HDP Berat Albayrak’ın istifasıyla yaşanan “devlet krizi” karşısında tam zamanında politik bir sloganla halka hitap etti.
“Erdoğan istifa-Erken seçim.”
Eğer muhalefet bu slogan etrafında birleşirse, Türkiye metropollerinde daha şimdiden başlayan emekçi direnişleri, kadın protesto hareketleri bir anda kitleselleşebilir.
“Erdoğan istifa-erken seçim” sloganı elbette bir “talep” anlamı taşımıyor. Erdoğan’ı istifaya zorlamaya ve Erdoğansız bir erken seçim imkanı yaratmaya seçmeni yöneltiyor.
Evet, çünkü “Erdoğan’lı bir erken seçim zaten olmaz, olursa da bu olan seçim olmaz, Erdoğan’ı onaylamak olur.” O nedenle HDP’nin yaptığı çağrı bütünseldir, tam zamanında yapılmıştır.
Neden tam zamanında yapılmıştır? Çünkü rejim su alan ve batmakta olan tekneden “safraları” atmaya başlamıştır. Şahı korumak için daha şimdiden veziri feda etmiştir. Damat tekneden fırlatılıp atılmıştır.
HDP’nin çağrısı, tekneyi asıl batıracak en büyük yükün Erdoğan olduğunu duyurmuş, safralardan kurtularak Türkiye teknesinin batmaktan kurtulamayacağını göstermiştir.
Erdoğan’ın veziri feda etmesi hemen mat olacağı anlamına gelmez. Bunu bekleyenler Erdoğan’a taşları devirme ve maça yeni bir vezirle başlama fırsatı verirler. Osmanlı tarihi sadrazamların idam edilme tarihidir.
Bilenler Erdoğan’ın “Muhteşem Süleyman” dizisine hayran olduğunu söylerler. Sultan damadı Targalı’yı harcamıştır. Başkan da…
Acaba gerçekten de Erdoğan damadını bizzat kendisi mi harcamıştır?
Sezgilerim beni yanıltmıyorsa yaşanan bir “Saray darbesidir.” Birçok yazar, 15 Temmuz darbesiyle Erdoğan’ın derin devlet tarafından kayıtsız-şartsız teslim alındığını iddia etti. Doğrudur. Onu devirmek yerine onun seçmen tabanına dayanarak meşruiyet kazanma yolu tutuldu. Erdoğan da fıtratı gereği bu yeni ittifaka gönüllü olarak razı oldu. Önüne konan tutuklama listelerine ve savaş planlarına attığı imza karşılığında, derin devlet ona “ekonomi yönetimini” ikram etti.
İşler bu minval üzre gayet iyi gidiyordu. Ama birden rüzgar tersten esmeye başladı. Savaş siyaseti tam bir bozgunla sonuçlandı. Ekonomik kriz patladı. Pandemi tepe yaptı. En önemlisi büyük kayıplarına rağmen Kürt direnişi kırılamadı. HDP’nın seçmen potansiyeli dağıtılamadı. Ve AKP oyları hızla erimeye, yüzde otuzun altına doğru gerilemeye başladı.
Ve Trump devrildi.
Böylece şu anda derin devletle Erdoğan arasında kurulan ittifak büyük bir krize girdi. Erdoğan derin devlet için hızla meşruiyet etmeni olma işlevini yitirmeye başladı. Bu durumda “erken” seçim çare olmaktan çıktı. Aynı zamanda rejimin 2023’e kadar dayanması da imkansızlaştı.
Ve tam bu sırada Trump’ın devrilmesi derin devletin Erdoğan’lı ya da Erdoğansız ve fakat “seçimsiz bir faşizme” yönelme imkanlarını da daralttı.
Rejim artık savunmadadır. Açmazdadır. Ve halka karşı yürüttüğü baskı her geçen gün gerileyecektir.
Derin devlet Erdoğan’a “damadını” harcatarak, onu daha bir müddet ayakta tutmaya çalışıyor.
Bu da gösteriyor ki, Erdoğan’ı istifaya zorlamak ve Erdoğansız seçim yolunu açmak yalnız mümkün değil, zorunluluktur.
HDP “Erdoğan istifa-Erken seçim” sloganıyla ve ilan ettiği kesintisiz eylem programıyla demokrasi mücadelesinde öncülüğü daha şimdiden kazanmıştır. Eğer kesintisiz eylemlerde kitleleri “Erdoğan istifa-Erken seçim” sloganı etrafında birleştirmeyi başarırsa, ne rejim HDP’yi tasfiye edebilir, ne de CHP’nin “ulusolcu” kanadı ve sistem içi muhalefet HDP’yi dışlayabilir.
HDP bana kalırsa “Erdoğan istifa-Erken seçim” sloganıyla kitleleri hareketlendirme, demokratik ittifakları tabandan yukarıya doğru inşa etme yolunu açmıştır. Bu slogan amaca uygundur.
“Legalist” değildir. Sokağa dayanmaktadır. AKP iktidarının altında bir seçim yerine Erdoğan ve ekibini istifaya zorlama yöntemini seçtiği için de radikal demokratiktir.
Pandemi krizinin de, ekonomik krizin de, eğitim krizinin de, dış politika krizinin de, kadın cinayetlerinin de, zindanlardaki ölümlerin de, olan biten bütün kötülüklerin, bütün adaletsizlerin de baş sorumlusu Erdoğan’dır.
HDP Erdoğan’a silah doğrultmuyor: Tıpkı damadı gibi onu da istifaya zorluyor ve erken seçim yoluyla demokrasiye yürüyor.
Hem meşru, hem de devrimci demokratik bir yoldur bu…