Polonya’da kürtajın yasaklanmasına karşı bir haftadır sokaklarda olan kadınlar genel greve gitti. Polonya’da yaşayan gazeteci Fatma Edemen, bugün Varşova’da büyük bir eylem yapmayı planlayan Polonyalı kadınları ve son gelişmeleri anlattı
Nüfusunun çoğunluğu Katolik olan Polonya’da Anayasa Mahkemesi’nin kürtaja yasaklama getiren kararını protesto eden kadınlar, günlerdir sokaklarda eylem gerçekleştiriyor. İzlandalı kadınların 1975’teki genel grevinden esinlenen Polonya’daki kadın hareketi, okullar ve işyerlerine gitmeme ve ev işlerini yapmayı reddetme kararı aldı. Bunun benzeri bir eylem 2016 yılında da yapılmış, parlamento gündemindeki kürtajı kısıtlayan yasa teklifi karşısında yas ifadesi olarak siyahlar giyinmiş binlerce Polonyalı kadın sokaklara dökülmüştü.
Kürtaj yasaklandı
Anayasa Mahkemesi aldığı kararda, 1993’ten beri yürürlükte olan ve fetüste ciddi kusur olması durumunda kürtaja izin veren kanunun anayasaya aykırı olduğuna hükmetmişti. Anayasa Mahkemesi’nin kararına göre fetüste tespit edilen anomaliler nedeniyle kürtaj yapılamayacak, sadece tecavüz, ensest ve anneye yaşamsal tehlike teşkil ederse bu yola başvurulabilecek. Bu nedenle her yıl yaklaşık bin kürtajın yapıldığı Polonya’da kürtajın sınırlı olması nedeniyle, her yıl 200 binden fazla kürtajın yasadışı olarak veya yurtdışında gerçekleştirildiğini tahmin ediliyor. Kararın geri çekilmesini talep eden kadınlar bugün büyük Varşova eylemine hazırlanıyor. Polonya’da yaşayan ve oradaki eylemleri yakından takip eden gazeteci Fatma Edemen Jinnews’e Polonya’da yaşanan gelişmeleri ve kadınların mücadelesini anlattı.
Varşova’da büyük eylem
Kürtaj yasağının 22 Ekim’de Anayasa Mahkemesi’nde onaylandığını ve aynı gün çok sayıda kadının sokağa çıktığını aktaran Fatma Edemen, “O günden bugüne eylemler sürüyor. Her gün sokak eylemlerinin yanı sıra iki günde bir özel planlanan eylemler gerçekleştirildi bu süreçte. 26 Ekim’de abluka eylemi yapıldı ve büyük kentlerde yapılan bu eylemle şehir merkezlerine açılan ana yollar oturma eylemleriyle kapatıldı ve şehirler bir nevi ablukaya alınmış oldu. 28 Ekim’de ise kadın örgütleri genel grev ilan etti. 30 Ekim’de de büyük Varşova eylemi planlanıyor” dedi.
Kadınların talepleri
Kadınların temel talebinin kararın geri çekilmesi olduğunu kaydeden Edemen, “Ancak kitlenin motivasyonuna ve slogan çeşitliliğine bakınca, yalnızca bu yasanın geri çekilmesi değil, kürtajın tamamen yasak olmaktan çıkmasını istediklerini söyleyebiliriz. Kürtaj yasağının yanı sıra Hukuk ve Adalet Partisi (PİS) iktidarının yönetimi bırakması ve Katolik kilisesinin ülke yönetiminden uzak durmasına yönelik talepler de mevcut” diye konuştu.
‘Sokaklar kalabalık ve canlı’
Eylemlerin özellikle büyük kentlerde oldukça kalabalık ve canlı geçtiğini söyleyen Fatma Edemen, oradaki atmosfere dair şu bilgileri aktardı: “Sokaklarda kadın hakları aktivistlerinin yanı sıra kitlesel olarak lise ve üniversite çağındaki genç kadın ve erkekleri görmek mümkün çünkü aslında alınan kararlar onların yaşam tarzını doğrudan etkiliyor. Kitleler yalnızca yasa değişikliğine değil, PİS iktidarına genel olarak öfkeli ve ülkede büyük güce sahip olan Katolik kilisesine de öfkelerini belli etmekten çekinmiyorlar. PİS geri adım atmadığı sürece şu ana dek barışçıl süren eylemlerin çatışmalı bir sürece evrilebileceğini söylemek mümkün.”
Sözleşmeden çekilmek istiyor
Polonya hükümetinin yalnızca “örnek Katolik Polonya ailesi” görmek istediğine dikkati çeken gazeteci Edemen, “Yanı sıra Türkiye gibi Polonya da hızlıca İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek istiyor çünkü sözleşmenin Polonya ailesi yapısını bozduğunu, Katolik aile yapısında zaten kadına yönelik şiddete yer olmadığını iddia ediyorlar. Hatta çok temel toplumsal cinsiyet eşitliği gibi talepleri dahi savuşturmak için toplumsal cinsiyetin bir ideoloji olduğunu ve totaliter bir ideoloji olduğunu iddia ediyorlar. Özetle genel olarak da Polonya’da kadınlar için pek çok farklı zorluk var” dedi.
Türkiye’nin geçmişini andırıyor
Türkiye’de hükümetin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme ve nafakanın sınırlandırma tartışmalarına da değinen Edemen, “Polonya’nın bugünü aslında Türkiye’nin geçmiş yıllarını andırıyor. Maalesef ki Türkiye’de toplumsal muhalefet 2015’ten bu yana çok büyük darbeler aldı ve sokağa çıkmak, muhalefet etmeye devam etmek çok başka bir cesaret göstergesi haline geldi. Kadınların hakkını bu konuda kesinlikle teslim etmek gerekiyor. Her ne kadar hükümet nafaka tartışmalarıyla İstanbul Sözleşmesi’ni kaldırmakla kadınları köşeye sıkıştırmaya çalışsa da kadınlar toplumsal muhalefetin en canlı damarı oldu” ifadelerinde bulundu.
‘Yegane hareket kadınlar’
Hükümete geri adım attırabilen, bir biçimiyle kazanımlar elde edebilen yegane hareketin kadın hareketi olduğuna dikkati çeken Fatma Edemen son olarak, “Bugün Türkiye’de Polonya’daki kadar büyük eylem ve hareketler gelişmese de Türkiye’deki kadın hareketinin de başkaca toplumsal hareketlerin de buradakinden çok daha güçlü bir tarihi var, çok büyük benzerlikler olsa da ülkelerdeki durumları koşulları ve tarihleriyle değerlendirmek gerekiyor” diye konuştu.
Habibe Eren/Ankara-Jinnews