Diyarbakır’da AVM sayısının artmasıyla kentte yerel kültürü anlatan filmleri perdeye yansıtan bir tek Galeria İş Merkezi’ndeki Şehir Sineması kaldı
Sinemanın sahibi Abdulkadir Aydın, 50 yıldır sinema sektörünün içinde yer alıyor. 9 yaşındayken ekonomik sıkıntılardan dolayı Dilan Sineması’nda gazoz satmaya başlayan Aydın, 16 yaşındayken Site Sineması’nda başladığı müdürlüğü 30 yıl sürdürür. Sektörden kopmak istemeyen Aydın, son olarak evini satarak aldığı Galeria Şehir Sineması’nı işletiyor. Mezopotamya Ajansı’na konuşan Diyarbakır’ın yerel sinema tarihçisi konumunda olan Abdulkadir Aydın, sinemaya azalan ilgiden şikayetçi.
‘Sinema halkın aynasıdır’
Sinemanın halkın aynası olduğunu ve halkın tarihini, kültürünü ve yaşam tarzını anlattığını belirten Aydın, “Her bir sinema filmi bir kitap gibidir. Hem izliyorsun, hem görüyorsun hem de okuyorsun. Örneğin ezilmiş bir halkın, başka bir coğrafyanın, bir hastalığın, farklı bir kültürün, bir kadının yaşamı üzerine kurulu bir film, kitap gibidir. O zaman insanın ufku açılır ve farklı yaşamları görerek kendisini anlamaya başlayacaktır. Çalışmalarını da halk içinde ve halk için daha iyi çalışmak için sürdürecektir. Yani sinema memlekete bilinçli bireyler ve bilinçli bir halk yaratır” dedi. Diyarbakır’da 1952 yılında Türkiye ve Balkanların en büyük sineması diye tabir edilerek Dilan Sineması’nın açılmasıyla birlikte halkın 1970- 80-90’lı yıllara kadar kendini sinemada görmek istediğini hatırlatan Aydın, “Halkın dili, tarihi, kültürü, sanatı üzerine filmler yapıldıkça insanlar sinemaya daha çok sahip çıkıyordu. Öyle filmlerde yer kalmıyordu, aylarca bu filmleri oynatıyorduk. 1970’lerde filmler Kürtçe olmasa da Kürtleri anlatan filmler olduğu zaman binlerce insan bu filmlere gelir izlerdi. O zaman gençler ve öğrenciler filmlere çok sahip çıkardı” şeklinde konuştu.
‘Mem û Zîn’e ilgi büyüktü’
Kürt halkının destanlarını ve hikâyelerini konu alan filmlerin çok büyük ilgi gördüğünü anlatan Aydın, Dilan Sineması döneminde Mem û Zîn filmi gösterime girerken hayatı boyunca sinema görmemiş insanların salonlara akın etiğini ve aynı ilginin Yılmaz Güney’in Sürü ile Propaganda ve Eşkıya gibi filmlerin de gördüğünü söylüyor.
‘Sinema kültürü yok oldu’
Kadınından erkeğine, gencinden yaşlısına kadar, halkların yaşamını, kültürlerini anlatan politik filmlere ilginin yoğun olduğunu hatırlatan Aydın, “2000 yılından sonra Diyarbakır’da kafeler açılmaya başlayınca, bu halkın kültürü de sanatı da kafelere girdi. Halkın sineması da televizyon ve internet ortamına girdi. Bu çok büyük bir yanlış” şeklinde konuştu.
‘Tek yerel sinema’
Kürt kültüründe ve Diyarbakırlılarda sinema kültürünün eksik kaldığını belirten Aydın, “İnsanların kendisini tanımasının imkanı ortadan kalktı. Diyarbakır’da yerel sinema olarak bir tek işlettiğim Şehir Sineması kaldı. 50 yıldır bu halka hizmet ettim. Ticari filmler dışında diğer filmleri izlettirmeyen sinemalara karşı ‘Öteki Sinema’ dediğimiz filmleri izlettiriyorum. Bu memlekette özellikle yerel sinema kültürü devam etsin istiyorum. İsterse gelsinler, isterlerse gelmesinler. Eğer halk sahip çıkmazsa yerel siyasi partiler sahip çıkmazsa, belediyeler sahip çıkmazsa da, bireyler sahip çıkmalı” dedi.
DİYARBAKIR