadeleleri var.
Manisa Soma’da 2014’te 301, yine Karaman Ermenek’te 2014’te 18 madencinin hayatını kaybetmesinin ardından geriye kalanlar ise emek sömürüsü ve hak gaspı ile karşı karşıya kaldı. AKP ve kolladıkları firmalar tarafından yıllardır oyalanan madenciler Soma’da 1 aydan fazla ve Ermenek’te ise 2 aydan fazladır direnişte. 12 Ekim’de Ankara için yola çıkan madencilerin önünün kesilmesi ile madenciler, Ermenek’te Güneyyurt Meydanı’nda ve Soma’da ise Gölmarmara Spor salonunda direniş ve bekleyişlerini sürdürüyor.
4 Kasım’da bir heyetin görüştüğü AKP yetkilileri sorunun çözüleceğine dair söz verse de yılların deneyimi ile madenciler alanı terk etmemekte kararlı ve haklarını almazlarsa bugün yeniden Ankara yolunu tutacaklar.
Direnişi örgütleyen, gözaltı, saldırılara rağmen madencilerle ilk günden beri alanda olan Bağımsız Maden İş yöneticlerinden “Öyle mi alay komutanı” sözleri ile toplumun vicdanı olan Kamil Kartal, “Yetti artık” diyen Başaran Aksu ve “Kendim gördüm bütün haksızlıkları” diyen Tahir Çetin ile madenci direnişini konuştuk.
Mütevazı direnişçiler
Ve salgın koşulları nedeniyle yerinde olsa daha güzel olabilecek bu söyleşi ne yazık ki ancak telefon üzerinden alınabildi. Aksu’yu Soma’da, Çetin’i Ermenek’te ve Kamil Kartal’ı ise Soma-Ermenek yolunda yakalayabildim. Ve belki de sonda söylenecek cümleyi başta söylemeliyim, bu mütevazı sendikacıların tek amacı madencilerin haklarını alması ve işçilerin kimsesiyiz dedirtmek. O yüzden bütün görüşme boyunca kendilerinin direnişin önüne geçmemesi çabasında oldular.
Uzun süredir bir adım için bekliyorsunuz?
Başaran Aksu: Evet, eski Giresun Valisi Harun Sarıfakıoğulları başkanlığında üç bakanlık arasında bir komisyon oluşturulmuş bu komisyon çözümü oluşturmaya çalışıyormuş. Bekleyin dediler, biz de bekledik.
- Bir avuç insansınız belki de. Ama güçlü bir destek var. Bu güç, bu destek nasıl oldu? Şunu da merak ediyorum. Baskı ve sistemin ağrırlığının güçlü hissedildiği koşullarda hak arayışına ikna etmek zordur; bir yerde işçileri ama inadına direnen madenciler var karşımızda…
Başran Aksu: Yeni başladığımız bir mücadele değil bu. Uyar maden işçileri ile geçtiğimiz yıl biz 5 Ekim’de başladığımız bir mücadele vardı Soma Kömürleri İşçileri diye. 3 bin 500 işçiyi kapsayan bir mücadele ve o zaman da Uyar Maden işçilerinin taleplerini biz merkezimize almıştık. O mücadele bir buçuk yıl sürdü. Orda da yasaklamalar geldi ve biz o yasaklamaları da tanımadık. Karşılıklı davalar açıldı. AYM en son geçtiğimiz Ağustos ayında bizim başvurumuzla şehirlerarası yürüyüş yasağını kaldırdı. Bu devlet içinde tartışmalara yol açtı. Burda Soma Kömürleri işçileri, 3 rödavanslı sahada yaklaşık 3 bin 100 işçi. Geçtiğimiz yıl verdiğimiz mücadele ile temmuz ayında çıkan bir yasa ile bu arkadaşların tazminat ve ücret alacaklarının ödenmesine karar verildi. Fakat yasa kapsamına ne yapıp ne ettiysek Uyar Madenciliği aldıramadık.
- Neden?
