Mevcut siyasi iktidar Türkiye’yi bindirmiş bir alamet-i farikaya, götürüyor kıyamete. Türk milliyetçiliği adına şovenizmi körüklediği ve diğer etnik kimlikleri düşman yaptığı yetmiyormuş gibi, şimdi de Hıristiyanlar, Yahudiler, şu bu inançta olanlar Müslüman düşmanlığı yapıyor, diyerek dinsel bağnazlığı da kışkırtıyor. Herhalde dünyada böyle tehlikeli politika izleyen bir iktidar görülmemiştir. İçeride alıcısı olduğunu düşünerek sürekli şovenizmi kışkırttığı gibi, din istismarcılığı ile dindarları kışkırtıyor. Herhalde ne Hitler, ne Mussolini, ne de başka bir faşist iktidar bu tür kışkırtmalara bu düzeyde cesaret edememiştir. Bu politikaların geleceğinin ne olacağını kimse öngöremez. Akla mantığa sığmayan bir politikanın nereye varacağını da akıl ve mantık öngöremez. Türkiye’nin politik atmosferi şimdi bu durumda.
İktidar böyle de, muhalefet çok mu farklı! HDP dışında tüm bilinen muhalefet de bu alamet-i farikaya binmiş durumda. Şahan Gökbakar’ın tek kişilik bir şovu vardı. Reyting ölçer aletinin bulunduğu bir skeç oynardı. O skeçte reyting ölçerde bir düşüş olduğunda sesini yükseltir, reyting ölçer yukarı tırmanırdı. Başta cumhurbaşkanı olmak üzere mevcut iktidar zayıfladığında hemen vatan, millet, Sakarya diyerek şovenizmi şahlandırmaktadır. Her sıkıştıklarında din, ezan, bayrak edebiyatına sarılmaktadır. Mevcut iktidarın politikası bundan ibarettir. Buna da yerli ve milli olmak gibi bir kılıf bulmuşlardır.
Milliyetçiliği ve din istismarcılığını politika haline getirenler için her gün malzeme bulunur. Bulunmazsa bile icat edilir. 6-7 Eylül olayları için Atatürk’ün Selanik’te doğduğu evi bombalatmamışlar mıydı? Rojava’da DAİŞ’e karşı başarılı bir mücadele verilirken Hakan Fidan’ın bir toplantıda Suriye’ye girme gerekçesi yaratmak için Suriye’den Türkiye’ye 5-6 tane füze attırırım, demesi basına yansımamış mıydı? Yakın zamanda Kürtlere yönelik düşmanlığı körüklemek için PKK’liler Ermenistan’da Azerilere karşı savaşıyor yalan haberleri yayınlanmadı mı? Zaman zaman Kuzey Irak’taki Kürtler Kerkük’te Türkmenlere şöyle baskı yapıyor, tapu kayıtları yakarak evlerini, tarlalarını gasp ediyor haberleri yapılmıyor mu? Şovenizmi kışkırtmak ve farklı inançlara düşmanlık yaptırmak için birçok gerekçe hemen bulunabilir ve yaratılabilir.
Son zamanlarda Batı’da şöyle İslam düşmanlığı var, şöyle İslamafobi var, Müslümanlara şöyle böyle yaklaşılıyor denilerek Müslümanların kışkırtılması söz konusudur. Bu dünyada her zaman bazı fanatikler bulunur. Ancak bir inanç kesimini, bir toplumu, batıyı, güneyi, kuzeyi şöyle suçlamak gerçekten akıl dışıdır. Bu tür söylemler çok tehlikeli sonuçlar doğurur. Şimdi Hıristiyanlar, Avrupalılar ‘Türkiye’deki yetkililer söylemleriyle Müslüman gençleri ve toplumu Hıristiyanlara yöneltiyor’ derse haksız mı olurlar? Nitekim Tayyip Erdoğan ve hükümet yetkililerinin İslam dünyasını Hıristiyanlara karşı kışkırttığını söylüyorlar. Hatta Fransa’da ya da başka yerde Hıristiyanlara karşı saldırıların bu söylemlerden sonra ortaya çıktığını, arttığını dile getiriyorlar. Anlaşılıyor ki, bu söylemler ve değerlendirmeler artacaktır.
