Kadın mücadelesinin bütün kazanımlarını içerdi HDP, tabii ki kadınlar eliyle. Eşbaşkanlık, eşit temsiliyet, kadına yönelik her türlü şiddet biçimini disiplin suçu saymayı, eş yaşamı inşa etme hedefini program ve tüzüğüne almış bir HDP vardı artık
Sultan Özcan*
HDP’nin 8’inci kuruluş yıl dönümü etkinliklerine hazırlanırken, ‘gözümde canlandı koskoca mazi’. 8 yıla koskoca mazi demek garip gelebilir. Yaşadıklarımızı hatırlarsak, gerçekten mazinin koskoca olduğu duygusunda ortaklaşabiliriz. HDP’de yan yana gelenlerin mücadele tarihi, kökleri, deneyimleri yüzyılın başlarına kadar gider.
Hazırlıklar sürerken, umuda yolculuğun hikâyesi dönüyor aklımda. HDP’nin kuruluş fikrini Halkların Demokratik Kongresi’nde olgunlaştırmıştık. Hani şu ‘çok sürmez dağılırlar’ denilen HDK. Herkesin kendi rengiyle, diliyle, birikimiyle el ele verip toplumu demokratikleştirmeyi hedeflerken, kendi demokrasisini ve araçlarını inşa etmeye odaklanan HDK. Orada başladı tarihsel buluşma. HDP’nin tohumları da orada atıldı.
Geçmişten geleceğe bir köprü, yerleşik tekçi düzeni ve egemen zihniyeti dönüştürecek çoğulcu bir kalıp kıran, başka bir yaşamı mümkün kılma iddiasıyla umudun adresi olan bu yolculukta yola koyulanlardan biri olmanın onuru, heyecanı sarmıştı hepimizi. Kararlıydık, birlikte başaracaktık.
8 yıl önce dosyalarla dört kişi İçişleri Bakanlığı’ndaydık. Proje, emek, umut, hayal büyük ama beş dakika sürdü başvurumuz. Bu kadar mı yani dedik gülüşerek. Uyduruk bir cep telefonuyla fotoğrafımızı da çektik, gayet ciddi yüz ifadesiyle. Ciddi bir iş yapıyorduk neticede. Çıkarken ciddiyetimize de güldük. Neşeliydik, heyecanlıydık. Çatışmasızlık döneminin, Kürt sorununda adil bir çözüm görüşmelerinin yarattığı ‘umutvar’ ikliminin içindeydik ne de olsa. Barışı tesis edecek, cumhuriyeti, siyaseti ve toplumu demokratikleştirecektik demokrasi güçleriyle birlikte.
21. yüzyıla bir yeni yaşamın kapısını aralıyorduk. Bütün egemenlik biçimlerini kadınlar, gençler, doğa, halklar, inançlar, emekçiler, ezcümle mazlumlar lehine değiştirecek dönüştürecektik. İşimiz çok, yolumuz uzundu ve bunu gerçekleştirecek gücümüz inancımız vardı. Değil mi ki, aynı kaderi paylaşanlar, kaderimizi değiştirmek üzere yan yana gelmiş, tarihimizden aldığımız güçle yüzümüzü güneşe dönmüştük, kim – kimler engel olabilirdi Biz’lere. Ozanın ‘Bir ufka vardık ki sevgilim, artık yalnız değiliz’ dizeleri dilimdeydi.
Kadın mücadelesinin bütün kazanımlarını içerdi HDP, tabii ki kadınlar eliyle. Eşbaşkanlık, eşit temsiliyet, kadına yönelik her türlü şiddet biçimini disiplin suçu saymayı, eş yaşamı inşa etme hedefini program ve tüzüğüne almış bir HDP vardı artık. Bu ilkelerle, hem parti içinde hem hayatın her alanında, yani erkek egemenliğinin olduğu her yerde mücadelemizin süreceğini ilan etmiş olduk.
Yerel seçimlerde, yerel demokrasi programımızla, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yeni yaşam manifestomuzla, 7 Haziran’da Büyük İnsanlığa Çağrı’mızla barajları aşarak barış ihtimalinin masasını deviren iktidarın hesaplarını altüst ettik. Muazzam bir dayanışma ile ‘boşuna çekilmedi bunca acılar’ dedik, 12 Eylül ve 90’lı yılların karanlığını yırtarak. İlk kez anam babam çocuklarımla aynı partiye oy verdik, yol arkadaşlığı eklendi aile bağına. Dokunduğumuz her yerden karşılık bulduk. Oy vermeyenlerin hayır duasını aldık. Büyük bir hale oluştu HDP’nin etrafında. Biz’ler meclisteydik. Cumhuriyet tarihinin en çok kadın vekili Biz’lerle meclise girdi. Dünyada bir ilk olarak Parlamento Kadın Grubunu kurduk.
Dostlara güç takat, muktedirlere dert oldu bu yürüyüş. Ve… Düğmeye basıldı. Buyruk kesindi. Karakış dayattılar ülkeye, kışın sonunun bahar olduğunu bilenler, gidenlerden devraldıkları mirasla, dayanışmayla, cesaretle, baharı getirmeye kararlı olanlar, umuda yolculuğu sebatla inatla terk etmedik. Gücünü halktan alan bu hareket boşalan her yerde demokrasi ve adalet nöbetini devraldı.
Sen’le Değişir dediğimizde barajlar yeniden yerle yeksan oldu. Son yerel seçimlerde HDP’nin Birlikte Demokrasiye stratejisi Kürt illerinde kayyumlardan hakkı olan belediyeleri geri almakla kalmadı, büyük metropollerde iktidarın 25 yıllık hükümranlığına hep birlikte son vermenin öznelerinden oldu.
Bu arada darbe girişimine karşı demokrasi adına darbe yapmalar, OHAL ilan etmeler, KHK ile ülke yönetmeler, tek adam hep adam rejimine geçmeler. Tek tek teklemeler. Yeniden kayyum eliyle gasplar, rehin almalar, tasfiye pratikleri, daha neler neler… Hesaba katmadıkları bir şey vardı; içeride ve dışarıda direnenler de vardı bu havalarda, HDP halktı ve umut dimdik ayaktaydı. Bu toprakların derinliklerine saldıkları kökleriyle, sonbaharda yapraklarını dökseniz, dallarını kırsanız, karakışta kurutmaya yeminli olsanız ne gam, her günü dört mevsim kılarak ışkın vermeye, filizlenmeye ayarlı mücadele geleneklerinden oluşan çınarı sallarsınız, belki sarsarsınız ama asla yıkamazsınız. O çınar yaren yoldaşlardan aldığı dayanışmayla yeşerir inadına.
* Halkların Demokratik Partisi MYK Üyesi