Demokratik siyasette ısrar edeceklerini belirten HDP Sözcüsü Günay ‘Bütün saldırılara karşı Anti-faşist bloku büyüterek faşizmi yeneceğimize dair kararlığımız tamdır’ dedi
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay, parti genel merkezinde düzenlediği basın açıklamasında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. HDP’nin 8’inci kuruluş yıl dönümüne ilişkin konuşan Günay, “Bundan tam sekiz yıl önce, Türkiye halklarına nefes aldırmayı amaçlayan, demokratik bir gelecek inşası için toplanan bizler; HDK kararıyla partimiz HDP’yi kurduk. Tekliğin değil, çokluğun partisi olmak için yola çıktık” dedi.
Günay’ın değindiği konuların satır başları şöyle:
Türkiye siyasetinde ezberleri bozduk
Türkiye siyasetinde ezberleri bozduk, dengeleri değiştirdik. Umut olduk, özgür ve eşit bir birliktelik için siyasetin yozlaştığı bir iklimde sahnedeki yerimizi aldık! Üçüncü yol siyasetiyle kısa sürede yenilmez denileni yendik, iktidarları sarstık ve başka bir yaşam mümkün dedik. Meclis ve sokak siyasetini aynı anda ve coşkuyla yürütmek için yola çıktık. Bizler HDP’yi kurduğumuzda; bu ülkenin emekçileri, ezilenleri, yoksulları için umut olabilecek bir gelecek hayal ettik. Kürt siyasal hareketi ile Türkiye Sosyalist hareketinin stratejik ortaklığına dayanan bu fikir, halkların ortak yaşamı, kadın mücadelesinin engin deneyimi ve inadıyla zenginleşti, ekoloji mücadelesinin yerelliği ile memleketin her yerinde ses oldu, gençlik aşısıyla gençleşti, sınırlarını aştı.
HDP dimdik ayakta
Sadece oy verdiği için baskılara maruz kalan, bombaların katliamların hedefi olan, yaşamını yitiren, tutsak olan, sürgün edilen, sivil ölüme mahkum edilmiş yüz binlerce emekçinin alın teri rehberlik ediyor bizlere. Maruz kaldığımız baskıların binde birine maruz kalan hiçbir parti ayakta kalamazdı. Hele hele AKP ya da MHP gibi rant ve sömürü için kurulan partiler birkaç ayda yerle yeksan olurdu. Peki, nasıl oluyor da HDP dimdik ayakta? Çünkü HDP, temelleri çok sağlam bir paradigmadır. Rant ve çıkar ortaklığına dayalı bir parti değiliz biz.
Toplumla müzakere ederek
HDP günümüzde, AKP-MHP’nin faşizme yürüyüşü önündeki en kararlı siyasi direniş mevziisidir. Bu ülkeyi ve ülkenin güzel halklarını faşizme mahkum etmeyeceğiz. Demokratik siyasette ısrar ederek puslu havayı mutlaka dağıtacağız. Çözümün adresi bizler olacağız. Toplumla müzakere ederek faşizme karşı direniş hattını daha da güçlendirecek ve bu mücadelenin öncü partisi olacağız. Kürt sorunun demokratik temelde çözümü ve Türkiye’nin demokratikleştirilmesi mücadelesinden bir an bile taviz vermeyeceğiz. Yaptığınız her saldırı bizi büyütmekten başka bir işe yaramayacaktır.
En sağlam bağımız halkımızladır
HDP’de rant arayan ama aradığı rantı bulamayan isimler üzerinden HDP’yi kriminalize edemezsiniz. HDP’nin illa bir yerle bağını arıyorsanız biz söyleyelim, bizim tek ve en sağlam bağımız halkımızladır. Bütün saldırılara karşı Anti-faşist bloku büyüterek faşizmi yeneceğimize dair kararlığımız tamdır. Tecride karşı mücadele etmeye devam ederek bu ülkeye barışı, demokrasiyi ve adaleti mutlaka ama mutlaka getireceğiz. Bu vesileyle pazar günü İstanbul’da yapacağımız merkezi kutlamamıza bütün dostlarımızı davet ediyoruz ve herkesi bekliyoruz.
‘Rezil bir durum’
Mezopotamya Kültür Merkezi’nin (MKM), tiyatro ekibinin Teatra Jiyana Nû (Yeni Yaşam Tiyatrosu) adlı oyununun Gaziosmanpaşa Kaymakamı tarafından “kamu güvenliği” gerekçe gösterilerek yasaklanmasını “rezil bir durum” diye niteleyerek, şu ifadeleri kullandı: Bêrû oyunun orjinali 1981’de Dario Fo tarafından kaleme alınmış ve her ne hikmetse bu yönetim zihniyeti bu metinden PKK propagandası keşfetmiş. Bunu İstanbul Valisi ve İçişleri Bakanlığı Sözcüsü söylüyor. Valiliğin ve İçişleri Bakanlığının konuya ilişkin açıklamaları Sevgili Vedat Türkali’nin sözlerini bize hatırlatıyor: ‘bu kadar cehalet eğitimle mümkündür’. Bunlarda birazcık utanma duygusu olsa bir gün bile o makamlarda durmazlardı.
