Türkiye’de kamuya ait ne varsa özelleştirildi veya Türkiye Varlık Fonu’na devredildi. Eylül ayında kurulacağı açıklanan Maden Holding A.Ş.’nin başına Nurol Holding’e bağlı TÜMAD Madencilik’in Genel Müdürü’nün getirilmesi dikkat çekici
Yusuf Gürsucu
Sessiz sedasız Kaz Dağları ekosistemi içinde yer alan Lâpseki ve İvrindi’de altın madenleri açan ve siyanür havuzlarında altın üretimi yapan Nurol Holding’e bağlı TÜMAD Madencilik Genel Müdürü Hasan Yücel, TVF Maden A.Ş. Genel Müdürü oldu. Altın Madencileri Derneği Başkanlığı da yapan Yücel’in Maden A.Ş.’nin başına getirilmesi altın madenciliğinde yeni bir sürece işaret ediyor. TÜMAD A.Ş., Balıkesir ili İvrindi ilçesinde İvrindi Altın ve Gümüş Madeni Zenginleştirme Projesi’ni 2012 yılında gerçekleştirmiş ve Ağustos 2019 tarihinde altın üretimine başlamıştı. Açık ocak yöntemiyle çıkarılan cevher, yıllık 7.7 mton kapasiteye sahip yığın liçi adı verilen siyanür havuzlarında işlenmekte. 2019 yılı sonu itibari ile 12.500 ons altın dökümü gerçekleştirilmiş. Çanakkale ili Lâpseki ilçesinde ise Lâpseki Altın ve Gümüş Madeni Zenginleştirme Projesi’nin 2016 yılında inşaatı tamamlanmış ve Aralık 2017 tarihinde yine siyanür havuzlarında liç yöntemiyle altın üretimine başlamıştı.
Maden Holding A.Ş.
TVF’ye bağlı Maden Holding A.Ş., iktidarın doğal yaşamın yağmalanması üzerine oturtulan altın madenciliği ve diğer metalik madenciliği tek merkezden yönetmek amacıyla kurulduğu belirtiliyor. Denetim dışı olan Türkiye Varlık Fonu içinde faaliyet gösterecek olan holdingin büyük bir yağmanın kolaylaştırıcı işlevini yürüteceği söylenebilir. 20’ye yakın madenin çıkarılması ve işlenmesinin Maden Holding’e bağlanacağı ve belirlenen 20 maden içinde altın madenciliğine yapılan özel vurgu ise siyanürle cevher ayrıştırmasının serbest olduğu Türkiye’de yılda 100 ton altın üretileceğinin hedeflenmesi doğanın, suların, tarım arazilerinin zehirlenmesi sonucunu ortaya çıkaracak.
Maden ve petrokimya
Ayrıca altın dışında kömür, çinko, demir, bakır, alüminyum, linyit gibi metalik madenler ile nadir element madenciliği de holdinge bağlanmak isteniyor. Petrokimya endüstrisinin de Maden Holding’e bağlanıp Adana Ceyhan’da ve Mersin’de oluşturulma adımları süren özel sanayi bölgesi ile Akdeniz ekosistemi tehdit altına girecek. Ayrıca Saros Körfezi’ne yapılmak istenen FSRU tesisinden alınacak doğalgaz ile Katarlıların da petrokimya endüstrisi kuracak olması dikkat çekici. Enerji üretimlerinde aşırı arz fazlasına karşın termik santrallerden vazgeçmeyen iktidar yaşanmaz hale getirilen Afşin-Elbistan coğrafyasına yeni termik santral kurulmasını da Maden Holding eliyle gerçekleştirmek istiyor. Varlık Fonu üzerinde tüm denetimin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elinde olması dikkat çekici. Enerji ve maden alanlarının en önemli ortak özelliği ise doğal yaşam alanlarına vermiş olduğu zararlar olduğu görülürken, AKP’nin her türlü yağma planı içinde yer alan “milli” kazanımı gösteren herhangi bir veri ortaya konamazken, doğal alanlar adeta katliama uğradı. AKP iktidarının temel aldığı 3 sektör içinde madenlerin ise özel bir yer tuttuğu görüldü.
Yasalar madencilere özel hazırlandı
Yabancı Sermaye Derneği (YASED) tarafından hazırlanan Endüstri Bölgeleri Kanunu ile Maden Kanunu’nda yapılan değişikliklerle sermaye talanına zemin hazırlandı. Bu kanunlarla koruma alanları, ormanlar, meralar, su havzaları birer maden sahası haline getirildi. Devlet ormanlarında maden aranması ve işletilmesi ile madencilik faaliyeti için zorunlu olan su, haberleşme, yol ve altyapı tesislerinin yapımına, ‘bedel’ karşılığında Tarım ve Orman Bakanlığı’nca izinler verilmeye başlandı. Devlet ormanları sınırları içindeki tohum meşcereleri, gen koruma alanları, muhafaza ormanları, orman içi dinlenme yerleri, nadir ekosistemlerin bulunduğu alanlarda yapılacak maden faaliyetlerine ilişkin ruhsatlar da Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yetkisine verildi. Endüstri Bölgeleri Kanunu ve Maden Kanunu gibi birçok kanun ve yönetmelik çıkarıldı veya değiştirildi. Çıkarılan kanunlarda çok ilginç bir madde vardı, kanunda birçok muafiyet ve vergisizliklerle birlikte “maden bölgelerinin altyapı hizmetleri valiliklerce yapılacak” ibaresi yer aldı. Bugün olanca tepkiye rağmen jandarma zoruyla Karadeniz’deki yaylaları birbirine bağlayan 2600 km’lik ‘Yeşil Yol’ şirketlere altyapı olarak inşa edildi.