Bugün bayram. Kurban bayramı. Mendillerin arasında harçlık almanın heyecanı, yanyana yatılan yeni ayakkabılar renkli rüyalara eşlik ederdi çocukluğumuzun bayramlarında. Kurban bayramı ise farklıydı benim için. Harçlığı da yeni alınan herhangi bir hediyeyi de gözüm görmezdi kurban bayramında.
Travma yaşadığım günlerdi o günler. Günler öncesinden alınan koyunla arkadaşlığım, sohbetlerim, beraber dolaşmalarımız bayram sabahında arkadaşımı kestikleri anda son bulurdu. Günlerce ağlardım. Değişen birşey olmadı. Her yıl bu bayramda yol boyu akan kanları izlemek, yeni açılan yerler için törenle koyunların kesilişi aynı travmayı yaşatıyor bana. Bu yıl HDP Ekoloji Komisyonu’nu iki güzel çocuk ziyaret etti. Biri 7 bir diğeri 10 yaşında iki kardeş. İlkim ve Berivan. Partinin Ekoloji Komisyonu’ndan bir talepleri varmış. Lütfen bir yazı yazar mısınız dediler.
-Kurban bayramlarında hayvan kesmesinler karpuz kessinler -. İlkim ve Berivan bunu ısrarla istiyorlar. Ellerinde küçük bir kağıt hayvanlar için çabalıyorlar. Her ikisi de vejetaryen. Hiç et yemiyorlar. Belki bir gün onların hayalleri gerçek olur benim gibilerin de travmaları biter.
Ne kadar olmayacak bir hayal değil mi? Büyüklerin dünyası çok acımasız oysa. Yolcu ederken gerçekleri söyleyemedim, anlatamadım onlara. Sürdürülebilir kalkınma illeti ile ekosistemlerin; derelerin, yeraltı sularının, denizlerin, göllerin, kıyıların, ormanların, tarım alanlarının, kültürel yapıların, yaşamın ve yaşam alanlarının sermayenin/iktidarların saldırısı altında oldığunu, savaşların acımasızca tüm canlılara ve halklara saldırdığını.
Her gün çocuk işçiler de dahil emekçilerin çalışırken öldüğünü, onların doğduğu yerlerde, Dersim’de ormanların içinde yaşayanlarla birlikte her yıl yakılmakta olduğunu söyleyemedim. Sesizce söz verdim sadece. Faşizmi bir an önce durdurmalıyız. Kapitalizmi yenmeliyiz.