Ruhsat Gaspına Karşı Koordinasyon, haklarında soruşturma ve kovuşturma olduğu gerekçesiyle ruhsatları gasp edilen stajyer avukatların durumuna dikkati çekmek için İstanbul Barosu önünde basın açıklaması düzenledi
Haklarında soruşturma ve kovuşturma olduğu gerekçesiyle ruhsatları gasp edilen stajyer avukatlar, hukuka aykırılık taşıyan bu durumun aynı zamanda muhaliflerin savunma hakkının da gasp edildiğine dikkati çekti.
Ruhsat Gaspına Karşı Koordinasyon, haklarında soruşturma ve kovuşturma olduğu gerekçesiyle ruhsatları gasp edilen stajyer avukatların durumuna dikkati çekmek için İstanbul Barosu önünde basın açıklaması düzenledi. Açıklama öncesinde baro önünü ablukaya alan polis açıklamayı takip etmek isteyen basın çalışanlarını da engellemek istedi. Yapılan açıklamada, “Ruhsat gaspına karşı savunmayı savunuyoruz” pankartı açan Koordinasyon üyeleri, sık sık “Avukatlık yapmak istiyoruz”, “Bakanlık ruhsatıma dokuma” sloganları attı. Açıklamaya Halkların Demokratik Partisi(HDP) Milletvekili Züleyha Gülüm de ve Özgürlükçü Demokrat Avukatlar Grubu İstanbul Barosu Başkan adayı Sezin Uçar da destek verdi.
Mesleğimizi yapmamız engelleniyor
İktidarın avukatlık mesleğine yaptığı saldırı nedeniyle burada olduklarını belirten HDP’li Gülüm, ayrıca iktidarın bütün kurumsal yapılara, muhalefete bir saldırı başlattığını dile getirdi. Özellikle baroların ve avukatların sessizleştirilmeye çalışıldığını kaydeden Gülüm, “Hak arayanların yanında olan avukatlara dönük saldırı dalgası var. Ayrıca stajyer avukatların ruhsatları verilmiyor, mesleğini yapmasını engelliyor. Bir soruşturma ve kovuşturma durumu mesleğini yapmasına engel olamaz” diye konuştu.
Ruhsatları gasp edilen ve mesleği ellerinden alınan avukatların yanında olduklarını ifade eden Sezin Uçar ise, barolara ve toplumsal muhalefete yapılan saldırı ile stajyer avukatlarının ruhsatlarının gasp edilmesinin aynı olduğunu söyledi. Uçar, “Mevcut iktidar, böylelikle kendi avukatını yaratmak istiyor. Ses çıkarmayan, onu onaylayan avukat istiyor. Bu gün sırf hakkında savuşturma ve kavuşturma olan avukat arkadaşlarımız Kürt halkının, kadınların, öğrencilerin yanında oldukları gerekçesiyle ruhsatları gasp ediliyor. Ancak mutlaka ruhsatlarımızı geri alıp, özgürce bu mesleği birlikte yapacağız” ifadelerini kullandı.
Yaşananlar hukuka aykırı
Açıklama metnini okuyan Koordinasyon üyesi Gül Yeter Aktepe, ruhsat gaspının hukuka aykırılık taşıdığını ifade etti. Avukatlık Kanunu’nun 5/3 maddesinin hakkında kesinleşmiş bir mahkûmiyet hükmü bulunmayan bir avukat adayının mesleğe adım atmasını engellediğini söyleyen Aktepe, “Bu madde masumiyet karinesini hiçe sayıp çalışma hakkını gasp ettiği gibi hukuk güvenliği ve hukuki belirlilik ilkelerinden yararlanma haklarını da ihlal etmektedir” dedi.
Son yıllarda yargının bağımsızlığına ve savunmaya birçok saldırı olduğunu söyleyen Aktepe, “Türkiye’de avukatlık mesleğinin niteliğine, itibarına, savunma hakkına ve bir bütün olarak adil yargılanma hakkına ciddi hasarlar vermiştir. Savunma hakkının sindirilmeye çalışıldığı bu siyasi atmosferde stajını tamamlamış ve avukatlık ruhsatı almaya hak kazanmış avukat adayları olarak bizlerin ruhsatlarının Adalet Bakanlığı’nca gasp edilmeye çalışılması tam da bu nedenle hiç şaşırtıcı olmamıştır” diye belirtti.
Siyasal iktidarın savunmaya yönelik saldırılarına hukuki kılıf dikme arayışının son durağı ilgili kanunun olduğunu aktaran Aktepe, “Otuz yıldır uygulaması dahi yokken bugün muhalif avukat adaylarını sindirme amacıyla nasıl araçsallaştırıldığı açıktır. Biz daha hukuk fakültesi sıralarındayken başlatılan cadı avları, bugün ruhsat gasplarıyla hız kesmeden sürdürülüyor. Terörle mücadelede görev alan personelin işlediği suçlardan dolayı yürütülen soruşturma ve kovuşturmalarda avukatların ücretini de emekçinin sırtına yüklemek için yönetmelikler çıkaran devlet, muhalifleri savunma hakkından yoksun bırakmaya ve onların savunmanlığını üstlenecek avukat adaylarını ruhsat gaspı ile bastırmaya çalışıyor” diye kaydetti.
‘Bir tehdit mekanizmasına dönüştü’
Ruhsat gaspının bir tehdit mekanizmasına dönüştüğünü vurgulayan Aktepe, sözlerini şöyle sürdürdü: “İktidarın savunmayı kendi himayesinde bulundurma hayalinin tezahürüdür. Bilindiği gibi hukuk devletinin varlığından söz edilebilmek için devletin bütün etkinliklerinin, yasamanın ve yürütmenin işlemleri de dâhil olmak üzere, hukukla bağlı ve denetime açık olması gerekir. Bu denetim de ancak bağımsız ve tarafsız yargı eliyle yapılabilecektir. Bağımsız ve tarafsız yani adil bir yargı için olmazsa olmaz koşullardan biri de yargının diğer ayakları ile eşit güce sahip, bağımsız ve güçlü bir savunmanın varlığıdır. Saldırılar tam da bu sebeple savunmaya yöneltiliyor.”
İSTANBUL