EBRD tarafından hazırlanan raporda Türkiye ile ilgili çarpıcı bilgiler yer aldı. Raporda ‘Hükümet, kamu kaynaklarını, tekrar seçilmek için stratejik bir araç olarak kullanıyor’ denildi
Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD), “Devlet Geri Döndü” başlıklı 2020- 2021 geçiş raporunda çarpıcı bilgilere yer verdi. Dünya genelinde ülkelerin ekonomiye müdahalelerinin ve halk arasında devlet mülkiyetine desteğin artış eğiliminde olduğuna dikkat çekilen raporda, Türkiye’deki kamu bankalarına “Kamu bankalarının karanlık yüzü” başlıklı özel bir bölüm ayırarak yaşananları gözler önüne serdi.
Kamu bankalarını eleştirenlerin, “kredilerin zamanlaması ve hedefine dönük siyasi müdahalelerin kredi piyasalarındaki tahrifatın temel kaynağı olduğuna işaret ettiği” hatırlatılan raporda, “Kamu bankaları seçim dönemlerinde belediyenin iktidar partisinde olduğu kentlerde özel bankalara kıyasla kredi arzını belirgin şekilde artırıyor. Belediyenin muhalefette olduğu illerde ise seçim dönemlerinde özel bankalara oranla daha az kredi veriyor” denilen raporda, bu artışta muhalefetin güçlü rakip olarak iktidar partisi ile yarışması da etkili oluyor denilerek, “Hükümet, kamu kaynaklarını, bu örnekte kamu bankalarının kredilerini, tekrar seçilmek için stratejik bir araç olarak kullanıyor” ifadesine yer verildi.
Muhalefete ayrı iktidara ayrı
Raporda şu ibareler yer aldı: “Belediyenin muhalefette olduğu ve siyasi rekabetin yüksek olduğu illerde, kamu bankası kredilerinin yüksek oranda kullanıldığı sektörlerde kredilerdeki azalmaya bağlı olarak istihdam, satışlar ve varlıklar seçim öncesinde geriliyor. İktidar partisinin yönetimindeki illerde ise kamu bankalarının verdiği krediler sayesinde tersi oluyor.”
‘Devletçiliğe destek arttı’
Raporda başka bir çarpıcı bilgi ise dünya genelinde hem gelişmiş hem de gelişen ülkelerde halk arasında devletçiliğe desteğin yükselişte olduğuna işaret etmesi oldu. Raporda, “İki on yıl önce 1990’larda gelişmiş ülkelerde halkın yüzde 27’si kamu mülkiyetini desteklerken, bu oran 2017-2020 döneminde yüzde 33’e yükseldi. Aynı dönemde eski sosyalist ülkelerde ise bu oran yüzde 43’ten yüzde 45’e ulaştı” denildi.
EKONOMİ SERVİSİ