HES’lerin işgali altında olan Doğu Karadeniz’in dereleri kuruma noktasına geldi. Trabzon’da 51 HES var. Artvin’de de aktif 32, yapımı devam eden 8, proje aşamasında olan 16 HES bulunuyor.
Doğal güzellikleri ile öne çıkan Doğu Karadeniz, onlarca doğal koruma alanını içinde barındıran, yaşlı ormanlarıyla Türkiye’nin en yeşil bölgesi. Ancak bölge uzun yıllardır doğa talanı ve yaşanan sel felaketleriyle gündemde ve yaylaları, dereleri yok edilme noktasına getirildi.
Üzerine onlarca Hidroelektrik Santrali’nin (HES) kurulması nedeniyle dereler kuruma noktasına gelirken, dağlarda devam eden taş ocağı, maden ve orman kesimleriyle bölgenin yeşil dokusu yok edildi.
MA’dan Tolga Güney’in derlediği habere göre En çok HES Trabzon’da bulunuyor. Artvin ise Trabzon olmamak için direniyor. Rize’de yaylalar betona gömülmüş durumda
Bakanlık itiraf etti
“Karadeniz Sahil Yolu” için denizlerin doldurulması sonucu kumsalların da kullanılamaz hale geldiği bölgede, Danıştay’ın durdurma kararına rağmen devam eden “Yeşil Yol Projesi” ile yaylaların büyük bir kısmı ranta açılarak, doğal yapıları bozuluyor. Otel ve restorandan geçilmeyen yaylalarda, yeşil bir alan bulmak gittikçe zorlaşıyor.
2018 yılında Karadeniz için Acil İklim Eylem Planı açıklayan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, hazırladığı raporla Karadeniz’de yapılan doğa talanının itirafını da yaptı. Raporda kaçak yapılaşmadan, dere yataklarının bozulmasından ve yağmur sularının Karadeniz Sahil Yolu nedeniyle denize ulaşamamasından söz ediliyor.
Artvin’de talan
Bölgenin en çok zarar gören ili olan Artvin’de aktif halde 32, yapımı devam eden 8, proje aşamasında olan 16 HES bulunuyor. Artvin’de siyanürlü altın aranan Cerattepe’nin dışında aktif 8 tane maden sahası bulunurken, yüzlerce alan da maden sahası olarak ilan edildi. Kentte bunların yanı sıra onlarca taş ocağı da var. Yine yapımı devam Yusufeli ilçesinde bulunan Yusufeli Barajı ile bölge tahrip ediliyor. 13 Temmuz’da yaşanan sel felaketinde baraj inşaatının bulunduğu bölge sular altında kaldı, 2 kişi yaşamını yitirdi.
Kamilet Vadisi
Artvin’de doğa talanının en çok yaşandığı bölge ise Arhavi ilçesi. Kentte bulunan 32 HES’in 15’i de Arhavi’de yapıldı. Pilarget köyünde yapımı devam eden HES ise bölge halkının tepkilerine rağmen bilirkişi incelemeleri ve halk bilgilendirme toplantıları devam ediyor. İlçe sınırları içerisinde bulunan Kamilet Vadisi, Fırtına Vadisi ile birlikte Avrupa’nın korunması gereken “100 Sıcak Nokta”dan biri. Türkiye’nin biyolojik çeşitliliğinin en zengin olduğu havzalardan biri olan vadide, yaklaşık bin 100 bitki türü mevcut. Kamilet Vadisi’nde yetişen bitkilerin yüzde 40’ı da tıbbi bitki özelliğine sahip. Ancak bu bölgeye HES için yapılan yol çalışmaları sonucu derelerinden çamur akıyor.
Yine ilçede bulunan Eğrisu, Sevahil ve Tuvahit yaylalarında toplam 2 bin 149 hektarlık alanda sondaj yaparak maden araması yapılacak. İlçe sınırları içerisinde bulunan Çifteköprü Vadisi’nde ise Rize-Artvin Havalimanı için deniz dolgu çalışmalarında kullanılan malzemelerin çıkarılması için kurulan taş ocağı, vadinin doğal yapısını bozmuş durumda.
