İçişleri Bakanlığı’nın yayımladığı genelge ile baro seçimleri ve TBB Genel Kurulu’nun ertelemesini yorumlayan hukukçular, iktidarın amacının çeşitli düzenlemelerle meslek örgütlerini kendi himayesine almak olduğunu belirtti
İçişleri Bakanlığı, 2 Ekim’de yayımlanan genelgeyle koronavirüs (Kovid-19) salgını gerekçe gösterilerek kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları, birlikler, kooperatifler ve sivil toplum kuruluşlarınca düzenlenecek etkinliklerin 1 Aralık’a kadar ertelendiğini duyurdu. Bu genelgeyle yapılması planlanan baro seçimleri ve Türkiye Barolar Birliği (TBB) Genel Kurulu da ertelendi.
Bakanlık genelgesiyle baro seçimleri ve TBB Genel Kurulu’nun ertelenmesi özellikle hukuk camiasında yasa tanımazlığın başka bir şekli olarak değerlendirilerek tepkilere neden oldu.
Genelgenin mevcut yasaların üzerine çıkamayacağını savunan hukukçular, yasaların ayaklar altına alındığı görüşünde.
‘Yasal olarak yapılamayan ne varsa genelgeler ile yapılıyor’
Özgürlükçü Demokrat Avukatlar Grubu’nun (ÖDAV) İstanbul Barosu Başkan Adayı olan Av. Sezin Uçar, genelgenin kendi içinde çelişkili olduğunu ifade etti. Uçar, “Genelgede sivil toplum örgütleri, meslek kuruluşları ve kooperatifler tarafından düzenlenecek etkinliklerin Aralık ayına kadar ertelendiği söyleniyor. Ancak aynı genelgede siyasi partilerin kendi kongre ve genel kurullarını yapabileceği söyleniyor. Burada bir eşitsizlik ve çelişki söz konusu” diye belirtti.
Baro seçimleri ve TBB Genel Kurulu’nun ne zaman yapılacağının yasalarla belirlendiğini söyleyen Uçar, “Yasalarla belirlenmiş bir hükmün genelgeyle ortadan kaldırılması, normlar hiyerarşisi içinde uygun değil. Yasayla düzenlenmiş bir kuralı genelgeyle ortadan kaldıramazsınız. Baro seçimleri ve TBB Genel Kurulu’nun bu şekilde ertelenmesi kayyım siyasetinin başka bir versiyonudur. Metin Feyzioğlu’nun TBB başkanlık süresi çoktan doldu. Bu biçimiyle Feyzioğlu daha uzun bir süre bu görevi sürdürmesi sağlanıyor. Aynı zamanda çoklu baro düzenlemesinin yasallaşmasından sonra İstanbul’da kurulan ikinci baroya TBB Genel Kuruluna delege gönderebilmesi içinde bir imkan sağlanıyor. Yasal olarak yapılamayan ne varsa genelgeler ile yapılıyor” dedi.
‘İstanbul Barosu direnmeli’
Başkan adayı Uçar, mevcut İstanbul Barosu yönetiminin yaşanan uygulama karşısında verdiği tepkinin yetersiz olduğu eleştirisinde de bulundu. Uçar, “Karara karşı İstanbul Barosu’nun direnmesi, avukatları bu karara karşı harekete geçirecek bir eylem programının ortaya koyması gerekirdi ama sadece durumu teşhir eden bir açıklamayla yetinildi. Biz ÖDAV olarak İçişleri Bakanlığı’nın bu tutumunu nasıl kabul etmiyorsak, İstanbul Barosu’nun buna karşı takındığı tutumu da kabul etmiyoruz” ifadelerini kullandı.
‘Polis devletinin resmi’
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Eş Başkanı Ayşe Acinikli, Bakanlık genelgesinin iktidarın savunma makamına karşı başlattığı savaşın bir parçası olduğu görüşünde. “Amaç salgına karşı alınan önlemlerse eğer, asıl yasaklanması gereken siyasi partilerin kongreleri olması gerekir” diyen Acinikli, şunları söyledi: Ancak burada asıl amaç iktidarın çeşitli düzenlemelerle meslek örgütlerini kendi himayesine alma durumu var. İktidar bu anlamda çoklu baro sistemini getirdi. Ancak ikinci barolar kurulamadı. Sadece İstanbul’da zar zor ikinci baro kuruldu, oda TBB Genel Kurulu’na delege gönderemiyor. Bu genelgeyle birlikte kurulan ikinci baronun genel kurula delege göndermesi amaçlanıyor.
Bakanlığın genelgesi ile kanunların hiçe sayıldığını vurgulayan Acinikli, “Genelgenin yasaların üstünde tutulması polis devletinin resmi” ifadelerini kullandı.
‘Feyzioğlu bir yıl daha koltukta oturacak’
Baro seçimlerinin Avukatlık Kanunu kapsamında yapıldığını söyleyen Kocaeli Baro Başkanı Bahar Gültekin Candemir de genelgeye dair şu değerlendirmelerde bulundu: Salgın sadece baro genel kurullarında tehlike oluşturacağı gerekçesiyle genel kurulun iptal edilmesi samimi değil. Uygulamayı hukuka aykırı buluyoruz. En kötü ihtimalle TBB başkanlığı koltuğunda oturan Metin Feyzioğlu bir yıl daha o koltukta oturmaya devam edecek. Biz bu kararı verenlerin salgınla ilgili hayatın her alanın da tedbir almasını bekliyoruz.
‘Keyfi bir karar’
Avukat Gülizar Tuncer ise Bakanlık genelgesiyle baro seçimlerinin iptal edilmesinin yasaların hiçe sayılması anlamına geldiğini ifade etti. Mevcut normlar hiyerarşisine göre genelgelerin yasalara aykırı olamayacağının altını çizen Tuncer, “Siyasi iktidar her şeyde olduğu bu durumda da keyfi bir karar almış oldu. Baroların seçimlerini iptal ediyorlar ama bu zaman kadar kendileri halk sağlığını hiçe sayan kitlesel gösteriler organize ettiler. Şimdi de bu tarz gösterilerin, kongre ve toplantıların yapılacağını söylüyorlar. Buradaki esas amaç salgının yaratacağı tehdidi engellemek değil. Gerçek amaç çoklu baro düzenlemesi ile yapmaya çalıştıkları baroları bölerek demokratik muhalefeti sindirmek burada esas amaç bu” diye konuştu.
MA / Erdoğan Alayumat