HDP’li Dede, Kobanê eylemleri soruşturmasında tutuklamalara ilişkin, ‘Delillerin 6 yıl boyunca muhafaza altına alınmaması, değiştirilmeye açık olduğunu kabul etmek mümkün değil. Gizlilik kararı hukuka uygun değildir’ dedi
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, 2014 Kobanê eylemlerine dair yürüttüğü soruşturmada gözaltına alınan Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) eski Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyeleri ve milletvekillerin de aralarında bulunduğu 20 siyasetçiden 17’si, 2 Ekim’de çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı.
HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu’ndan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı avukat Ümit Dede, hazırlanan dosyanın hukuka aykırı olduğunu belirterek, savcı ve polisin dosyadan haberdar olmadığını kaydetti.
‘Hukuka uygun değil’
Eylemlerin gerçekleştiği dönemden sonra o dönem milletvekili olmayanların ifadelerinin alındığını ve serbest bırakıldıklarını anımsatan Dede, “Bu soruşturma, başlatıldığı günden itibaren çok hukuksuzca yürütülen bir soruşturmadır. 6 yıl boyunca hukuksuzluklarla karşı karşıya kaldık. Onlardan bir tanesi dosyadaki gizlilik kararıdır. Gizlilik kararının amacı delillerin rahat bir şekilde toplanabilmesi, muhafaza altına alınması, delillerin karatılması ya da gizletilmesinin önlenmesidir. Bir dosyaya ilişkin delillerin 6 yıl boyunca muhafaza altına alınmaması, değiştirilmeye açık olduğunu kabul etmek mümkün değil. Dolayısıyla bu gizlilik kararı hukuka uygun değildir” dedi.
Farklı bir delil elde edilmedi
Tutuklananlardan Kars Belediye Eşbaşkanı Ayhan Bilgen’in aynı gerekçeyle daha önce tutuklandığını ve tutukluluk haline yapılan itiraz sonrası Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) ihlal kararı verdiğini hatırlatan Dede, bir kişinin aynı fiil nedeniyle bir kez soruşturulması gerektiğine vurgu yaptı. Daha önce “izinsiz gösteri ve yürüyüşe tahrik” ve “suça tahrik” şeklinde iddiaların yöneltildiğine değinen Dede, 6 yıl içinde olaylarda herhangi bir değişim olmamasına rağmen farklı bir delil elde edilmediğini kaydetti.
Dede, “Arkadaşlarımızın ‘adam öldürme, yağma, devletin birliği ve bütünlüğünü bozma’ gibi çok ağır suçlamalarla karşıya olduklarını gördük. Bunu hukuken izah edilebilir olmadığını belirtmek gerekiyor. Avukatlarıyla 24 saat görüş yasağı getirilmesi ve 4 gün boyunca herhangi bir işlem yapılmadan ek gözaltı süresi vermesi aslında bu işlemlerinin hepsinin savcılığın keyfi bir tutumunun sonucu olduğunu gösteriyor” diye konuştu.
‘Özel olarak hazırlanmış bir dosya’
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 7 Ekim 2014’de “Kobane düştü düşecek” söyleminin kitleler üzerinde etki yarattığına dikkati çeken Dede, “6-8 Ekim günlerinde insanların hayatını kaybetmesi ve diğer tüm acı olayların sebebi aslında hükümetin o dönemki Suriye politikasıydı. Dolayısıyla 6-8 Ekim olaylarının siyaseten sorumluluğu hükümete aittir” ifadelerini kullandı.
Savcılığın, soruşturma dosyasına çok hakim olmadığını gözlemlediklerini ifade eden Dede, “Sorulara verilen cevaplar karşısında polisin şaşkınlığa uğradığını gözlemledi avukat arkadaşlarımız. Bunları bizimle paylaştılar. Gözaltına alınanlar arasında o dönem MYK üyesi olmayan kişiler de vardı” dedi. Kimi isimlerin o dönem partinin MYK’sinde yer almadığını söyleyen Dede, “Emine Ayna o dönem HDP MYK’si üyesi olmadığını ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı olduğunu ifade ettiğinde de savcı aynı şaşkınlığı göstermiş. Savcı, gözaltına alınan kişilerin o dönemde hangi görevi icra ettiklerini tespit edememiş ise, demek ki bu dosyanın asıl düzenleyicisi değil. Demek ki bu soruşturmanın asıl yürütücüsü polis değil. Bir başka kurumdan yasalara aykırı olarak yürütülüp ve savcının önüne konulan bir dosyadır. Özel olarak hazırlanmış bir dosyadır” şeklinde konuştu.
VAN