Bugünlerde Meclis’te görüşülen ‘Elektrik Piyasası’ yasasının halkın topraklarının peşkeş çekilmesine yol açacağını belirten Ekoloji Birliği, bütün muhalefete ve kitle örgütlerine mücadele çağrısı yaptı
Ekoloji Birliği, Meclis Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu’ndan geçen ve Meclis gündemine gelmesi beklenen “Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifine” dair sosyal medya hesapları ZOOM üzerinde basın toplantısı düzenledi. Açıklamayı okuyan Ekoloji Birliği Eşsözcüsü Süheyla Doğan, iktidarın koronavirüs (Kovid-19) salgınına rağmen doğa katliamından vazgeçmediğini vurguladı. Doğan, bu kanun teklifiyle enerji ve maden şirketleriyle daha fazla imtiyaz verildiği ve işçi ve emek sömürüsünün ise daha fazla önünün açıldığını ifade etti.
Şirketlere yeni imtiyazlar
Teklif ile 21 dağıtım şirketi, 881 enerji üretim sahibi, bin 722 enerji üretim tesisi ve çok sayıda maden şirketine çeşitli imtiyazlar sağlandığının bilgisini paylaşan Doğan, “Maden şirketlerinin ruhsat alanı dışında da tesis kurmaları sağlanıyor. Maden şirketlerinden çeşitli işlemlerinde istenen ‘borcu yoktur’ yazısı istenmeyerek, kamu alacaklarının takibinden vazgeçiliyor. Havaya bir sürü kimyasal ve zehirli gaz salan, atık lastiklerin işlenmesi sonucu ortaya çıkan ürünleri, orman ürünlerini ve çöpü yakarak elde edilen enerji ‘yenilenebilir’ sayılıyor ve teşvik ediliyor. Biyokütle santrallerinin önü daha da açılıyor” diye konuştu.
Seyirci kalamayız
Kanun teklifinde kamu yararı olmaksızın istimlak olanağının da sağlandığını belirten Doğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Halkın, köylünün topraklarının sermayeye peşkeş çekilmesi süreci daha da hızlandırılıyor. Dağıtım şirketlerine çeşitli kolaylıklar sağlanarak daha fazla kâr elde etmeleri sağlanıyor. Ülkemizin her yerinde köylüleri ve halkı canından bezdiren, ekolojik yıkımlara yol açan, havayı, su kaynaklarını ve tarım alanlarını kirleten ve HES, JES ve RES’lere YEKDEM destekleri devam ettiriliyor. Bir kez daha yineliyoruz, kanun teklifinde halk yok, enerji demokrasisi yok, enerji tasarrufu yok, enerji verimliliği yok, enerji kooperatiflerine teşvik yok, ekolojik duyarlılık yok. Teklifte, enerji ve maden şirketlerine daha fazla destek, daha fazla kıyak, kamu denetiminin ortadan kaldırılması, tüm yetkilerin Cumhurbaşkanı’nda toplanması, kârın şirketlere, zararın halka yıkılması ve ekolojik yıkım var.”
Neredeyse ‘sıfır’ denetim
Şirketlere sermaye aktaran Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destek Mekanizması (YEKDEM) kapsamının daha da genişletilmek istendiğini dile getiren Doğan, “YEKDEM ile Karadeniz derelerinde ekolojik yıkımlara ve sel felaketlerine neden olan HES’lerin sayısının artışına neden olunuyor. Cumhurbaşkanı izniyle BOTAŞ, TPAO gibi kurumlar tarafından daha önce yurt dışında kurulmuş olan şirketlere, Türkiye Cumhuriyeti kanunlarından muaf olmak üzere, yurt dışına yönelik çalışmak amacıyla, her türlü denetimden uzak, yurt içinde de enerji şirketleri kurmaları sağlanıyor” diye belirtti.
ANKARA