Ekonomik krizden kurtulmanın en önemli adımının güvenlikçi politikalardan vazgeçmek olduğunun vurgulayan HDP’nin tutum belgesine yurttaşlardan destek geldi
Dönemim Başbakanı Bülent Ecevit’in önüne bir esnafın yazar kasa atmasıyla akıllarda kalan “2001 krizi”nin hemen ardından AKP’nin iktidara geldi. Büyük vaatlerle 2002 yılında ülke yönetimini devralan AKP, son dönemlerdeki güvenlikçi politikaları nedeniyle 2001 krizini aratır oldu. Türkiye ekonomisinin “çözüm süreci”nin devam ettiği 2013-2015 yılları arasında az da olsa refaha ulaşması, güvenlikçi politikaların ekonomiye olan etkisini gözler önüne sermeye yetiyor.
Kur yükseliyor
Bu sürecin Cumhurbaşkanı Tayip Erdoğan tarafından “buzdolabına kaldırılmasının” ardından son 5 yılda ülke ekonomisi felç oldu. Her gün yeni bir tarihi yükselişe koşan Dolar 8’e dayandı, Euro ise 9,30 bandında seyir gösteriyor. Döviz kuru böylesi tarihi bir tırmanıştayken Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın “Kur benim için hiç önemli değil, hiç oraya bakmıyorum” sözlerinin aksine kur yükselişi yurttaşlar için yüksek enflasyon rakamları altında ezilme ve “kaynamayan tencere” anlamına geliyor.
İşsiz sayısı 9,8 milyon
Bu aynı zamanda Türkiye’deki işsizler ordusuna her gün yenilerinin eklenmesi anlamına da geliyor. Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi (DİSK-AR), Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Temmuz ayı işsizlik ve istihdam raporunu değerlendiren verilerinde, geniş tanımlı işsiz sayısının 9,8 milyona yükseldiğini açıkladı. İstihdam oranının ise bir yılda 1 milyon 254 bin kişi azalarak, yüzde 43,5’e gerilediği ifade edildi.
17 yılda açlık sınırı 5,4 kat arttı
İşsizlik de döviz kuru gibi tarihi bir noktada dururken, açlık ve yoksulluk sınırı altında çalışan milyonlarca kişinin durumu da çok vahim. Birleşik Metal-İş Sendikasına bağlı BİSAM’ın verilerine göre, 17 yılda açlık sınırı 5,4 kat arttı. Dört kişilik bir aile için açlık sınırı 2 bin 401 lira, yoksulluk sınırı 8 bin 304 lira oldu. Çalışan milyonlarca yurttaş ise açıklanan verilerin çok aşağısında çalışarak, açlığa mahkum edildi.
Karanlık tablo büyüyor
Bir yandan ekonomik krizle diğer yandan salgınla mücadele etmeye çalışan yurttaşların intihara sürüklendiği böylesi bir dönemde Halkların Demokratik Partisi (HDP) sorunlara çözüm bulmak için kolları sıvadı. 9 başlık altında 1 Haziran’da açıkladığı “Demokratik Tutum Belgesi” ile ülkenin bu karanlık tablosuna ışık tutmayı hedefleyen HDP, “Hep birlikte iş ve aş için” birlikte mücadele çağrısında bulundu. Ekonomik krizden kurtulmanın en önemli adımının güvenlikçi politikalardan vazgeçmek olduğunun vurgulandığı tutum belgesinde bunun için öncelikle Kürt sorununun barışçıl yollar ile çözülmesi gerektiği ifade edildi.
HDP’nin deklarasyonunun Türkiye toplumunun çözümlemesi sonucunda hazırlanan bir hakikati ortaya çıkardığını belirten işçi, işsiz ve Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile işten atılan yurttaşlar, hükümet yetkililerinin açıklamalarının aksine ekonomik krizi iliklerine kadar hissettiklerini söyledi.
Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Naci Kaya ve Ferhat Çelik, ekonomik krizi ve HDP’nin çağrısını yurttaşlarla konuştu.