Başaran Aksu: Patronu koruyan AKP içerisinde belli bir çevre var. Bu çevreyi aşamadık. Plan Bütçe Komisyonu Başkanı Lütfi Elvan’dı o dönem. O da Ermenekli ve patronun hemşerisi. Şimdi Ermenek’te de Ocaklar’da 70 gündür bir işgal ve direniş var. Orda da 450 işçiyi kapsayan bir mücadele devam ediyor. Meclis’te Plan Bütçe Komisyonu’nda da Elvan’a neden Uyar madencilik işçileri, Soma madenlerine ait rödavanslı sahalarda işçilerin hakları ödenirken niye bir rödavanslı saha olan Uyar Madencilik işçilerininki ödenmiyor diye sorulan soruları şöyle açıkladı insanların konuyu bilmediğini düşünerek, “ya efendim burada Soma kömürlerinin diğer şirketleri arasında geçişler olmuş, bu geçişler olduğu için de bunları ödüyoruz”. 3 bin 100 işçinin sadece 600’ünde geçişler söz konusu yani 2 bin 500 işçi yasayla hak kazandı. Ve 2 bin 500 için geçerli olan 748 Uyar Madencisi için geçerli olmadı ve bu akla, mantığa sığmıyor. Şimdi bu direniş için de geçtiğimiz yasa dönemine kadar da aslında AKP vekili Mehmet Ali Özkan ve sarı sendika Türkiye Maden İş’in bu arkadaşları bizden uzak tutmuşlardı o dönemki mücadelede. Yasa da çıkınca bu arkadaşlar bize geldiler dediler ki, bize yardımcı olur musunuz ve bu mücadele öyle başladı ağustosta.
- Zor olmadı mı baskılardan kaynaklı böyle bir direniş örgütlemek? Ve bir güven de var. Maden İş size “taşeron” diyor, ertesi gün işçiler diyor ki, yok bu insanlar bizim yanımızda. Bu çok anlamlı bir sahiplenme.
Başaran Aksu: Biz Soma katliamından beridir Soma havzasındayız ki Soma havzası sadece ilçe değil üç ilin ilçelerini kapsayan bir havza. Ve biz bu havzada 2014’ten beridir yüzlerce değişik konuda eylem, toplantı, örgütlenme yaptık. Köy köy gezdik bu havzada bizi tanımayan madenci yoktur. Bizi bilirler, tanırlar ve bizi çok fazla sınamışlardır da. En sona Soma Kömürlerini geçtiğimiz şubat ayında Eynez işçilerinin ödenmeyen ücretlerini ödettirdik. O büyük bir güven oluşturdu. Bölge halkının güveni ve sevgisi, teveccühü olmasa bu tarz sarı sendika ya da başka kanallardan gelen saldırılar elbette etkili olabilir ama bu bizim yürüttüğümüz mücadelenin tarzı, açıklığı ve herkesin bunu görerek, izleyerek anladığı süreçler çok fazla oldu. Yani Ermenek ve Soma’da aynı anda bir direnişin gündeme gelmesi tesadüf değil. Bizim geceli gündüzlü yürüttüğümüz emeğin ve adanmanın bir doğal sonucu olarak ortaya çıktı.
İşçi sınıfı, proleterya ve tırnak içerisinde “öncülük” ve benzeri kavramalarla emekçi kesimleri ananlardan farklı olarak biz, hayatın gerçek sıkıntıları, yaşadıkları gerçek çaresizlikleri birlikte yaşayarak, tartışarak, birlikte ve mutlaka Meclis’ler biçiminde açık tartışmalarla yürütüyoruz ve ne konuşuyorsak onu yapıyoruz.
