Dersim’de iki haftayı aşkın süredir devam eden yangın söndürülmüyor. Yangının göç politikasının parçası olduğunu belirten Dersim halkı, topraklarını terk etmeyeceğini vurguluyor
Dersim’in Hozat ilçesine bağlı Aliboğazı bölgesinde iki haftayı aşkın süre önce top atışları ve helikopterlerin bombardımanı sonucu çıkan yangın Zengi, Kuzulca vadisi, Taşbaşı, Tanzi, Piamli mezrası, Değirmendere, Zogar, Boydaş ve Çakmaklı yaylalarını da içine alarak, giderek büyüdü. Önceki gece yine Geyiksuyu bölgesine yapılan bombardıman sonucu çıkan yangın birçok köyün yamacına kadar genişledi. Eğriyamaç köyü Rengü mezrasına yakın bir bölgeye kadar sıçrayan yangın, köylü Abdullah Çınar’ın geçimi sağladığı arılarının bir bölümünün ölmesine nedeni oldu. Yangının köye çok yaklaştığını belirten Çınar, müdahale edilmeze, köyün yanmaya başlayacağını söyledi. Valiliği aradıklarını da sözlerine ekleyen Çınar, ancak herhangi bir sonuç alamadıklarını kaydetti.
‘Yangını çıkaranları gördük’
Yangının sürdüğü bir diğer dağ köyü yaylası Çakmaklı’da bulunan yurttaşlardan Xezal Doğan, “16 gün önce sabah asker karakola eşya götürmeye köye geldi. Askerler geri döndükten hemen sonra iki helikopter köyün bulunduğu ormanlık alanda uçtu. Önce köyümüze yakın bir alana sonra da köyü çepeçevre saran ormanlık alana bomba atıp gittiler. Helikopterlerin köye bomba attıklarını ben ve tüm köy gözü ile gördü” dedi.
Göç politikasının parçası
Devletin yıllardır bu bölgeye özel politikalarla yöneldiğini söyleyen Gülperi Doğan ise, “Köy yakılmalarına daha fazla dayanamayıp köyden metropollere göç eden insanlarımızın tamamı yoksul. Göç edenler geri dönmek isteseler dahi geri dönecekleri bir evleri kalmadı. Hepsi bombalandı ve yakıldı. 1990’lı yıllarda bizi ve yaşam alanlarımızı nasıl yaktılarsa bugün de aynı şekilde yakmaya çalışıyorlar” diye konuştu. Yaylaların çatışma bahanesiyle yakıldığını dile getiren Doğan, “Bölgenin yakılmasının asıl sebebi bölgeyi insansızlaştırmaktır. Devlet başımızda helikopterlerle bizleri korkutup köylerimizden çıkarmayı planlıyor” dedi.
‘Mezarlıklarımız yandı’
Bölgelerinin bilinçli yakıldığını söyleyen Birsen Yıldız ise, “Yıllardır bizlerin yaşam alanlarına saldırıyorlar. 38’de ve 90’lı yıllarda yine köylerimiz ve ormanlarımız askerler tarafından yıkıldı, yakıldı” dedi. “Bize, ‘ya ölün ya da gidin’ diyorlar” ifadelerini kullanan Yıldız, “Ormanları havadan bombalayarak yaktılar. O ormanlarda köy mezarları vardı. O mezarların hesabını nasıl verecekler? Büyüyen çocuklar ölen büyüklerinin mezarını aramazlar mı?” diye sordu. Öte yandan Bingöl’ün Genç ilçesinde “Özel Güvenlik Bölgesi” ilan edilen Sivan, Doğanlı ve Suveren köyleri kırsalında 4 gündür devam eden yangın söndürüldü.
Ne müdahale ediliyor ne kayıt altına alınıyor
Kürt kentlerinde yaşanan orman yangınları gündemdeki yerini koruyor. Şu ana kadar çıkan ve yetkililerin hiç müdahale etmediği yangınlarda çok sayıda ormanlık alan ve tarım arazisi yok oldu. Batıda rant odaklı çıkan/çıkarılan yangıların aksine Kürt kentlerinde ise yangınlar daha çok askeri operasyonlar sonucu meydana geliyor. Yangınların hemen hemen tamamına “Özel Güvenlik Bölgesi” gerekçesiyle müdahale edilmezken, bazen de “ekipman yetersizliği” bahanesine sığınılıyor. Bölgedeki yangınlarda halkın müdahalesi öne çıkarken, yetkili kurumlar ise yangınlar yerine, yangını söndürmek isteyen halka müdahale ediyor. Başta Dersim, Diyarbakır, Bingöl, Mardin ve Şırnak’ta çıkan yangınlarda şu ana kadar binlerce hektarlık ormanlık alan küle döndü. Ancak yanan alanlar resmi kayıtlarda yer almadı. Tunceli Valisi Tuncay Sonel, yangınlardan bir hafta sonra yaptığı açıklamada, Dersim’deki yangın fotoğrafları için “Fotoğraflar ilimize ait değildir” iddiasında bulundu. Ancak sanatçı Ferhat Tunç’un yangın bölgesinden görüntü yayınlaması sonrası Soyel’in açıklamasının gerçeği yansıtmadığı ortaya çıktı.
DERSİM/JINNEWS-MA