DSG Genel Komutanı Ebdî, Türkiye’nin bölgeye yönelik olası operasyonu ile sınır bölgelerine yapılan yığınakları ve garantörlüğünü yaptıklarını ulusal birlik görüşmelerini değerlendirdi
Kuzey ve Doğu Suriye’de yaşanan gelişmeleri değerlendiren Demokratik Suriye Güçleri (DSG) Genel Komutanı Mazlum Ebdî, Türkiye’nin bölgeye yönelik olası operasyonu ile ilgili, ‘Türk devleti fırsat bulduğu anda daha kapsamlı saldırı gerçekleştirecektir’ ifadelerini kullanırken, garantör ülkelerin de ‘sorumluluklarını yerine getirmesi gerektiğini’ söyledi.
Ebdî, askeri ve siyasi olarak geçen bir yıla oranla ‘daha güçlü’ olduklarının da altını çizdi.
ANHA’dan Zana Deniz’in sorularını yanıtlayan Ebdî, ulusal birlik çalışmalarını da değerlendirdi. Ebdî’nin röportajından bazı başlıklar şöyle;
Türkiye’nin paramiliter güçler ile girdiği Serêkaniyê ve Girê Spî’yi Türkleştirmeye çalıştığını kaydeden Ebdî, söz konusu yerlerin durumuna ilişkin Türkiye ile garantör ülkeler arasında anlaşmalar yapıldığını hatırlattı.
ABD ve Türkiye arasında 17 Ekim’de İstanbul’da, 23 Ekim’de Soçi’de Rusya ile anlaşmalar imzalandığını ve bu anlaşmalara dahil edildiklerini hatırlatan Ebdî, ancak Türkiye’nin bu anlaşmalara uymadığını, aksine, desteklediği grupların halka yönelik suç işlemesinin ‘önünü açtığını’ belirtti.
ABD ve Rusya gibi garantör ülkelerin İstanbul ve Soçi’de imzalanan anlaşmaların sorumluluklarını yerine getirmediğinin altını çizen Ebdî, bu ülkelerin sert bir tavır alınması gerektiğini ve tutumların ‘tavsiyenin’ ötesine geçmesi gerektiğini ifade etti. Son dönemlerde farklı alanlara da saldırı düzenlendiğine dikkati çeken Ebdî, “Sınır hattında da sürekli olarak alanlarımıza dönük saldırılar gerçekleştiriyorlar. Sivilleri tutukluyor, işkence yapıyor, öldürüyorlar. Tabi bu genel siyasetlerinin bir sonucudur ve ciddi bir sorundur. Buna karşı anlaşmalara taraf olan garantör ülkeler tutum sahibi olmalı ve saldırıları durdurmalıdırlar” diye konuştu.
‘Türkiye fırsatını bulursa saldırır’
Ebdî, ‘Türkiye yeni bir saldırı başlatabilir mi’ sorusuna ise şöyle yanıt verdi: “Şimdi iki durum var ve bunları birbirinden ayırt edebilmeliyiz. Türk devletinin her zaman daha büyük saldırı gerçekleştirmek gibi bir amacı vardır. Öyle propaganda edildiği gibi, burada Türk devletinin bazı düşmanları olduğu için saldırmıyor. Bu büyük bir yalandır. Türk devletinin asıl derdi Kürt halkıdır. Hiçbir şekilde Kürtlerin burada bir statü sahibi olmasını kabullenmiyorlar. Dolayısıyla elinden gelse yarın da saldırır. Buraları işgal etmekle sadece Kürtlerin statüsünün önüne geçmiş olmayacaktır, aynı zamanda dış siyaseti için de kullanıyor, kullanacaktır. Libya’ya, Azerbaycan’a gönderdiği çeteleri buradan gönderiyor.”
‘Bölgesel dengeler izin vermez’
“Ancak şu gerçeği de bilmek gerekir. Türk devleti bu dünyada istediği her şeyi yapabilecek güç de değildir. İçeride ciddi sorunlar yaşıyor. Eğer bugün saldırılar gerçekleştiriyorsa da kendi güçlülüğünden değil, aksine güçsüzlüğünden kaynaklı yapıyor. Türk devleti bugün bu bölgede öyle her istediğini yapamaz. Hem bölgesel dengeler buna izin vermeyecek, hem de bizim yürüttüğümüz diplomatik, siyasi, askeri hazırlıklar buna izin vermeyecektir. Şimdi denilse ki, Türk devleti yeniden saldırır mı saldırmaz mı diye, evet Türk devleti fırsat bulduğu anda saldırır ama bu o kadar da kolay olmayacaktır.”
‘Bir yıl öncesine göre daha güçlüyüz’
“Bir de Serêkaniyê ve Girê Spî saldırılarından önce uluslararası anlaşmalar yoktu ama şimdi var. Bölgede bulunan hem Koalisyon güçlerinin hem de Rusya’nın bu anlaşmalardan kaynaklı sorumlulukları var. Bu sorumluluklarını yerine getirmek durumundalar. Tabi biz de dediğim gibi hem askeri hem de Özerk Yönetim olarak eskisinden çok daha güçlü durumdayız. Bugün dünya halklarının, uluslararası güçlerin, devletlerin bize olan desteği bir yıl öncesinden çok daha güçlüdür. Aynı zamanda hepsi de saldırıların kendisiyle ne tür zararlar getireceğini de görmüş durumdalar. O açıdan biz eskisinden daha güçlü durumdayken onlar güçsüzdür. Bu da eski saldırı olanaklarını azaltıyor.”
Sınır bölgelerine yığınak
Türkiye’nin sınır bölgelerine askeri yığınak yaptığını ve anlaşmalara göre bunun böyle olmaması gerektiğini söyleyen Ebdî, “Demografik değişim yaratmak istiyorlar. Suriye dışında bir sistem oluşturma hesabı var. Bu da kabul edilebilir bir şey değildir” dedi.
Yine Federe Kürdistan Bölgesel yönetiminin sınırda yaptığı yığınağa değinen Ebdî, “Kuzey ve Doğu Suriye ile Başurê Kürdistan arasında bu tarz sınırların ve karargâhların yapılmasına hiç gerek yok. Biz Demokratik Suriye Güçleri olarak 8 yıl önce hangi pozisyondaysak bugün de aynı yerdeyiz. Hiçbir zaman sınır hattında güçlerimizi fazlalaştırma, fazladan tedbir alma gereği duymadık. Kuzey ve Doğu Suriye ile Başurê Kürdistan arasındaki sınırlarımız normal olmalıdır” sözlerini ifade etti.
‘Birlik görüşmeleri sonuç alacak’
Ebdî ulusal birlik görüşmeleri ile ilgili de şöyle konuştu: “Biz DSG olarak her iki Kürt taraf ile yapılan görüşmelerin garantörüyüz. Tarafların görüşmelerini ABD ile birlikte sürdürüyoruz. PYNK ve ENKS arasındaki görüşmeler şu ana kadar olumlu şekilde ilerliyor. Türk devletinin özellikle Efrîn, Serêkaniyê ve Girê Spî’ye yönelik saldırılarını kabul etmeyerek karşı olduklarını belirtiyorlar. Yine her iki taraf da, Efrîn, Serêkaniyê ve Girê Spî alanlarını, işgal edilmiş alanlar olarak nitelendiriyorlar. Biz bu görüşmelerin başarılı olacağına, sonuç alınacağına inanıyoruz. Kürtlerin bu konularda tutumu bir olacak ve dolayısıyla küresel güçler üzerindeki etkileri de daha güçlü olacaktır.”
DIŞ HABERLER