Şimdi bu söylemlere kim zemin sunuyor? Bu sorunun cevabı olarak birçok kimse mevcut AKP-MHP ittifakını ve sözcülerini gösterecektir. Tayyip Erdoğan bir zamanlar medeniyetler ittifakının eş sözcüsüydü. Kendisini Yahudilere ve Hıristiyanlara sevdirmek için her şeyi yapıyordu. İsrail’de Ağlama Duvarı’nda fotoğrafları bile çekilmişti. Yeri geldiğinde şundan dolayı tüm Müslümanlar suçlanamaz diyordu. Ancak şimdi ey Batı, ey Fransa diyebiliyor. Özcesi Türkiye’de iktidar çok hassas konuları kaşıyor. Müslüman mahallesinde biraz destekçi bulmak için yapılan konuşmalar astarı yüzünden pahalı sonuçlar ortaya çıkarabilir. Zaten Suriye’de paralı asker haline gelmiş sapkın grupları Suriye’de, Libya’da, şurada burada kullandığı için Türkiye’yi dünya karşısında itibarsızlaştıranlar; şimdi Fransa’yla kavga yapıp içerde bazı kesimleri mobilize etmek için şöyle İslam düşmanlığı yapılıyor, şöyle peygamberlere hakaret ediliyor propagandasıyla bu durumu daha da ağırlaştırıyor. Çünkü sorun bir karikatürü eleştirmeyi ve mahkum etmeyi aşmış, Hıristiyanlara tepkinin yöneldiği bir durum ortaya çıkmıştır.
Hrant Dink’in eşi Rakel Dink, Ogün Samast için bir bebekten katil yaratılmıştır, demişti. Yani yıllarca Hıristiyan ve Ermeni karşıtlığı yapılması, farklı inanç ve mezheplere hoşgörünün geliştirilmemesi Hrant Dink’in öldürülmesini, Malatya’da Zirve Yayınevi’nde boğazların kesilmesini, Trabzon’da bir papaza saldırılmasını beraberinde getirmiştir.
Siyasetçiler din gibi konuları değerlendirirken, özellikle de farklı inançları değerlendirirken çok dikkat etmelidirler. Tarih boyu en büyük boğazlaşmalar, soykırımlar, katliamlar hep bağnaz dincilik ve milliyetçilikle gerçekleşmiştir. Bırakalım insanlık, Ortadoğu ve Avrupa tarihini, yakın zamanda Türkiye tarihini düşünelim. Maraş, Sivas, Çorum nasıl olmuştur? Sivas Madımak’ta 35 Alevi aydın, sanatçı canlı canlı, hem de tekbir getirilerek yakılmamış mıdır?
Eğer din konularında dikkat edilmezse bugün kendine Müslüman diyenler Hıristiyanları boğazlar; kendine Hıristiyan diyenler Müslümanları boğazlar! Bu açıdan din ile ilgili konularda herkes söylediklerine dikkat etmelidir. Hıristiyan düşmanlığı yapılıyor denilirse Müslümanlar, Müslüman düşmanlığı yapılıyor denilirse Hıristiyan ve Yahudiler hedef gösterilmiş olur. Gençler Hıristiyan ya da Müslüman, bu söylemlerle zehirlenir. Bebekten, çocuktan ve gençten katiller böyle yaratılır.
Türkiye’deki yetkililer dikkat etmeli, yoksa Türkiye’nin sadece itibarı değil, geleceği de tehlikeye atılır. Çünkü Türkiye farklı inanç ve mezheplerin yaşadığı coğrafya olarak bu tür şeylerden çok zarar görür.