Bizim korkusuzluğumuz ya da bu konudaki cüretimiz işçilerin cüreti, işçilerin korkusuzluğundan geliyor. Zaten çok büyük bir çıkışsızlık yaşam dengesinde yaşayan insanlar. Ve son çare olarak biz gelen işçiler. Şunu da görüyorlar; 2014’te DİSK’in yarattığı bir durum da var. Gelip büyük söylemler yaptılar, ki biz de çalışıyorduk DİSK ile sonra insanları yüz üstü bıraktılar. Bu da aslında çok büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Fakat biz o zaman da çalışan insanlar olarak kalmaya ve sorunlarla ilgilenmeye devam ettik ve 2018’de Soma maden İşçileri Meclisi işçileri cesaret edip bir Bağımsız Maden İş sendikası kurdular.
Burada büyük maden baronlarına karşı çıkmak demek sendika kurmak ve işten atılmayı göze almak bu havza da başka bir yerde iş bulamamak demek. O madenciler bu cüreti, cesareti gösterdi. Ve sendikanın bütün yöneticileri şu an fiilen ocaklarda, vardiyalarda çalışan işçilerden oluşuyor. Genel Başkan daha yeni 5 ay önce emekli oldu. O da iki aydır Ermenek’teki direnişte ve direniyor. İşte güven veren bu. Maden işçileri bizzat sendikanın genel merkezi. Elinde kazma ocakta çalışıyor.
Ve sarı sendika gerçek bir alternatifin ortaya çıktığını görünce de saldırı, tehdit diline başvuruyor. Bize burada maden şirketinin yöneticileri ve bu sarı sendikanın yöneticileri o zamanki emniyet kuvvetlerinin içinde olduğu 400 kişilik bir linç organize etmişlerdi 2 Eylül 2014’te. Bizi orda öldü diye bıraktılar. Ama ertesi gün hastaneden çıktığımız andan itibaren de yine sokakta aynı meselelerle uğraşmaya devam edince işçiler de dediler ki “Aa bu adamlar hakikaten ölümüne bu işi göze almış” dedi. Bu süreçler olmadan basitçe hadi işçiler biz sendikayız siz de gelin sorunlarınızı çözelim mantığıyla olabilecek bir şey değil. Aynı zamanda yüksek bir haklılığa dayanıyor bu kavga, o yüzden bu destek.
Bizi işçiler onları patronlar koruyor
Kamil Kartal’ı Soma’dan Ermenek’e geldiği gün yakalayabildim ancak.
- Ne olacak peki?
Kamil Kartal: Hakkımızı almazsak yürürüz. Ermenek’teyim şuan. Burada sürekli biz sorunu çözeceğiz diyen bir taraf var. Ama bir muğlaklıkta beraberinde gidiyor.
- Çok yorucu değil mi? Sürekli hareket halindesiniz.
Kamil Kartal: Yorucu ama bunu bilerek bu mücadeledeyiz.
- Sizin “Öyle mi Alay komutanı” sözleriniz neden bu kadar sahiplenildi?
Kamil Kartal: Madencilik geçmişte de ciddi anlamda haksızlıklara uğramış bir iş kolu, katliamlarla karşı karşıya. Yani yerin bu kadar derinliklerinde üreten insanların alenen haklarının bu kadar gasp edilmesi uzun yıllar sonra ilk defa bizim sendikamızın öncülüğünde yürütülen bir mücadele ile kendisini açığa çıkarmış oldu. Türkiye toplumu da halklarımızın önemli bir kısmı da bunu haksızlığa, zulme karşı bir direniş olarak algıladı ve öyle gördü, sanırım ondan bu sahiplenme.
- Size çok saldırı var ve buna karşı madenciler sizi sahipleniyorlar nasıl oldu?
Kamil Kartal: Şöyle değerlendirmek lazım; bizim sendikamızın kuruluş amacı her şeyden evvel maden işçilerinin, gerçek sendikalarının yaşama geçirilmesi ve kendilerinin kendi sendikalarında söz ve karar sahibi olmasıydı. Şimdi bir taraftan da bu direnişler gündeme gelince bu sarı sendikada bir çözülmeye de neden oldu ve Bağımsız Maden İş sendikasına karşı bir yönelimin açığa çıkmasına neden oldu. Ve Soma’daki sendika sadece sarı diye nitelendirilebilecek bir sendika değil. Adı sendika, aslında sermayenin maden işçileri üzerinde, tahakküm örgütü haline gelmiş bir yapı Maden İş. Şimdi işçiler bu sarı sendika cenderesinden kendilerini kurtarmanın bir alternatifi olarak görmeye başladı sendikayı. Doğal olarak bu yönelimi durdurmaya yönelik bir çaba sarf ediyorlar. Aslında sarı sendika sözcülerinin söylediği lafların bir kıymeti harbiyesi yok. Ona sermaye söyletiyor çünkü bunları.
