“Sağlık Bakanlığı verileri üzerinde şüphe uyandırmaya çalışanlar bize göre müfteri korosudur yalan makineleridir. Bizim sorunumuz TTB Merkez Konseyi’ne yuvalanmış bir avuç Türkiye düşmanlarıdır. Bu nedenler TTB kapatılsın diyorum.”
Devlet Bahçeli bu sözleri 6 Ekim Salı günü mecliste parti grup konuşması sırasında sarf etti.
Sağlık Bakanı’nın pandemi verilerinin gerçeği yansıtmadığını bizzat itiraf ettiği hafta iktidarın küçük ortağının yaptığı açıklamaya bakın. İktidarımızın yalanını ortaya çıkarıyorlar diye kızamadığı için açıklanan verilerin üzerinde şüphe uyandırdığı için TTB’ye kızıyor. Hızını alamıyor “TTB kapatılsın” diyor.
Bu saldırganlık elbette yalnızca pandemi süreciyle alakalı değil ve yalnız TTB’ye yönelik değil. AKP ve ittifakı MHP yıllardır bir türlü “düşüremedikleri” meslek örgütlerine çok öfkeliler. Sağlık, kent, doğa ve adalet alanında karşılarına dikilen meslek odaları / birlikleri, yıllardır iktidarın hedefinde. Türk Mimar Mühendis Odaları Birliği (TMMOB), Türk Tabipleri Birliği ( TTB) ve yakın zamanda iktidarın ilk büyük operasyonuna konu olan Türkiye Barolar Birliği birçok kez tehdit ve saldırıların odağında yer aldı.
Bu sayfada sıklıkla emeğin örgütlü mücadelesinin iktidar tarafından nasıl engellendiğindi, sendikasızlaştırmanın iş hukuku ve göz yumulan uygulamalar / usulsüzlüklerle nasıl yaygınlaştığını yazdık. Emeğin örgütsüz bırakılması veya örgütlerinin hareket edemez hale getirilmesi çabası yalnızca sendikalar için değil, akademik odalar olarak da anılan meslek odaları için de geçerli. Mühendis, mimar, hekim ve avukatlar gibi hem işgücünün nitelikli kesimini oluşturan hem de sahip olduğu bilgi ile toplumsal hayatın tesisinde etkin rol alan bu meslek kesimlerinin örgütlerinin yönetimi bir türlü yandaşlaştırılamıyor. Zira odaların yönetimi seçimlerle belirleniyor. Ve tahmin edeceğiniz üzere meslek odalarında seçimleri bir türlü iktidar yanlıları kazanamıyor. Üstelik aklı, bilimi, evrensel insani ve toplumsal değerleri savunan meslek odalarının bu niteliği onları tam aksini benimsemiş olan iktidarın doğal düşmanı yapıyor.
Meslek odaları / birlikleri içinde iktidarın her türlü hukuksuz ve adaletsiz uygulaması karşısında sesini çıkaran, yargının ele geçirilemeyen ayağını oluşturan avukatların iradesi birkaç ay önce büyük bir operasyonla gasp edildi. AKP yasa yapma gücünü kullanarak “çoklu baro” adı verilen akıl almaz bir baro sistemini hayata geçirdi. Böylece AKP karşıtı avukatların etkin olduğu İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük baroları bölme ve TBB’nin seçim sistemini değiştirme yoluyla sınırlı sayıda da olsa iktidar yanlısı avukatı yönetimlere seçtirmenin yolunu açtı.
Benzer bir tartışma TMMOB için de geçerli. AKP’nin kent ve doğa yağmasına karşı hem merkezi düzeyde hem da bağlı odalarıyla aktif mücadele yürüten mühendis ve mimar odalarının seçim sisteminin değiştirilmesi de gündemde. TMMOB ve bağlı odalarda blok liste ile yürütülen seçimlere tıpkı TBB gibi nispi temsil sistemi getirilmesi ve tek tük iktidar yanlısı isimlerin yönetimlere sokulması planlanıyor. TMMOB’un yandaşlaştırılamamasına karşı AKP’nin masada tuttuğu bir diğer seçenek de odanın mesleki denetim süreçleri başta olmak üzere yetki ve faaliyet alanını sınırlamak.
Meslek odaları ve birliklerine yönelik saldırı emeğin, bilginin, teknik bilgi ve becerinin tahakküm altına alınmasından ayrı bir süreç değil. Üstelik hedefteki bu meslek örgütleri halktan, bilimden ve evrensel değerlerden aldıkları güç yüzünden iktidarın öfkesini çektikleri kadar inşa edilen neoliberal emek rejiminin de hedefindeler. Ücretli avukatlar, ücretli mühendislerin emeğinin değersizleştirilmesi, sağlıkta ticarileşme ve özelleştirme ile son 15 yılda hekimlerin emeğinin değersizleştirilmesi ve bu özgün meslek gruplarının yeniden işçileştirilmesi de onların örgütünü hedef haline getiriyor.
Meslek odaları ve birliklerinin hem varlığı hem de bağımsızlığı aklın, bilimin ve emeğin değerli olduğu bir toplumsal yeniden kuruluş için çok önemli o nedenle odaları savunmak hepimizin görevi.