Amerika’da Trump seçimi kaybetti. Trump’ın kaybetmesiyle gözlerin dönük olduğu otoriter yönetimlerin tepe noktasında küçük bir çatlak oluştu. Bu çatlak ile milliyetçi kesim az da olsa psikolojik-moral kırılma yaşadı. Ya da dünya jandarma birlikleri komuta kademesinde bir değişiklik oldu denilebilir. Hepsi bu kadar. Yani seçim sonucu önemsiz değil, ama çok şey hiç değil. Demem odur ki, o cephede, -garp cephesinde- değişen bir şey yok. Neoliberal sistem dimdik ayakta duruyor, varlığını sürdürüyor. Amerika devlet yönetim sistemi köklü, sağlam, gelenekçi bir yönetim yapısına sahip. Böyle sonuçlar, onlarda ciddi değişiklik yaratmaz, hele sistemi bırakın sarsmayı, ıngıldatmaz bile. Dikiz aynasından onları izlerken aslolarak önümüze bakalım biz.
Türkiye
Türkiye’de gece Merkez Bankası başkanı değişti. Akabinde Berat Albayrak istifası ortaya bomba gibi düştü. Ortaya diyorum, çünkü sahiplenen yok, ana akım medyanın ses telleri bozulmuş, bu konuda tısss. Ancak istifa bütün gizini koruyor, ama yönetim zincirinde -varsa- önemli halkasından bir kopma
-yoksa- aile içinde bir kargaşa yaşandığı kesin. Apaçık bir kriz var. Kriz, ekonomik olduğu kadar siyasi de yönetememe halleri lime, lime…
2021 Yılı Bütçesi
Geçen yıl (2020) bütçeden tarıma ayrılan miktar 22 milyar TL, 2021 yılı için bütçeye konulan destek miktarı yine aynı, yani 22 milyar TL.
Bu ne demek?
Hani, “her şey yolunda, ekonomi tıkırında” diyorlar ya inanmayın. Tarımsal girdilerin tamamının yüzde yüze yakını döviz ile dışarıdan alınıyor. Döviz yerinde saymıyor. O zaman tarıma ayrılan destek niye yerinde sayıyor? Demek ki, ülkede kriz var bu bir. Tarıma desteği arttırmayarak kriz, çiftçinin üzerine yıkılıyor bu da iki. Bunu akıldan çıkarmayalım.
Bu yeni mi?
Yeni değil elbette. Kırsala dudak bükülür, beğenilmez; ancak kabul edelim ki, tarımcılar, Türkiye’yi sırtında taşıyan ana damardır hâlâ. Bakın, 5488 sayılı Tarım Kanunu’nun 21. maddesine göre bu yıl çiftçiye verilmesi gereken doğrudan destek en az 56 milyar TL olması gerekir. Bütçede öngörülen ise 22 milyar TL. 2007’den 2021 yılı dahil olmak üzere -Tarım Kanunu’na göre- çiftçiye verilmesi gereken toplam destek miktarı 376 milyar TL. Fakat 2007’den 2021 dahil çiftçiye verilen toplam destek miktarı 165 milyar TL. Aradaki fark 211 milyar TL. Bu 211 milyar TL çiftçiye verilmesi gerekirken verilmeyen destektir.
Bu durumda çiftçi ne haldedir?
Çiftçi dardadır. Borç batağındadır. Çiftçi mesleğini terk etmektedir. Kırsal, enkaza dönüştürülmüştür. Enkazın içinde debelenen çiftçinin sırtından tarım, gıda ve ecza şirketleri beslenmekte ve boy atmaktadır.
Sözün özü
Çiftçi desteklenmelidir. Çünkü:
– Çiftçi ekolojiye bağlı üretim yapar, her türden afete doğrudan açıktır.
– Çiftçi üretim yapmak için gerekli sermayeye sahip değildir, üretim yapabilmek için desteğe ihtiyacı vardır. – Çiftçiye verilen destek ile tüketici ucuz gıdaya erişmektedir. Aslında çiftçiye verilen destek halka verilen destektir. Bu bakımdan çiftçiye destek verilmelidir!
Destekler nereye?
Eğer endüstriyel tarım modelinde ısrar edilirse -ki öyle- destekler çiftçiye değil tarım, gıda ve ecza şirketlerine verilmektedir dersek yanlış olmaz. Çünkü çiftçi üretim girdisini bu şirketlerden sağlamakta, aldığı desteğin üzerine katarak onlara vermektedir. Başka bir deyişle, çiftçiye az-çok ayrılan destek, çiftçi köprüsünün üzerinden şirketlere gitmektedir. Yani Amerika ve diğer gelişmiş ülkelerin oluşturduğu sistemi (neoliberal) ayakta tutan kolonlar azgelişmiş ülkelerde, tarım, gıda ve ecza şirketlerinin kancaları ise tarım kesimindedir.
Son söz, neoliberal kolonlar kesilmedikçe, tarımda şirketlerin kancaları çıkarılıp atılmadıkça, seçimlerde kim kazanırsa kazansın neoliberal sistem ara ara ıngıldar ama sarsılmaz bile.