Gezi Parkı davasından beraat etmesinden kısa bir süre sonra yeniden tutuklanan Osman Kavala hakkında ikinci bir iddianame hazırlanması ve ağırlaştırılmış müebbet istenmesi ile ilgili Af Örgütü bir açıklama yayınladı
Uluslararası Af Örgütü, düzenlenen yeni iddianameyle hakkında 3 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 20 yıla kadar hapis cezası istenen tutuklu iş insanı Osman Kavala için açıklama yayımladı.
Uluslararası Af Örgütü Avrupa Bölgesel Ofis Direktörü Nils Muiznieks imzası ile yayınlanan açıklamada, yargılama süreci “utanç verici” olarak nitelendirilerek, Türkiye’ye Osman Kavala’yı serbest bırakma ve adaleti sağlama çağrısı yapıldı.
Açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi:
“Yaklaşık üç yıldır cezaevinde tutulan Osman Kavala’ya şimdi de başka bir temelsiz ‘casusluk’ suçlaması yöneltiliyor. Osman Kavala, bu yeni iddianamedeki ‘casusluk’ suçlamasıyla ağırlaştırılmış ömür boyu hapis ve 20 yıla kadar hapis cezasıyla karşı karşıya. Kafkavari tabiri aşırı kullanılan bir klişe haline gelmiş olsa da Osman Kavala’nın durumu için kaygı verici ölçüde uygun bir tabir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi geçen aralık ayında verdiği kararla Osman Kavala’nın uzun süreli tutukluluğunun hukuka aykırı olduğuna ve ‘art niyet’ taşıdığına hükmetti. Buna rağmen Türkiye, bu bağlayıcı kararı uygulayarak, Kavala’yı serbest bırakmayı reddediyor. Bir kez daha, Türkiye’yi, Osman Kavala’yı cezaevinden serbest bırakarak, intikam amacı taşıdığı açıkça görülen suçlamaları düşürmesi çağrısı yapıyoruz ve Türkiye’yi Kavala’nın maruz kaldığı bu utanç verici adaletsizliğe son vermeye çağırıyoruz.”
Kavala’nın avukatları: Kurgular’dan öte değildir
Bu arada Osman Kavala’nın avukatları da İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Kavala hakkında düzenlenen yeni iddianameyi kabul etmesi ile ilgili basın açıklaması yayınladı.
İddianamede Osman Kavala hakkında TCK’nın 309. ve 328. maddeleri kapsamında ceza tayini talep edildiği belirtilen açıklamada avukatlar Tolga Aytöre, İlkan Koyuncu ve Köksal Bayraktar şu ifadelere yer verdi:
“Öncelikle belirtiriz ki; söz konusu iddianame CMK 170. maddede yer alan yasal unsurları taşımamaktadır, somut delillere dayanmayan ‘varsayımsal kurgular’ dan öte değildir ve tarafımızca herhangi bir hukuki değer taşımamaktadır, kaldı ki yasanın aradığı “suçun işlendiğine dair yeterli şüphe” iddianamenin en önemli yoksunluğudur.
“İddiaların tamamının dayandırıldığı ve Osman Kavala’ya ait olduğu ileri sürülen görüşmelere dair herhangi bir iletişim tespit ya da fiziki takip tutanağı dahi sunamayan iddianame, çareyi İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/74 No’lu Gezi Dosyasına sarılmakta bulmuştur.
“Vahim olan husus, bu dosyadan verilen beraat kararı adeta saklanarak, Gezi Dosyasının iddianamesinin sistemli bir şekilde Ağır Ceza Mahkemesinin beraat kararının önüne geçirilerek, sanık lehine olan hükümler ve deliller gizlenmek suretiyle savcılık görevi gereğini yerine getirilmemiş olmasıdır.
“Bununla birlikte, TCK 309 ve 328. maddelerden ceza tayini talep eden iddianame, bu suçların unsurlarını ortaya koymayarak, suç nitelemesinde keyfilik ve hukuka aykırılık kavramlarını hayata geçirmiştir.
“Tarafımızca anlaşılamayan bir diğer husus, İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesinin bu yetersizlikte bir iddianameyi kabulünden ötedir. Zira Ağır Ceza Mahkemesi, bugün itibarı ile imza altına almış olduğu tensip zaptının 1. maddesinde Osman Kavala’nın “TCK 309. maddeden Tutukluluğunun Devamına” karar vermiştir, oysa ki Osman Kavala hakkında TCK 309. maddeden verilen bir tutuklama kararı bulunmamaktadır.”
DIŞ HABERLER