- Salgın koşullarında günlük işleyiş nasıl şuan direnişte?
Kamil Kartal: Kendimizi korumaya gayret ediyoruz. Ziyaretleri sembolik almaya çalışıyoruz. Aynı arkadaşlarla ağırlıklı olarak bir araya gelmeye çalışıyoruz.
- Aileler nasıl geliyor?
Kamil Kartal: Gündüzleri aileler çok ciddi anlamda destek veriyorlar. Akşamların da sadece işçiler kalıyor, komünal bir şekilde de ihtiyaçlar gideriliyor.
Ermenek’te ne devlet ne hukuk işliyor
Ermenek direnişinde baştan beri alanda olan sendikanın Genel Başkanı Tahir Çetin madenlerde ömrünü geçirmiş bir direnişçi. Senikacılık ise haklarını almak için kapı açmış.
- 2 ay oldu. Geceli gündüzlü ve yorucu da olmuştur…
Tahir Çetin : Sabırlı arkadaşlarımız. İnatla, ısrarla arkadaşlarımız bu mücadelenin devam etmesini istiyor. Biz de sizin sendikanız olarak burada sonuna kadar devam edeceğiz diye mücadele sözü verdik. Yıllardan beri burası, özellikle Ermenek bölgesi devletin yasalarının ve hukukun hiçbir şeyin işlemediği bir alan ve şuanda da bunu yaşıyoruz. Ama biz de Bağımsız Maden İş Sendikası olarak buradaki arkadaşlarla birlikte direniyoruz. Mutluyuz, yıllardan beri keşke yapılsaydı diyen arkadaşlarımız var. Çünkü bunun doğru bir mücadele olduğunu takdirle karşılayan ve destek veren hem Ermenek hem de Güneyyurt’un halkı var yanımızda.
- Siz de uzun süre madenlerde çalıştınız.
Tahir Çetin : 14 sene madencilik yaptım. 2019’da emekli oldum. Sendikaların nasıl olduğunu o zaman gördüm. Onlar (Sarı sendika) bize, Soma’da 301 arkadaşımız kaybettiğimiz ocakta gitti patronla birlikte dedi ki biz bu arkadaşların tazminatlarını taksit taksit alçağız diye bir protokol imzaladı. 6 yıl boyunca bu adamların tazminatını ödememişsin, elinden geldiğince bütün pis işleri yapmışsın sonra ortaya Bağımsız Maden iş sendikası çıktı. Ve Soma’da 3 bine yakın maden işçisinin tazminatını aldı ve patron yalakası sendikalar başlıyor bize saldırmaya. Biz de diyoruz ki bize saldıracağına işçilerin emeğini çalan patronlara karşı mücadeleni göster. Ben madencilik hayatımda bunların nasıl patron tarafından A dört kâğıtları üzerinde isimleri tek tek yazılarak işçiler yer altında çıktılarında “bu zarfı al sandığa at” denilip, nasıl sendikacılık yaptığını biliyorum. Toplu sözleşmenin içerisinde bu zamana kadar işçilerin haklarının nasıl patronlara peşkeş çekildiğini de biliyoruz.
- Nasıl bitecek bu direniş?
Tahir Çetin: Bu sorun çözülecek bir kere buna eminiz ve inanıyoruz. Yoksa biz bu alanı terk etmeyeceğiz. Ve buradaki madenlerde iş güvenliği alınacak ve üretime devam edilecek taleplerimz olmayacak şeyler değil ve tüm halk yanımızda.