Dilan Dirayet Taşdemir
“İster salıverin ister salıvermeyin beni, iyice bilin ki şunu bir kez değil bin kez ölmem gerekirse bile hiç mi hiç değiştirmeyeceğim yolumu.”
Sokrates
Sokrates arkadaşlarının tüm ısrarlarına rağmen ölüme gideceğini bildiği halde doğru bildiğini özgürce ifade etmekten vazgeçmedi. Antik dünyadan günümüze hakikati savunmak, yaşama eşit katılma ve özgürce var olma mücadelesi için çok fazla bedel ödendi ve halada ödeniyor. Çünkü biliyoruz ki hakikati söylemek, özgür kılmak erdemle, cesaretle ve büyük bir direnç ile hemhal olmayı gerektirir.
Bugün Türkiye siyaset tarihinde ilk defa hakikati kendine yol eyleyenler, tüm ezilenler, yok sayılanlar, farklı kimlik ve inanç grupları, farklı siyasal deneyimlerden gelen kadınlar, gençler birlikte var olmak, HDP fikriyatı ile mevcudu dönüştürmek ve yeni bir yaşam iddiasını hayata geçirmek için bir arada mücadele ediyor. Bu fikriyat güncel olduğu kadar tarihsel bir deneyime, ortak bir fikriyata dayanıyor. Toplumsal mücadelelerin ana damarını, direnişini ve gücünü kendi içinde hep bir gelenek olarak taşıyor.
Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze yüzyıllık devlet geleneğinin elbette bu çoğulcu, dönüştürücü bilince, güce ve mücadeleye tahammül etmesi, sineye çekmesi beklenemezdi. Tekçiliği, inkârı kendi kimliği olarak gören bu zihniyet HDP fikriyatına sadece fiziki saldırı ve rehin alma siyaseti ile yönelmiyor. En fazla korktukları bu fikriyatın toplumla buluşmasıdır. Dolayısıyla bu fikriyatın toplum ile buluşmasını engellemek, umudu kırmak ve mevcut tekçi düzen dışında başka bir dünyanın mümkün olmadığını toplumun tüm hücrelerine sirayet ettirmek istiyorlar. Bunun için de 7 Haziran’dan beri sistematik planlı ve programlı bir şekilde partimize, halkın iradesine karşı darbe yapılıyor.
Hukuk rafa kaldırılmış, anayasa her gün çiğnenerek tam bir sömürge pratiği ile Kürde, demokrasi güçlerine, kadın özgürlük çizgisine ve umudu büyüten herkese ya bu yoldan vazgeç ya da bu acılara katlan deniyor. Özünde yolundan vazgeçirmeye, hakikati öldürmeye, yalana dayanan bir siyasete ve topluma rıza göstermemiz isteniyor. Yok etme girişimleri, yaratılan algı operasyonlarının başka bir anlamı ise HDP fikriyatının yolunu değiştirme ve hakikati söyleme direncini kırmak olduğu ayan beyan ortada. Gücünü bu coğrafyanın hakikatinden alan partimize ne yaparlarsa yapsınlar fikriyatında bir başkalaşım yaratmayı başaramıyorlar. Başaramadıkça öfke, kin ve nefret ile kuşanıp bu konseptin farklı argümanlarını ve ayaklarını devreye koydular. Öncelikle HDP’yi pasifleştirme ve makul gördükleri kavramlar ile kuşatıp çağrılarına boyun eğdirerek bunu başarmak istediler.
Yine özellikle son dönemlerde algı operasyonları ile demokratik siyasetin açığa çıkardığı bu tarihsel ittifakı içten parçalama, yön verme ve belli alanlarda ve tartışmalara hapsederek yol almak istedikleri açık. Ama yine bilmedikleri ve kaçırdıkları bir şey var o da şudur ki; HDP siyaset arenasında yer alırken tüm tarihsel mücadele deneyimlerinin yanı sıra genişlemek, mücadelesini, etki alanını ve daha da önemlisi toplumsal örgütlülüğü büyütmek için farklı geleneklerden gelen siyasi figürleri de mücadele ettiği zemine çekmeyi, ortaklaşmayı başarabilmiş, birlikte mücadele etme riskini de göze almıştır. Bu yönüyle belki de hiçbir siyasi gücün denemediği, deneyimlemediği bir gerçekliğe hayat verdi. Elbette yoldan ayrılan, yol ile buluşamayan yönelimler, pratikler keskinleşince, muktedirler ‘acabalara’ sarılıp buralara yüklenebiliyor. Ama her ne olursa olsun HDP eksik doğru tüm eleştirilerden, yönelimlerden kendine yeni bir çıkış yaratmayı başarmıştır ve başarmak zorundadır. Çünkü bizi ileriye taşıyacak, var edecek ve mutlak başarı ile buluşturacak şey kendine özeleştirel yaklaşmak, imkân verilmeyene imkân vermek ve bilinen metotların dışına çıkarak yeni bir dil, yeni bir siyaset ve yeni bir toplumsal kavrayışı inşa etmektir. HDP’nin mucizesi de belki budur. Hiçbir hesaba ve plana uymaması, kendini tüm eksiklikleri ile yeniden var edebilme gücüdür. Dolayısı ile her ne olursa olsun gelişmenin sancılarını gerekçe haline getirerek “HDP’yi eksik gördüm, yeni bir politik perspektife ihtiyaç var, onun için farklı bir kulvarda olmam gerekir” gibi söylemlerin bir anlamda niyetten bağımsız bu saldırı konseptine bir alan açma anlamını da taşıdığını bilmek gerek.
Murat ettikleri bu toplum mühendisliğini bizler yani özgür düşünen, eşit katılan ve eşit konuşan HDP ve direnen toplumsal muhalefet engelliyor. HDP örgütlü yalana, gerçeğin tersyüz edilmesine ve inkâra karşı bugün kolektif bir mücadele veriyor. Unutulmamalıdır ki bu mücadele aynı zamanda bir yüzleşme, tarihle hesaplaşma ve kendi benliği ile de buluşma mücadelesidir.