Rize’nin dereleri kurudu
Karadeniz’in bir diğer kenti Rize’de de 14 aktif HES bulunuyor. Yapımı devam eden 4, yapımı bitip lisans alan 10, proje aşamasında da 3 HES bulunuyor. 5 maden sahası bulunan şehirde, deniz dolgusu için kullanılan malzemelerin çıkarıldığı onlarca taş ocağı da mevcut. Yıllık 2 bin 400 kilogram yağış oranıyla Türkiye’nin en çok yağış alan kenti Rize’de, HES projelerinin bulunduğu vadilerdeki dere yatakları her yaz mevsiminde adeta kuruyor. Özellikle HES projelerinin yoğun olduğu Güneysu ilçesinde bulunan Gürgen ve Salarha dereleri kuruyan derelerin başında geliyor.
Yaylalar betona gömüldü
Birçok koruma statüsü bulunmasına ve sit alanı olmasına rağmen kaçak inşaatlarla talan edilen ve sit statüsü kaldırılan Ayder Yaylası, yapılan otel, restoran gibi yapılar nedeniyle betona gömülmüş durumda. Yaylanın doğal yapısını tamamen bozan bu gibi yapıların “turizme kazandırma” amacıyla Rize’de bulunan 11 yaylaya daha uygulanması planlanıyor.
Pazar ilçesinde yapımı devam eden Rize-Artvin Havalimanı için deniz dolgusu yapılarak, sahil hattı ise kullanılamaz duruma getirildi. Yine Rize merkezi ve sahil ilçelerinin büyük kısmında yapılan dolgular sahillerin yapısını bozmuş.
HES en çok Trabzon’da
Trabzon, aktif halde bulunan 51 HES ile Doğu Karadeniz bölgesinde bulunan iller arasında en fazla konumda. Şehirde bunların yanı sıra üretim lisansı alan fakat üretime başlamayan 11, yapım aşamasında 7, proje aşamasında ise 12 HES bulunuyor. Trabzon’da yine 21 aktif maden sahasının yanı sıra onlarca alan da maden sahası ilan edildi. Onlarca taş ocağının da bulunduğu şehirden çıkarılan taşlar, deniz dolgusunun yanı sıra Gürcistan’da yapımı devam eden liman için taşınıyor.
Doğal alanların talanı bununla da sınırlı kalmayarak, Çaykara ilçesinde bulunan ve yıl içinde binlerce turisti çeken Uzungöl yapılaşmaya uzanarak, doğal yapısı tamamen bozuldu. Otel, restoran, otopark gibi onlarca yapının dikildiği alan, adeta betona gömüldü. Durumun vahametini artıran başka bir şey de, gölü besleyen akarsuların geldiği vadinin içine doğru bir sürü otel ve yeme içme tesisi yapılmış olması. Betonlaşma bunula da sınırlı kalmayıp kent merkezinde bulunan Boztepe’de de devam ediyor. Eski Trabzon’da bir mesire alanı olan Boztepe’de, şimdilerde bir otel inşaatı sürüyor.
Seller talanın sonucu
Giresun’da aktif halde bulunan 39 HES’in yanı sıra, yapımı devam eden 9, proje aşamasında olan 10 HES bulunuyor. Ayrıca yapımı devam eden 1 RES ile proje aşamasında 1 RES var. Şehirde ayrıca 20 alanda maden arama çalışmaları devam ediyor. Bu alanlar içerisinde Espiye ilçesine bağlı Soğukpınar beldesinde ki Kızılkaya Dağlarında devam eden maden arama çalışması, bölgenin dokusunu bozmuş durumda. Doğal yapısının yanı sıra birçok endemik bitkiyi bulunduran alan, vahşi hayvanlara da ev sahipliği yapıyor. Maden çalışmaları ile bitki örtüsü bozulan alan, bölge halkının da önemli geçim kaynağı alan fındık üretimini olumsuz etkiliyor.
Giresun’da 22 Ağustos’ta yaşanan, 12 yurttaşın ölümüne neden olan sel felaketinin HES’lerin en fazla bulunduğu Dereli, Espiye, Tirebolu ve Doğankent ilçelerinde olması da tesadüf değil. Yine bu ilçeler içerisinde bulunan Tirebolu’da yapılan yol ve menfez inşaatlarında kullanılan eksik malzemelerden ve dere yataklarının daraltılmasından kaynaklı birçok yerde göçükler meydana geldi. Çöken yoldan geçen jandarma aracı dereye uçtu, içerisindeki 6 asker yaşamını yitirdi.
