Nor Zartonk üyesi Alex Kalk, iktidarın, İttihatçıların tamamlayamadığı Orta Asya’ya açılım projesini gerçekleştirmek için savaş ve savaşçı ihraç ettiğini belirtti
Ermenistan ile Azerbaycan arasında 27 Eylül’de başlayan çatışmalar şiddetlenerek devam ediyor. Karabağ sorununu değerlendiren Nor Zartonk üyesi Alex Kalk, AKP’nin ittihatçıların tamamlayamadığı Orta Asya’ya açılım projesini gerçekleştirmeye çalıştığını ifade etti. Dünya basınında ise bölgeye Suriyeli grupların transferine dair haberler yer aldı.
Türkiye dengeyi bozdu
Türkiye’nin desteğinin iki ülke arasındaki dengeyi bozduğunu belirten Kalk: “Bu destek sadece silah ya da eğitim boyutunda değil, Suriye’deki ve Libya’daki cihatçıların transferiyle doğrudan bir müdahale haline gelmiş durumda. Hava kuvvetleri meselesinde de İHA ve SİHA gibi araçların kullanımı dengeyi bozan bir diğer etken.” dedi. Türkiye’nin de fırsat buldukça Osmanlı’nın rolünü üstlenmeye çalıştığını dile getiren Kalk, şunları dile getirdi: “Özellikle Çarlık Rusya’nın yıkıldığı ve Sovyetlerin kurulduğu aradaki boşluk döneminde Enver Paşa ve İttihatçıların Kafkas ordusu Turancılık fikirleriyle Bakü’ye doğru hamleler yapmışlardı. O yaptıkları hamlelerin sonuçları bugün devam ediyor. O zaman Nahçivan, Karabağ ve Bakü üzerinden Orta Asya’ya doğru açılım yapılmak istenmişti. Oradaki nüfus dengelerini de altüst edecek, Ermenileri de bir şekilde etnik temizliğe uğratacak şekilde, 1915 Ermeni Soykırımı’nın devamı niteliğinde bir hamleydi. O hamle Sovyetlerin gelmesi ve başka bazı sebeplerle yarım kaldı. Bugün her fırsatta yapmaya çalıştıkları şey o koridoru tekrar açmak. Bu açıdan Azerbaycan’ı sürekli savaşa teşvik ediyorlar.”
‘Cihatçı suçlar’
Türkiye’nin Suriye ve Libya’dan paramiliter güçleri savaşmak üzere Azerbaycan’a transfer etmesine ilişkin de konuşan Kalk, şöyle dedi: “Bu durum yavaş yavaş dünya basınında da yer almaya başladı. Kanıtları da ortaya çıkmaya başladı. Bu mesele uluslararası kamuoyunun dikkatini daha çok çekecek. Çünkü Türkiye cihatçı çeteleri dünyanın herhangi bir yerine istediği gibi transfer edebilen bir görüntü çiziyor. Suriye’den alıyor Libya’ya taşıyor. Libya’dan alıyor Kafkaslara taşıyor. Yarın nereye götüreceğini kimse kestiremez. Çünkü küresel bir sorun da teşkil ediyor bu durum. Dolayısıyla uluslararası arenada bu durumun etkileri olacaktır.”
Nefret dili
Hem iktidara yakın medyada hem de sosyal medyada Ermenilere yönelik nefret söyleminde ciddi artış olduğuna dikkati çeken Kalk, “80 milyonluk bir ülkenin içinde 50 bin kalmış. Düşman olarak, hain olarak tanıtılıp hedef gösteriliyorlar. Bu ayrımcı nefret dili ne yazık ki toplumları zehirliyor ve insanlar bu hamasetle çok kolay mobilize olabiliyorlar. Tarihte örneklerini çok gördük. 6, 7 Eylül Olayları’ndan Sivas Katliamı’na, Maraş Katliamı’na kadar bir sürü insanın bu şekilde mobilize edildiğini tarihsel olaylardan biliyoruz. Çok tehlikeli. Siz bir şekilde bu canavarı yarattığınız zaman bir süre sonra kontrol etmek çok da mümkün olmuyor. Bir toplum daha da sindirilmeye, daha da susturulmaya çalışılıyor. Umarım daha kötüye gitmez” diye konuştu.
Barışın sesi
Savaşı destekleyenleri, savaştan çıkar bekleyenleri, silah tüccarlarını kınadığını dile getiren Kalk, sözlerini şöyle tamamladı: “Türkiye savaş politikalarına, bütün dünyaya ihraç ettiği bu savaş politikalarına, savaş diline artık dur dememiz gerektiğini düşünüyorum. Daha yüksek bir sesle haykırmalıyız. Savaşa hayır demeliyiz. Ve barışın sesini yükseltmeliyiz.”
İdris Sayılğan/İstanbul-MA