Bu hafta posta kutuma sadece iki mektup ulaştı. Bunun yanında, mahpus gazeteci arkadaşımız Ziya Ataman’ın yurt dışında bir arkadaşına gönderdiği mektuba burada yer veriyorum:
Elbistan E Tipi Cezaevi’nde bulunan Erdal Laçin 24 Eylül 2020 günü yazdığı ve cezaevi idaresinin 30 Eylül 2020 günü gönderdiği faks metninde şöyle diyor: “Doğrusu bu sefer üzücü bir haberle yazıyorum. Bulunduğumuz cezaevinde de korona yayıldığı için hepimiz yakalandık. Yorgun bir beden ve ağırlaşan bir baş ağrısıyla yazıyorum. Şu an karantinadayız. Hiçbir biçimde bulunduğumuz odanın dışına çıkmıyoruz. Tedbir amaçlı cezaevi idaresi ailelerimizle yaptığımız telefon görüşmelerini de 5 Ekim’e kadar durdurmuş durumda. Koronaya yakalandığımız test sonucu belli olunca, ilaç verildi. Şimdi ilaç kullanıyoruz. Hastaneye kaldırılma ve oraya yatırılan arkadaş yok. Umarım herhangi bir ağır durum yaşamadan atlatır ve en kısa zamanda sağlık olarak eski durumumuza kavuşuruz.”
Tekirdağ F Tipi Cezaevi
Tekirdağ 1 nolu F Tipi Cezaevi’nde bulunan kadim mahpuslardan Hasan Şahingöz, 21 Eylül 2020 günü yazdığı ve bana 1 Ekim günü ulaşan mektubunda şöyle diyor: “Bulunduğumuz Tekirdağ 1 nolu F Tipi Cezaevi’nde açık görüş, spor, sohbet başlamadı. Ama kapalı görüşü ayda ikiye çıkardılar. Sporu da ekim ayında ikişer kişi olarak başlatacaklar. Adımıza gelen yayınları veriyorlar. Gazetelerle mektupları ise; gazeteler bir gün, mektupları dört gün olmak üzere, bekletip veriyorlar. Revire çıkmada bir problem yok. Haftada iki kez revire çıkma uygulaması devam ediyor. Hastaneye gidip, gelenleri hücresine getirmeden önce, 14 gün (A blokta kimi üçlü hücreleri, karantina bölümü yaptılar) karantinada bekletiyorlar. Yeni Yaşam’ı bize pandemi öncesinde veriyorlardı. Herhalde bayiye gelmiyor olmalı, yoksa verirlerdi diye düşünüyoruz.”
Hasta gazeteci Ziya Ataman halen cezaevinde
Gül Güzel
Gazeteci Ziya Ataman 11 Nisan, 2016 tarihinden beri tutuklu. Eylül 2019’da yapılan hiçbir hukuk ve adalete sığmayan mahkeme kararıyla 14 yıl 3 ay hapis cezasına mahkûm edildi. Kronik bağırsak hastalığı yaşamını tutukluluk sürecinde daha da zorlaştıran Ataman, işkence altında ifade veren bir tanığın ifadesi doğrultusunda 4.5 yıldır cezaevinde tutuluyor.
Hiçbir somut delil olmadan bunca yıldır tutuklu bulunan ve aynı zamanda doktorların bağırsaklarının iflas ettiği belirtilen Ziya Ataman’ın tek suçu gazeteci olmak. Serbest bırakılması için uzun süredir sosyal medya üzerinden yürütülen kampanyalara rağmen bu konuda şimdiye kadar olumlu bir gelişme olmadı.
Kendisine bir nebze moral vermek için yazdığım mektuba gelen cevabı kısmen de olsa, sizlerle paylaşmak istiyorum. Mektupta mevcut duruma değinmeden, “yazı karakterime bakarak, durumumu tahmin edebilirsin’’ diyor. Önceki mektuplarındaki yazısına bakarak, bu seferki yazısından çok kötü şartlar altında, her şeyin yasak ve baskılara dayandığı, başında sürekli Demokles kılıcı olduğunu tahmin etmem hiç de zor olmadı…
Sevgili Gül yoldaş,
Bu vakitte en güzel şey arkadaşlar edinebilmektir. Bunu zindanda daha iyi anladım ve içselleştirdim. Fakat bu, burada pek mümkün olmuyor ya da bazı engel teşkil eden durumlar oluşuyor. Yazdığın mektupta hani babandan bahsetmişsin ya, o güzel ve anlamlı mektubun elime ulaşmadan 3,5 ay önce ben de babamı yitirmiştim. Ama ‘kader’ işte…
Mektubun elime ulaştığında, ilk okuduğumda memleketin durumunu pek görmediğimi ve unuttuğumu anladım. Sonrasında mektubunu okudukça, bana unutturulan memleket özlemini hatırlattın. O günlere dair ne varsa bir bir aklımdan geçti. Tozlu yollarda yaylaya çıkarken, Kato’nun ihtişamını, buz gibi sularını ve serin esen yelini hatırlattın. Ve otantik yaşamın vazgeçilmez kıl çadırı, yöresel kıyafetli kadın ve erkeklerini hatırlattın.
Bunun için minnettarım. Ama ne yazık ki o güzel günleri çok arar oldu oralar. Yeşil örtüsünden, Kato dağı ihtişamından ve serin esen yellerden mahrummuş… Soğuk akan, soğuğundan dudakları çatlatan o güzelim kaynaklar artık boşa akıyormuş. Yine de umut doluyum. Eminim ki, mahrum bıraktıran o illet, tez vakitte vazgeçer o güzelim doğadan.
Gönderdiğin fotoğrafta tam seçemedim. Sanırım dayımların mahallesinde soluk almışsın. Neresi olursa olsun fark etmez ama en yukarısı bizimkilerin mahallesiydi ve düzlük olan tek yer orası.
Durumuma dair ise, aslında yazım ruh halimi de yansıtır. Bazen çok aceleci ve konuya adapte olamadığımdan yazım bir harpten çıkmış gibi oluyor. Bazen de aheste bir şekilde ve içimden ne duygu varsa aktarırım. Ve o yüzden ne yaşadığımı yazımdan çıkartmalısın diyorum. Şimdiki yazı stilim ise normal olsun ne iyiyim ne kötü. Böylece durumumu aktarmakla birlikte teşekkürlerimi sunuyorum. Herkese selam ve saygılarımı yolluyorum.
Ziya Ataman / Van Yüksek Güvenlikli Cezaevi
Posta Kutusu: 253
Yenişehir
ANKARA
e-mail: aykol267@gmail.com