Dipsiz Göl tarih oldu
Gümüşhane’de aktif 8 tane HES’in yanı sıra, aktif olmayan 9, yapım aşamasında 5, proje aşamasında ise 2 HES bulunuyor. Şehirde 16 tane aktif maden sahasının yanı sıra birçok yeni maden sahası ilan edildi. Şiran ilçesinde ormanlık alanda yapılan maden sondaj çalışmaları ise Giresun sınırına doğru genişletilmek isteniyor. İki ilin köylerini de etkileyecek sondajlar, bölgedeki doğal koruma alanlarının sınırlarına doğru büyüyecek. Kırıntı Köyü’nde Kara Kavak adlı tabiat anıtı da bulunuyor. Bölge sakinleri Devlet Su İşleri’nin (DSİ) yapımını sürdürdüğü baraj göletinin sondajların etkisi alanında kaldığını aktardı. Maden açılırsa vadi boyunca yaklaşık 20 köyün ihtiyacını karşılayan su kaynaklarının siyanürden etkilenebileceği bildiriliyor.
Merkeze bağlı Dumanlı köyü sınırlarındaki Taşköprü Yaylası’nda bulunan Buzul Çağı’ndan kalma 12 bin yıllık Dipsiz Göl ise define kazısına ilan verildi. Define aramasının arkasından içindeki su boşaltılan Dipsiz Göl, şimdilerde çamur sularıyla dolmuş durumda.
Bin 12 maden ruhsatı
Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, 2016’da yaptığı bir açıklamada, Artvin, Gümüşhane, Ordu, Giresun, Trabzon ve Rize illerinde toplam bin 12 maden ruhsatı verildiğini söyledi. Bu sayı, söz konusu illerin toplam büyüklüğünün neredeyse yüzde 40’ının, yani 549 bin hektarının madenlere ayrıldığını gösteriyor.
Ekolojistler talanı anlattı
Polen Ekoloji aktivisti Cemil Aksu, yaşanan küresel iklim krizine karşı Karadeniz’in ormanlık yapısının korunması gerektiğini söyledi. Fakat buna rağmen madenler, HES projeleri ve kaçak yapılaşmayla doğal alanların talan edildiğini belirten Aksu, “Artık her şeyin iflasa vardığı bir noktadayız. İklim krizi projeksiyonlarında Karadeniz için öngörülen şey ani ve hızlı yağışların artışıdır. Zaten iklim krizinin Türkiye’ye etkisi bütün floranın bozulması, kuzeye doğru kaymasıdır. Güney bölgelerinde kuraklığın artmasıdır. İklim krizini öngörerek bütün çevre planlamalarını ona göre yapmak gerekiyor. Günü kurtaran ekonomi politikalarının terk edilmesi gerekiyor” dedi.
Doğaya uyum sağlamalıyız
İmar planı yapılırken iklim krizinin sonuçlarının hesaba katılması gerektiğinin altını çizen Aksu, şunları söyledi: “Bunu hesap etmezseniz heyelanlı bölgelerde gelişi güzel yol yaparsanız. Orman bütünlüklerini bozup, dere yataklarını işgal ederek imara açarsanız. Bunun sonucunda büyük felaketler yaşarsınız. Doğa sana değil, sen doğaya uyum sağlamak zorundasın. Sen eğer derenin yatağını işgal edersen, o da Giresun’da olduğu gibi kentin ana caddesini dere yatağına çevirerek yok eder. Heyelanlı olduğunu bildiğiniz alanlara gelişi güzel yol yaparsanız, sonuçta yağmurda yaşanan heyelanda 40 yıllık birikimle yaptığın evi, canını alır götürür.”
Ormanlar korunmalı
Doğal koruma alanı ilan edilen bölgelerde her türlü insan faaliyetinin yasaklanması gerektiğini ifade eden Aksu, bu alanların gelecek kuşaklara aktarılması gerektiğini vurguladı. Türkiye’de muhafaza orman miktarının yüzde 4 ya da 5 oranında olduğunu belirten Aksu, “Bu oranın yüzde 20’lere çıkarılması gerekiyor. Çünkü bu felaketler karşısında bizim koruyucu kalkanımız ormanlardır. Biz bu doğal ortamları da kaybettiğimiz zaman, şehir dediğimiz beton çölünde yaşayacağız. Karadeniz’in doğal yapısını, ormanlarını, su kaynaklarını koruyacak politikalar yapılması gerekiyor. Karadeniz’de ki bütün belediyelerin iklim eylem planı olması gerekiyor. Bunları yapamadıktan sonra cehennemi yaşamaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.