İktidarın şoven politikaları
Tekstil işçisi Ercan Tilmaş, tekstil sektöründe yaşadıkları zorlukları değinerek, sömürü düzeninde çalıştığını ifade etti. Kürt halkının demokratik halklarına her saldırının emekçiler başta olmak üzere herkesi etkilediğini söyleyen Tilmaş, bu anlamda HDP’nin yaptığı çağrının çok önemli olduğunu dile getirerek, “Kürtlerin ulusal varlıklarının yok sayılması Türkiye işçi sınıfının yoksullaşmasına neden oluyor. Türkiye işçi sınıfına; iktidarın şoven politikalarından sıyrılıp fabrikalar, inşaatlar ve bahçelerde çalıştıkları Kürtlerin mücadelelerini destekleme çağrısı yapıyorum. Destek verirsek ülke refaha kavuşur. Çağrının yerini bulması biz işçilerin örgütlülüğü belirleyecektir” diye konuştu.
‘Bir mermi kaç para’
Mevcut ekonomik krizden dolayı işsiz kalan milyonlarca işsizden yalnızca biri olduğunu söyleyen Çetin Demir (33) de, Anadolu Üniversitesi İşletme Bölümü mezunu. Bir türlü iş bulamadığını belirten Demir, iktidarın ekonomik politikalarından dolayı milyonlarca yurttaşın işsiz kaldığına dikkati çekti. Erdoğan’ın “Bir mermi kaç para” sözlerinin kendisi gibi milyonlarca insanın neden işsiz kaldığının itirafı olarak değerlendiren Demir, HDP’nin yaptığı çağrıyı bu anlamda “savaş yerine barışı inşa etme” çağrısı olduğunu söyledi. Demir, “HDP’nin çağrısı benim ve milyonlarca işsizin iş bulması demek. Çağrı benim ve milyonlarca insanın aş bulması demek. İşçilerin ve iş bulmayan benim gibi milyonlarca işsizin bir araya gelip iktidarın mevcut güvenlik politikalarına ‘dur’ diyerek bu çağrıyı sahiplenmeli. Biz ‘dur’ demediğimiz sürece, aç kalmaya, işsiz kalmaya devam edeceğiz ve Türkiye’nin ekonomisi hiçbir zaman düzelmeyecek” diye konuştu.
Güvenlikçi politika
Güvenlikçi politikaların en çok etkilediği alanlarından biride kamu alanında çalışan emekçiler üzerinde etkili oldu. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından KESK verilerine göre 4 bin 770 kamu emekçisi işinden ihraç edildi. İşinden ihraç edilen ve işine geri dönmek için sokak sokak direnen isimlerden biri olan Kenan Güngördü ise, güvenlikçi politikaların tamamen Kürt sorunun çözümsüzlüğünden kaynaklandığını vurguladı.
Güngördü, “15 Temmuz sonra hukuksuzluğun en belirgin yaşandığı yıllar olsa da bu hukuksuzluk Kürt sorunun 40 yıllık güvenlikçi politikalarla çözme arayışından kaynaklanıyor. Bu politikalar işsizliğini en büyük nedeninin yanında binlerce çalışanın ‘güvenlik’ gerekçesiyle işinden atılması anlamına da geliyor. İhraç edilen binlerce kamu emekçisinin yüzde 98’nin lisans mezunu olması ve görevlerinin vicdanı bir şekilde yapması bunu ihraç edilmelerinin ne kadar hukuksuz olduğunu ortaya çıkarıyor” dedi.
‘Halklar barış istiyor’
Kürt sorunun 40 yıllık çözümsüzlüğünün Türkiye toplumunu bir girdaba sürüklediğini dile getiren Güngördü, “Halklar barış istiyor. HDP’nin çağrısı; biz işçilerin, emekçilerin ve haksızlığa uğrayanların çağrısıdır. Barışın egemen olması için savaş politikalarında ısrar eden AKP- MHP iktidarına karşı toplumsal ittifakın güç birliğinden geçer” diye konuştu.
İSTANBUL