Avrupa Parlamentosu’nun yeniTürkiye Raporu taslak metnine göre, Türkiye ile tamamen durumsal pazarlıklara dayanan bir ilişki türü, Türkiye’nin demokratikleşmesine katkı sağlamıyor
Avrupa Parlamentosu’nun yeni Türkiye Raporu taslak metnine göre, Türkiye ile tamamen durumsal pazarlıklara dayanan bir ilişki türü Türkiye’nin demokratikleşmesine katkı sağlamıyor. Avrupa Komisyonu’nun 2019-2020 Türkiye raporları göz önüne alınarak hazırlanan taslak raporda, komisyonun da yer verdiği gelişmelere ve duruma dair değerlendirmelerde bulunan Avrupa Parlementosu (AP) Türkiye Raportörü Nacho Sánchez Amor, “Türkiye’nin artan ve daha hızlı şekilde Avrupa Birliği değerleri, normları ve standartlarıyla arasına mesafe koymasının ilişkilerde tarihi bir dibin yaşanmasına sebep olduğunu belirtiyor. Durumsal pazarlıların Türkiye’nin daha demokratik bir modele doğru ilerlemesine neredeyse hiç katkıda bulunmadığının altını çiziyoruz” dedi. Euronews Türkçe’de Sertaç Aktan’ın haberine göre taslak metinde hukukun üstünlüğü ve temel haklar alanında özel olarak değinilen konular ise şunlar:
*OHAL Temmuz 2018’de kaldırılmış olmasına rağmen Türk demokrasisi ve temel haklar üzerindeki olumsuz etkileri devam ettiği derin endişe ile not ediliyor.
*Hukukun üstünlüğünün erozyona uğradığı ve yargı bağımsızlığı eksikliğinin en acil ve endişe uyandıran sorun olduğu tekrar edilerek savcıların, hakimlerin, avukatların ve baroların üzerinde uygulanan yürütme ve siyaset baskısı kınanıyor.
‘HDP’ye saldırılar’
* Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının gözardı edilmesi ve uygulanmaması da bir başka derin endişe konusu olarak belirtiliyor ve alt mahkemelerin Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına riayet etmediğine dair örneklerin artmasının da aynı şekilde derin endişe yarattığı kaydediliyor.
* İfade, medya ve bilgiye erişim özgürlükleri alanında orantısız ve keyfi engellemeler ve kısıtlamalar getirilmesinin ciddi endişeye sebep olduğu ifade edilerek özellikle basın özgürlüğü konusunda atılması gereken adımların acil olduğuna vurgu yapılıyor.
* Başta HDP olmak üzere muhalefet partilerine yönelik saldırı ve baskıların da işleyen bir demokrasinin önünü tıkadığı ve bu durumun da yine derin endişeye neden olduğu kaydediliyor. Selahattin Demirtaş’ın devam eden tutukluluğu şiddetli şekilde kınanıyor.
Osman Kavala kınaması
* Türkiye’ye hapisteki tüm insan hakları savunucularını, gazetecileri, avukatları ve akademisyenleri serbest bırakma çağrısı yapılarak Osman Kavala’nın serbest bırakıldıktan sonra yeniden tutuklanması güçlü şekilde kınanıyor.
* Yönetici elit içerisinde hiper-milliyetçili söylemlerin daha sık kullanılmaya başlanmasından endişe duyulduğu belirtilerek bunun özellikle AB ve üye devletlere yönelik düşmanca yaklaşımlara dönüştüğü ileri sürülüyor. Dini muhafazakarlığın siyasi hayatta sürekli daha fazla artış göstermesi de bir diğer endişe kaynağı olarak betimleniyor.
*Demokratik seçimle gelmiş belediyelere somut kanıtlar gösterilmeden kayyım atanması bir kez daha güçlü şekilde kınanırken bu durumun demokrasinin en temel prensiplerine aykırı düştüğü ve milyonlarca kişinin oyunu hiçe saydığı dile getiriliyor.
* Türkiye’nin mülteci krizinde oynadığı rolün önemine atıf yapılıyor ve AB’nin Suriyeli mülteciler konusunda Türkiye’ye destek vermeye devam etmesi gerektiğinin altı çiziliyor.
* Gümrük Birliği’nin modernizasyonunun iki tarafın da çıkarına olacağı yineleniyor. Dağlık Karabağ çatışmasında ise Türkiye’nin oynadığı rolden üzüntü duyulduğu, Ankara’nın tarafları şiddeti sona erdirmeye davet etmek yerine bir tarafın askeri adımlarını koşulsuz şekilde desteklediği belirtiliyor.