Gün ışığıyla uyanıp tarlada ve evde çalışan Karacadağlı kadınlar, yaşamın tüm yükünü sırtlıyor. Erkeklerin hiçbir iş bölümüne katılmadığını belirten kadınlar, ‘Burada yaşamı biz yaratıyoruz’ diyor
Urfa’nın Siverek ilçesine bağlı, bir ucu Viranşehir ilçesine bir ucu da Diyarbakır’a uzanan Karacadağ köylerinde kadınlar için yaşamın bir tek adı var; o da çalışmak. Kimi tarlada kimi evde sabahın ilk ışıklarıyla güne başlayan ve işe koyulan kadınlar, uyudukları saate kadar hep çalışıyor. Çoğu daha çocuk yaşta zorla evlendirilen kadınlar çocukluklarını da torunlarıyla birlikte yaşıyor. Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Erdoğan Alayumat Karacadağlı kadınların yaşama dokunuşlarını haberleştirdi. Siverek’in Üçkuyu Mahallesi’nde yaşayan Fatma Mimkara, hayatı boyunca tarlada ve evde çalıştığını söylüyor. Kışın Siverek merkezinde kaldığını söyleyen Mimkara, yazın kiraladıkları tarlada çocuklarıyla birlikte kalıyor. Yılın 8 ayını tarlada geçiren Mimkara, yaşamının zorluklarını şu sözlerle anlatıyor: “50 yaşındayım ve 8 çocuk sahibiyim. Hayatım boyunca çocuk büyütüp tarlada ve evde çalıştım. Yaptığım iş çok zor ama artık zorluğunu hissetmiyorum. Yapacak başka bir şey olmayınca mecburen alışıyorsun.”
Günün ilk ışıklarıyla…
Tüm zorluklarına rağmen köy yaşantısını kent yaşamına tercih edenlerden biri de Hazal Mimkara da günlük yaşamını şöyle anlattı: “Bizim buralarda yaşamı yaratan kadınlardır. Kadınlar günün ilk ışıklarıyla kalkar, tarlasına, hayvanlarına bakar. Ardından kahvaltıyı hazırlar ve geriye kalan tüm işleri yapar. Akşam karanlık çökünce de uyur ve bir dahaki sabaha yeniden aynı hareketlilik devam eder. Bu hayatım boyunca böyle sürüp gitti.”
Toprakla bir aradalar
Kadın olunca hayatın daha da zorlaştığını dile getiren Mimkara, “Bir yandan çocuklar, diğer yandan ev ve tarla işleri yapıyorum. Tarlada 5 saat çalışıyorum, ardından evde bulaşık, temizlik, yemek yapıyorum. Günümün tamamı çalışarak geçiyor. İşimiz zahmetli ama üstesinden gelmeye çalışıyorum” diye belirtti. Zorluklara rağmen yaptığı işi kutsayan Mimkara, “Toprakla uğraşıyorum. Tabi toprak birde bizim olunca daha bir anlamlı. Bir kadın olarak hayatım boyunca çalıştım ama tüm bu zorlukların içinde tek tesellim doğa ile iç içe olmam. Bu da bana tüm bu zorlukları unutturuyor” diyerek kendisi gibi doğurganlık özelliği taşıyan doğa ile yaşamının güzelliğine dikkat çekti. Siverek’in Münit Mahallesi’nde yaşayan Zeynep Ökten 12 çocuk annesi. Ökten, ailesi tarafından evlendirildiğinde oyun çağında 13 yaşında bir çocuk. Ökten, “Bir gün sokakta oyun oynarken annem beni çağırdı. Bana, ‘Artık evlilik yaşına geldin, sokakta oyun oynamayacaksın. Baban seni verdi, kocana hizmet edeceksin’ dedi. Ben daha ne olup bittiğini anlamadan kendimi koca evinde buldum” dedi.
40 yıldır gece gündüz…
Evlendirildikten sonra başını kaldıracak zamanının olmadığını ifade eden Ökten, zorlu yaşamını şöyle anlattı: “55 yaşındayım ama 70 yaşında gibi görünüyorum. 12 çocuk doğurdum ve hepsinin ayrı ayrı kahrını çektim ve hala çekiyorum. Sabah saat 05.30 ile 06.00 arasında kalkıyorum. Önce hayvanların yemini ve suyunu veriyorum. Ondan sonra evdekiler için kahvaltı hazırlıyorum. Ardından inekleri sağıyorum, evin diğer işlerini yapıyorum. Sabahın ilk ışıklarından akşam karanlık çökene kadar bu şekilde çalışmaya devam ediyorum. Tam 40 yıldır yaşamım bu şekilde devam ediyor.” Ökten, günlük yaşamdaki yardımcılarının da yine kızları ve gelinleri olduğunu vurguluyor.
Yaşayamadıklarını torunlarıyla yaşıyor
Aynı mahallede yaşayan 70 yaşındaki Saadet Demirkaya’nın yaşamı da diğer kadınlardan farklı değil. Şimdilerde torunlarına ve hayvanlarına bakan Demirkaya, sabah 05.00’da kalkıp sabah namazını kıldıktan sonra hayvanlarının yemini veriyor. Yaşamı boyunca çalışan Demirkaya, 15 çocuk annesi, torunlarının sayısını bilmiyor. Çocukluğunu yaşayamadığını söyleyen Demirkaya, “Yaşayamadığım çocukluğumu torunlarımla şimdi yaşıyorum. Onlarla oyunlar oynuyor, onlarla yatıp kalkıyorum” diye konuştu. Çok acılar yaşadığını, çok ölümler gördüğünü sözlerine ekleyen Demirkaya, ellerini göstererek, “Bu eller çok şey gördü, yaşadı. Şimdi Bu dünyada sadece çalıştım. Çocuk yaşta babam benden yaşça büyük bir adamla evlendirdi. Ne çocukluğumu yaşadım, ne de gençliğimi yaşadım. Şimdi yaşayamadıklarımı torunlarımla yaşıyorum.”
URFA