İzmir’in Asarlık semtindeki kadınlar, şiddete karşı özsavunma geliştirmek istiyor. Özsavunma geliştirmek için bir araya gelebilecekleri bir derneğe ihtiyaç duyan kadınlar, şiddete karşı örgütlenmenin önemli ve gerekli olduğuna dikkat çekiyor
Artarak devam eden erkek şiddetine karşı kadınlar bulundukları her alanda örgütlenme çalışmaları yürütüyor. Özsavunma ile erkek şiddetine karşı mücadele etmek isteyen kadınların en büyük isteği ise bir çatı oluşturulması. İzmir’in Menemen ilçesine bağlı Asarlık semtinde yaşayan kadınlar, maruz kaldıkları erkek şiddetini anlatarak, semtlerinde gidebilecekleri bir çatının olmadığını söyledi. “Erkektir yapar” anlayışından kurtulmak gerektiğini dile getiren kadınlar, semtlerinde kadınlarla bir araya gelebilecekleri bir derneğin kurulmasını istiyor.
Eşi kaza geçirdikten sonra Asarlık semtinde terzihane açan Mehteber Sulak, kadınları erkeğe mahkum eden politikaların değiştirilmesi istedi. “Kadınlar sanki erkekler hiç yokmuş gibi düşünmeli” diyen Sulak, “Bence kadınlar erkeklerden daha güçlü. Kadın her yerde çalışıyor ama emeği görülmüyor ve olduğumuz her yerde erkek şiddetine maruz kalıyoruz” ifadelerini kullandı.
Kadına kölelik düzeni
Asarlık’ta bir kuaförde çalışan 17 yaşındaki Berfin Acer, Asarlık’ta yaşayan birçok kadının şiddete uğradığını söyledi. Kadınların çoğunlukla ilkokulu bitirdikten sonra ya tarlalarda çalışmaya başladığını ya da meslek öğrenemeden evlendirildiğini dile getiren Acer, “16-17 yaşında gelinler saç yaptırmaya geliyor. İsteyerek evlendiklerini söyleseler de aileleri ile geldikleri için bence korkuyorlar ya da kendilerini mecbur hissediyorlar. Görücü usulü evleniyorlar. Evlendikten sonra dışarı çıkamıyorlar. Paraları yok eşleri gelip para veriyor. Çalışan kadınlar da kazandıklarını evin ihtiyaçlarına harcıyor. Hastalandıklarında hastaneye dahi gidemiyorlar. Kadın bir çeşit köle oluyor” diye konuştu.
‘Örgütlenmek gerekiyor’
Kadınların okulu bıraktıktan sonra günde 75 lira kazanmak için sabah saat 07.00’dan 15.00’a kadar çalıştığını ve eve gelince de ev işi yapmaya devam ettiğini ifade eden Acer, kadınların hangi işte çalışacağına bile evli oldukları erkeklerin karar verdiğine dikkat çekti. Kadınların “hayır” demeyi bilmesi gerektiğini söyleyen Berfin Acer, son olarak şunları anlattı: “Aileden ya da erkekten gördükleri şiddete ‘dur’ diyebilmeli kadınlar. Şiddete razı olmamalılar. Kadınlar birlikte hareket ederek örgütlenmeli. Dünyayı kurtarırsa kadınlar kurtarır. Her mahallede dayanışma evi olsaydı, kadınlarla ilgilenilen bir yer olsaydı, şiddet biraz daha azalırdı” ifadelerini kullandı.
‘Öncelikle kadınlar dönüşmeli’
Asarlık’ta bir terzihanede çalışan Senem Sal, kadına şiddet uygulayanlara, kadın cinayeti ve tecavüz faillerine verilen cezaların caydırıcı olmadığına vurgu yaparak, caydırıcı cezalar ile şiddet oranının düşürülebileceğini söyledi. Sal, “Bugün birçok kadın sığınma evine gidiyor ama 6 ay sonra kadını çıkarıyorlar. Kadınlar sürekli içerde kalamaz ki zaten, dışarı da çıkması gerekiyor. Failler tutuklanıyor, hapse de atılıyor ama tutuklansa da çıkınca yine aynı şeyi yapıyor. Bütün erkekler aynı değil ama bunun için eğitim gerekiyor. Önce kadınların kendini yetiştirmesi gerekiyor. Erkeğe ayrı bir önem verilmemesi gerekiyor ki, kendini kadından üstün görmesin. ‘Erkek yapar hakkıdır’ düşüncesinden kurtulmak gerekiyor” sözlerini kullandı.
Savunma hakkı şart
Bir kıyafet mağazasında çalışan Sabahat Aydın da birçok kadının toplum baskısı nedeniyle şiddete sessiz kaldığına işaret etti. Kadınların örgütlenmesi gerektiğini ifade eden Aydın, “Bu dünyada her canlının kendini savunmaya hakkı var. Kendini ne kadar çok savunursan o kadar çok konuşmaya hakkın olur. Sessiz kalırsak da her halükarda devam edecek. Ama en azından tepki verirsen bir yerde kopacaktır. Doğru akıl alınırsa ben de kurtulabilirim ya da değiştirebilme imkanım olabilir. Bence erkekler değişmez. Dur demeyi bilmek gerek” dedi.
Beraberlik ayakta tutar
Çocukların da aile ortamında daha bilinçli yetiştirilmesi gerektiğini vurgulayan Aydın, “Özellikle erkek çocuğu olan aileler çocuklarını topluma ve kadınlara saygılı bireyler olarak yetiştirmeli. Devlet kadını koruyan yasaları kaldırmak istiyor. Kadınlar aile tarafından yalnız kaldığı için devlet de yalnız bırakırsa iyice çaresizlik demek. Daha kötüyü düşünerek iki misline maruz kalır. Kadın sığınma evlerinde kadını değil erkeği hapsetmeleri lazım. İstanbul Sözleşmesi kaldırılmamalı. Kadınlar beraber olduğu sürece, dayanışma olduğu sürece hiçbir şey onları yıkamaz” diye konuştu.
Melike Aydın/İzmir-Jinnews