Kürtçeyi hedef aldılar
Bu iktidar Türkiye’de günlük yayın yapan tek Kürtçe gazeteyi Azadiya Wielat’ı, Kürt Enstitüsünü kapattı, Kürtçe okulları mühürledi, Kürtçeyi meclis tutanaklarında ‘bilinmeyen dil’ olarak kodladı, Kürtçe konuşan vekillerimizi cezalandırdı. 2016’dan beri devam eden kayyım darbesiyle esas olarak Kürtçeyi hedef aldılar.
Helikopter olayını haberleştiren gazeteciler
İktidarın teşvikiyle ırkçı saldırıların ülkeyi yaşanmaz hale getirdiğini ve toplumu çürütmeye çalıştığını belirten Günay, Van’da Osman Şiban ve Servet Turgut’un helikopterden atılması ve işkenceye uğramasıyla ilgili herhangi bir soruşturmanın açılmadığını ifade etti. Olayın üzerinden bir ayı aşkın zaman geçtiğini hatırlatan Günay, “Bir tek kişi bile gözaltına alınmadığı gibi aksine Mezopotamya Haber ajansı muhabiri Adnan Bilen ve Cemil Uğur, Jinnews muhabiri Şehriban Abi ve gazeteci Nazan Sala tutuklandı. Bu yöntemlerle suçlarını gizlemeye çalışıyorlar ama nafile” dedi.
Musa Orhan’ın ceza alması…
Musa Orhan bugün tekrar yargı karşısına çıkacak. Siirt 1. Ağır ceza mahkemesinde görülecek dava artık tüm kadınların davasıdır. Biz hem HDP olarak özelde de HDP kadın meclisi ve kadın hareketi olarak sonuna kadar bu davanın takipçisi olacağız. Musa Orhan’ın ceza alması için elimizden geleni yapacağız.
Yargıya siyasi müdahale
Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) CHP’li Enis Berberoğlu hakkında “dokunulmazlığı kaldırılmadan yargılama yapılmamalıydı” diyerek verdiği hak ihlali kararına rağmen yerel mahkemenin bu kararı tanımamasıyla hukuksuzlukların devam ettiğini belirten Günay, şöyle konuştu: Bu karar her şeyden önce yargıya siyasi müdahaledir ve AYM’nin de tespit ettiği gibi yapılan ‘hak ihlali’ni devam ettirme ısrarıdır. Yerel mahkemenin AYM kararını tanımaması tek kelimeyle ‘saray yargısının’ meydan okumasıdır. Yapılan Anayasa’nın ihlali, kanundan doğmayan bir yetkinin kullanılması ve görev suçudur.
Hukuksuzlukla hareket ediyorlar
İktidarın Türk Tabipleri Birliği’ni (TTB) ve meslek örgütlerini hedef almasını değerlendiren Günay, şunları dile getirdi: Aynı zihniyet baro genel kurullarının yapılmasına da müdahale ediyor. Hangi hakla, hangi yetkiyle? İçişleri Bakanlığı kendini kanunun üzerinde görerek, yayınladığı bir genelgeyle resmen kanunları iptal etmiştir. Bu genelge açık şekilde hukuka aykırıdır ve tıpkı çoklu baro düzenlemesi gibi yargının kurucu unsuru olan savunmaya yürütmenin yani siyasetin müdahalesidir. Erdoğan yaptığı son grup toplantısında da TTB’ye de benzer bir müdahale bulunacaklarını açıkladı. Her yerde aynı hukuksuzlukla hareket ediyorlar, aynı saldırıyı gerçekleştiriyorlar.
Saray’ın güvenliği
Karaman Ermenek’te bir yılı aşkın süredir maaş ve tazminatlarını alamayan maden işçileri ile Soma’da Uyar Madencilik’te çalışan ve 8 yıldır tazminatları ödenmeyen 748 işçinin Ankara’ya yürüyüşünün engellenmesine tepki gösteren Günay, devamla şunları ifade etti: İşçiler saldırıya maruz bırakıldı. Aynı şekilde Şişecam’ın Mersin ve Adana’daki fabrikalarında çalışan işçiler, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine grev kararı almış fakat başlatılacak grev, ‘genel sağlığı ve milli güvenliği bozucu nitelikte’ görüldüğü için Cumhurbaşkanlığı imzasıyla iki ay ertelendi. Bunların milli güvenlik dediği ‘iktidarın güvenliği’dir, Saray’ın güvenliğidir. İşçileri ve hak talep eden herkesi tehdit ve tehlike görüyorlar.
Anti-faşist mücadele bloğu
Günay, İstanbul’da 10-11 Ekim’de gerçekleştirdikleri Parti Meclisi (PM) toplantısında bütün sorunları detaylıca ele aldıklarını belirterek, partinin yeni bir mücadele programı üzerinden çalışmalarını sürdürdüğünü söyledi. Günay, sözlerini şöyle tamamladı: Detaylarını en kısada kamuoyuyla paylaşacağız. 10 Ekim’de hayatını kaybeden canlarımıza adanan PM toplantımızda anti-faşist mücadele bloğunu bir kez daha kurma kararımız teyit edilmiştir.
ANKARA