Cumartesi Anneleri eylemlerinin 810’uncu haftasında 1993 yılında gözaltına alındıktan sonra cansız bedenine ulaşılan Abdülmecit Baskın’ın faillerini sordu. Kayıp yakınları ise 25 yıldır kendisinden haber alınamayan Ali İhsan Dağlı’nın akıbetini sordu
Kayıp yakınları ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi, her hafta düzenledikleri “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” eyleminin 608’inci haftasını, yayınladıkları videoyla gerçekleştirdi. İHD Şube Sekreteri Yüksel Aslan Acer, 1995 yılında Silvan’ın Eşme köyünde askerler tarafından gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Ali İhsan Dağlı’nın kayıp hikayesini okudu.
Ali İhsan Dağlı’nın 14 Nisan 1995 yılında çıkan bir çatışma sonrası 7 örgüt militanıyla birlikte gözaltına alındığını bilgisini paylaşan Acer, “Köy Muhtarı Mehmet Şirin Kılıç, gözaltına alınan Ali İhsan Dağlı’nın köyden götürüldüğüne ve sol elinden yaralandığına şahit olur. Köy Muhtarının aktardıklarına göre; Ali İhsan Dağlı önce Hişkamergê Köyüne götürülür. Yarım saat burada bekletildikten sonra bir helikoptere bindirilerek Silvan Jandarma Komutanlığına götürülmüş. Ali İhsan Dağlı’nın köyden çıkartılırken kurşun yarasından dolayı gömleğinin kanlı oluğuna şahit olunur. Gözaltına alınan köy muhtarı ertesi gün serbest bırakılır. Ancak Ali İhsan Dağlı’dan bir daha haber alınamaz” ifadelerini kullandı.
‘Fotoğrafla belgelendi’
Gözaltı sonrası ailenin Ali İhsan Dağlı için resmi kurumlara yapmış olduğu başvuruların sonuçsuz kaldığını aktaran Acer, “11 Ekim 1995 yılında Evrensel Gazetesi’nin ‘İşte Kayıp’ başlıklı haberi ile Ali İhsan Dağlı’nın gözaltında çekilmiş fotoğrafı ile gözaltına alındığı belgelenir. Fotoğrafta Ali İhsan Dağlı’nın sol elinin sarılı vaziyette olduğu görülür. Ailesi çekilmiş bu fotoğraf dışında kayıp Ali İhsan Dağlı’ya ilişkin başka bir somut bilgiye ulaşmaz. 16 Ekim 1995 tarihinde bu fotoğraf şubemize gelen ailesi tarafından teşhis edilir” dedi.
Acer, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Türkiye’yi Ali İhsan Dağlı’nın kaybedilmesinden dolayı mahkûm ettiğini hatırlattı.
Babamın dosyası yıllarca tozlu raflarda bekletildi
Cumartesi Anneleri eylemlerinin 810’uncu haftasında 1993 yılında gözaltına alındıktan sonra cansız bedenine ulaşılan Abdülmecit Baskın’ın faillerini sordu. Baskın’ın çocukları, adalet arayışından vazgeçmeyeceklerini vurguladı
Açıklamada ilk olarak söz alan Abdülmecit Baskın’ın oğlu Eren Baskın, babasının katledildiğinde 4 yaşımda olduğunu hatırlatarak, “Babamın dosyası yıllarca tozlu raflarda bekletildi. 20 yılık zaman aşımının bitmesine 4 gün kala dava açıldı. Bu tüm gerçekliklere rağmen tanık sandalyesinde bulunan Mehmet Ağar ve avenelerine ödül gibi beraat kararları verildi. Ama tarihe de not geçmek isterim. Her ne kadar aradan 27 yıl geçse de bu hukuk tanımaz zihniyetle savaşım çok daha güçlü olacaktır. Başka bir çocuğun annesiz, babasız büyümemesi için adil ve eşit bir dünya bırakmak bizlerin borcu olsun” dedi.
‘Vazgeçmeyeceğiz’
Abdülmecit Baskın’ın kızı Melek Baskın, 27 yıldır faillerin yakalanması ve yargılanması için çaba gösterdiklerini ifade etti. Bütün çabalarına rağmen failler dışarıda dolaşmaya devam ettiğine dikkati çeken Baskın, “Etrafımızda çözümsüzlük duvarı örenler bilsinler ki biz asla faillerin bulunup yargılanma talebinden vazgeçmeyeceğiz” dedi
‘Devlet direkt içerisinde’
Ardından söz alan Baskın ailesinin avukatı Sertaç Ekinci, hukuki sürecin 2011 yılında Ayhan Çarkın’ın medyaya verdiği itiraflar neticesinde başladığını belirterek, “Çok ciddi delillere rağmen tüm sanıklar hakkında 2020 yılı başında beraat kararı verildi. Bizler bunu İstinaf’a götürdük. Verilecek karara göre davayı bir üst mahkemeye taşıyacağız. Bu dava devletin direkt içerisinde bulunduğu önemli davalardan birisidir” ifadelerini kullandı.
‘Devlet sorumludur’
Haftanın basın açıklamasını ise İstanbul’da 1994 yılında Yeşilköy’de bir otelin çıkışında kaçırıldıktan iki gün sonra cenazesi bulunan Adnan Yıldırım’ın kızı Leyla Yıldırım okudu. Yıldırım, “Gözaltında kaybetmelerden sadece bizzat suçu işleyenler değil, devlet de sorumludur. Bu nedenle kaybetme davalarında adaletin ve gerçek bir yüzleşmenin sağlanması ancak kendini yargılayacak bir devlet iradesi ile mümkün olabilir” dedi.
Yıldırım, “Kaç yıl geçerse geçsin Abdülmecit Baskın ve tüm kayıplarımız için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz.” dedi.
DİYARBAKIR/İSTANBUL