Kadın dengbêjlerden aldığı mirasın sürdürücüsü olduğunu ifade eden Xalide: Meyrem Xan, Ayşe Şan gibi birçok kadın, dengbêjlik için büyük bedeller ödedi bize bırakılan mirasın sürdürücüsü olmak istedim
Denbêjlik, Kürt sözlü tarihi ve kültür aktarımında önemli bir yere sahip. Kürt kadınlar, çocuklarına anlattıkları masallar, destanlar ve ninnilerle bir tarihi aktarırken, yine toplumun öncüleri olarak erkekler gösterildi. Dengbêjlik geleneğinde her ne kadar erkekler ön planda olsa da, Meryem Xan, Eyşe Şan, Sûsika Simo ve Aslîka Qadir gibi sayısızca kadının hayatı, mücadeleyle başladı. Adeta sesli tarih taşıyıcıları olan kadın dengbêjler, toplum baskısı nedeniyle uzunca yıllar aşklarını da, sevinçlerini de, öfkelerini de, hüzün ve yaslarını da bu yazılmayan notalarda yaşadı, her şeylerinin ellerinden alındığı süreçlerde, yasak dinlemeyen klamlarıyla var oldular.
Toplumun tabu gördüğü kuralları yıkarak, asi duruşlarıyla büyüleyen kadın dengbêjlerden devralınan miras günümüzde popüler kültüre rağmen hala sürdürülmekte. Serhat Bölgesi’ne ait stranları söyleyen Dengbêj Xalide de, bu mirasın sürdürücülerinden biri. 45 yaşındaki Xalide’nin yaşamından yola çıkarak dengbêllik kültüründe kadının yeri ve önemi üzerine Mezopotamya Ajansı’ndan Semra Turan’a konuştu.
‘Toplum içinde söylemekten korkuyordum’
Serhat’ta koçer bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Xalide, çocuk yaşlarda toplum içerisinde stranları söylemeye korktuğunu ifade ederek, şunları dile getirdi: “Şöyle ki; ben bir kadınım ve dengbêjlerin çoğu erkekti. Çocuktum dengbêjlerin çoğunun erkek olması dikkatimi çekiyordu. Bundan dolayı hem korkularım hem de kaygılarım vardı. Kadınlar çalışıyor, yaratıyor, üretiyor ama erkekler o stranları söylüyor. Neden kadınlar arka planda kalıyor diye hep düşünürdüm. Bu konu çok dikkatimi çekmişti. Bunun üzerine gidip aşmak istiyordum.”
MKM’ye katıldı
Xalide, 1993 yılında babasının iş hayatı ve bölgedeki baskılardan dolayı İstanbul’a göç etmek zorunda kaldıklarını belirterek, evde ailesiyle seslendirdiği stranları topluma taşımak için Mezopotamya Kültür Merkezi’nde (MKM) müzik çalışmalarına katıldığını söyledi.
2000’li yıllarda MKM bünyesindeki Pirdeng Korosu’na katılarak çalışmalarını sürdüren Xalide, 2003’te dengbêjlik üzerine albüm yapmak isteyen bir müzik şirketinin teklifi ve talebi üzerine “Qêrina Sipanê” isimli bir albüm çıkardı. Koroda 4 kişi bulunduklarını kaydeden Xalide, bu albümde Derveşê Evdi, Werî Yemam ve Keleş Gibar stranlarını seslendirdiğini kaydederek, “Dengbêjlik üzerine yoğunlaştıkça daha fazla ilgimi çekti. Dengbêjliği topluma yansıttıkça ruhuma işliyordu. Buda daha çok sevmeme ve mücadele etmeme neden oldu” dedi.
Dengbêlik hafızadır
Xalide, seslendirdiği stranlarla topluma nasıl bir mesaj vermek istediğini şu sözlerle anlattı: “Bir kadın olarak dengbêjlik kültürü içerisinde var olmak istedim. Kürtlerin kahramanlıkları, yaşadıkları acılar, sevinçler, dengbêjler tarafından bugüne taşındı. Yine kadınlara yönelik algıları kırmak için bu çalışmalarda yer aldım. Meyrem Xan, Ayşe Şan gibi birçok kadın, dengbêjlik için büyük çalışmalar yürüttü, bedeller ödedi ve büyük baskılara maruz kaldı. Halklarına sanatları ile katkı sunmaya çalıştılar ama halk tarafından sürekli baskılandılar, saldırılara maruz kaldılar. Ben de bu esas üzerine bize bırakılan mirasın sürdürücüsü olmak istedim.”
Dengbêjlik kültürünün Kürt halkının hafızası olduğunu vurgulayan Xalide, “400, 500 yıl önce Serhat Bölgesi’nde yaşananlar, Geliyê Zilan ve Dersim Katliamı gibi birçok olayı dengbêjlerin sesinden duyduk. Dengbêjler söylerken o anları yaşıyormuş gibi olduk. Nasıl ki Luciano Pavarotti kendi ülkesinde kültürün bir değeridir, Picasso resimleriyle vatanına bir aidiyet oluşturdu dengbêjler de Kürt halkının aidiyetidir. Bu aidiyet iyi anlaşılmalı” diye konuştu.
‘Çocuklar kadınların lorikleriyle büyüdü’
Kadınların dengbêjlik kültürünü yaşatma ve yaygınlaştırması konusunda zayıf kaldıkları eleştirisini de yapan Xalide, “İnsanlık tarihine baktığımızda kadınların çocuklarını loriklerle (ninni) büyüttüğünü görüyoruz. Stranların, dengbêjliğin sahipleri kadınlardır. Diyebiliriz ki 1600’lü yıllara kadar da saraylarda Lir, Erbane, Def, Udlarla Şahbanulara kadınlar çalmış, söylemişler. Bu konuda yoğunlaştıkça gördüm ki her şeyin yaratıcısı kadındır. Yaşamın yaratıcısı kadındır ve erkekler kadınların emeklerini sömürüyor. Hala bunun sürmesi beni çok üzüyor. Kadınlar bildiklerini toplumsallaştırmalı, bunun için mücadele etmeli” dedi.
‘Dengbêjlik ölüme doğru gitmiyor’
Dengbêjliğin Kürt kültürünün en yüksek düzeyde temsili olduğunu kaydeden Xalide, “Bana göre öyle söylendiği gibi dengbêjlik ölüme doğru gitmiyor. Olumlu olarak ele alıyorum. Hiçbir şey olmasa da dengbêjler dinleniliyor. Belki eskisi gibi değil ama bu kültür kadim ve ölümsüz bir kültürdür. Bunu yaşatmakta bizim sorumluluğumuzdadır, bizim omuzlarımızdadır” ifadelerini kullandı.
Bu nedenle kadın dengbêjlerin rolünün çok büyük olduğuna işaret eden Xalide, “Kürt kadınları kadim kültürlerine, dengbêjliğe, stranlara yönünü versin. Bu kültür lirik ve özgün bir kültürdür. Dengbêjliğe sahip çıkmak Kürt ulusunun özgünlüğüne sahip çıkmaktır” diye konuştu.
Bu kültürün yaşatılması için dengbêj evlerinin açılması ve divanların kurulması gerektiğini söyleyen Xalide, en büyük hayalinin dengbêjlik üzerine ses kadın atölyesi oluşturmak ve buralarda orijinal dengbêj kadın sesi yetiştirip, ardıllarını oluşturmak olduğunu ifade etti.
İSTANBUL