Ekonomik krize tuz biber olan döviz yükselişi ve ABD ile olan diplomatik sürtüşmenin önümüzdeki günlerde faturayı kabartacağını dile getiren HDP Diyarbakır Milletvekili Selçuk Mızraklı, “Krizin faturası kesinlikle yoksul halka çıkarılacak” dedi.
Ekonomik krize tuz biber olan dövizdeki yükseliş ve ABD ile yaşanan diplomatik sürtüşmeye ilişkin değerlendirmelerde bulunan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili Selçuk Mızraklı, önümüzdeki günlerin daha fazla sıkıntılı olacağına dikkat çekerek, bir an önce güven ve istikrarın tesis edilmesi gerektiğini dile getirdi.
Krizin sadece ekonomik finanslardan kaynaklı bahsedilemeyeceğini belirten Mızraklı, “Ülke siyasası ve siyaset kurumunun ya da iktidar sahiplerinin bir takım iş ve eylemleri ile ortaya çıkan durum, zaman zaman bu tür krizleri çağırabiliyor. Kapitalizmin doğası gereği bu tür krizler yaşanır. Siyasetin aldığı bazı tutumlar ise bu tür krizleri hızlandırır” dedi.
‘Barış eksenli politikaların yürütülmemesi sonucu kriz arttı’
Krizin hem içsel hem de dışsal nedenlerinin olduğu ifade eden Mızraklı, bölgedeki komşu ülkelerde barış eksenli politikaların yürütülmemesi sonucu krizin daha da artığını söyledi. Krizin parlamenter sistemden tek adam rejimine geçilmesiyle birlikte daha da hissedilir bir duruma geldiğini dile getiren Mızraklı, “Tek adam ve bakanlıkları, meseleye bu dönüşümle baktıklarından kaynaklı 200 yıllık sistem kriz yaşıyor. Devlet ve ilgili kurumları arasında geçmişte yaşanan orkestrasyon ve eş güdüm ortadan kalkmış. Sorun, toplumun tüm dengeleyici mekanizmaları adeta bir tarafa itildi. Her şeyin bir kişinin iki dudağının arasından çıkacağı şeye dönüştü” diye belirtti.
‘Birikmiş meselelerin toplamını yaşıyoruz’
Yaşanan hukuksuzluk, anti demokratik uygulamalara da değinen Mızraklı, “Bu durumların yaşandığı bir ülkede yatırım yapılır mı? Kendi komşularıyla barışık olmayan bir ülkeye yatırım yapılır mı? Sürekli istikrarsızlık durumu yok mudur? Birikmiş meselelerin toplamını yaşıyoruz” diye konuştu. AKP dönemiyle birlikte var olan hukuksuzlukların daha da derinleştirildiğini sözlerine ekleyen Mızraklı, “Siyasi iktidarı elinde bulunduranlar, halkın ezici çoğunluğunu oluşturan yoksulları, emekçileri, köylü ve esnafıyla arası iyi değil. Emeği örgütsüzleştirirseniz, meydan tamamen sermayedarların elinde kalır. Bu ülkenin iktidarı, yüz kere sermayedarları ile bir araya gelmiştir, bir kere emek kesimleriyle bir araya gelmemiştir” hatırlatmasında bulundu.
‘Dolar milyarderleri büyüdü’
16 yıllık AKP döneminde rant ve beton ekonomisinin geliştirildiğini hatırlatan Mızraklı, şöyle devam etti: “O gün harcanan ve israf edilen paranın, borç alınan paraların, bir gün kartopu gibi yuvarlanıp gelip kriz oluşturacağını, öncesinden söylemiştik. Korkunç bir talan ve israf rejimi olduğunu gördük. Endeksler, şişirilmiş. Türkiye büyümüş olabilir ama yoksullar büyümedi. Dolar milyarderleri büyüdü. Türkiye’de 100’ün üzerinde dolar milyarderi oluştu. Dolar milyarderlerinin sözcülüğünü yapan bir AKP rejimi var. Krizin faturası kesinlikle yoksul halka çıkarılacak.” Krizin dalga dalga geldiğini vurgulayan Mızraklı, yaşanan krizi depreme benzeterek, “Şu anda artçı depremler var. Tsunami, daha gelmedi” gelecek büyük dalgaya dikkat çekti.
‘Savaşlar, ülkelerde yıkıma yol açar’
2013 ile 2015 yılları arasında yaşanan “çözüm süreci”ni anımsatan Mızraklı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Özellikle 2015 başlatılan savaşın maliyeti, ülkeyi ne kadar etkilediğini ve savaşın bilançosunu yayınlamıyorlar. Savaşlar, ülkelerde yıkıma yol açar, toplumun bilgisini ve birikimin de sisteme ve ekonomiye yansımasını engeller. Savaşa ayrılan bütçe bugün küçük faktörü olarak gözükürken, yarın çok daha büyük değer ile önümüze çıkar. Savaş, ekonomik krizini daha da hızlandırır. Ekonomi, daha da durağanlaşır. Çünkü, istikrar ve güven duygusu daha da kötüye gidecek.”
‘3 yıldan fazladır tecrit uyguluyorsunuz’
PKK Lideri Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit bir an önce son bulması gerekir. Bir ülkede barış ve çözüm iklimi varsa ülkede yaşayan toplulukların ve halkların geleceğe ilişkin umut kat sayısı yükselmişse, güven endeksi yükselmişse siz o zaman ileride bir arada yaşayan toplulukların mutluluğunu temin edebilirsiniz. Hem ülke hem de Ortadoğu’daki barışı tesis edebilme yeteneği olan ve sınırlar ötesinde etkisi olan bir kişiyi, 3 yıldan fazladır tecrit uyguluyorsunuz. Bunun ne hukuk rejiminde ne de insanlık rejiminde yeri vardır.
MA / Mehmet Şah Oruç