HDP Milletvekili Canbaz, kadınlarla ilgili kararlarda fikirlerinin dikkate alınmadığını belirterek, ‘Bu yüzden kadınla ilgili yapılacak bütün yasalarda, kadın kurumlarının, örgütlerinin sözünün söylenmesi gerekiyor’ dedi
Eylül ayında basına yansıdığı kadarıyla 20’si şüpheli 36 kadın öldürüldü. Eylül ayı içinde kaza süsü verilmiş, intihara sürüklenmiş, faili henüz bulunmamış çok sayıda kadın ölümü gerçekleşti. Kadına yönelik şiddetin failleri özellikle bölge kentlerinde polis ve askerler olması dikkati çekiyor.
Dersim’de Munzur Üniversitesi Çocuk Gelişimi 2’nci sınıf öğrencisi 21 yaşındaki Gülistan Doku, Batman’da uzman çavuş Musa Orhan tarafından zorla alıkonularak tecavüz edilen İpek Er, Ankara’nın Keçiören ilçesinde 4 Haziran’da intihar ettiği öne sürülen Aleyna Çakır, AKP İstanbul Milletvekili Şirin Ünal’ın evinde, 23 Eylül 2019 tarihinde şüpheli şekilde ölü bulunan Özbekistanlı Nadira Kadirova olayları kamuoyunda gündeminde yerini korurken, hala aydınlatılmayan birçok hadise kolluk veya adliye raflarında bekletiliyor.
‘Kürt illerinde iki kat düşmanlık’
Kadına yönelik şiddeti değerlendiren Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Dilşat Canbaz, kadına yönelik şiddetin Kürt illerinde daha farklı bir durumla ortaya çıktığına dikkati çekti. Kürt düşmanlığının üzerine bir de kadın katliamlarının eklendiğini dile getiren Canbaz, “Üzerinde üniforması olan ve üniformanın erkeği güçlü kıldığı bölgede askerin taciz, tecavüzü yaşanıyor. Bir de devletin özel olarak hazırladığı asker, polis ve uzman çavuşların kadınlara saldırıları çok fazla artmaktadır. Bununla birlikte Kürt illeri olduğu için iki kat düşmanlık yaşıyoruz. Batıda Şule Çet, Aleyna Çakır, Nadira Kadirova, Emine Bulut cinayetleri var. Birçok kadın katliamı ve bunlar hepsi bir birinden güç alarak besleniyor” dedi.
‘Meclis’in ortasında topyekûn bir erkek ruhu var’
AKP iktidarlığıyla birlikte kadına yönelik şiddetin artığını söyleyen Canbaz, “Kadınla ilgili bir karar alıyorsunuz ama kadın kurumlarıyla görüşmüyor, fikirlerini dikkate almıyorsunuz. İstanbul Sözleşmesini ortadan kaldırmaya çalışıyorsunuz. Meclis’in ortasında topyekûn bir erkek ruhu var. El kaldırıp indirerek yaşamlarımıza, hayatlarımıza, geleceğimize dair söz söyleme hakkını kendilerinde buluyorlar. Bu yüzden kadınla ilgili yapılacak bütün yasalarda, kadın kurumlarının, örgütlerinin sözünün söylenmesi gerekiyor” diye konuştu.
‘Bir barajda 3 ceset bulunuyor’
Kadına yönelik baskı, taciz, tecavüz ve cinayetlerin Dersim özelinde de yaşandığını ifade eden Canbaz, özellikle uzman çavuşların öğrencilere yöneldiğini vurguladı. Gülistan Doku olayının devlet eliyle gerçekleştirilen bir kayıp olduğunu dile getiren Canbaz, şunları söyledi: “Bir barajda 3 ceset bulunuyor. Biz başından beri Gülistan’ın suda olmadığını ifade ettik. Böyle organize bir meseleydi. Devletin, bakanın, valinin, İçişleri Bakanlığının ve emniyetin içinde olduğu bir kayıp nasıl ortaya çıkmıyor? Bugün her tarafı kameralarla gözetleyen bir kentten bahsediyoruz. Kendisine biat, muhtaç eden bir sistem söz konusu. Şunu görmek lazım: Devrimcilerin, yurtseverlerin boş bıraktığı bir alanı maalesef sistem kendi eliyle dolduracak. Bu yüzden kadınların öncelikle yan yana daha güçlü durması gerekiyor. Yoksa Gülistan sadece simgeleşmiş bir isim olarak kalacak.”
DERSİM