Perküsyon sanatçısı Dilan Yeşilyaprak, ‘Hayalim Kürt kadınlarından oluşan bir grup perküsyoncu kadın yetiştirip, dünyayı gezerek kültürümüzü anlatmak’ dedi
Müzik sektöründe önemli bir yere sahip olan ve vurmalı çalgı olarak da bilinen perküsyon, erkeklerin yoğunlukta olduğu bir alan olarak karşımıza çıkıyor. Söz konusu sektörde çok az sayıda perküsyon sanatçısı kadın bulunuyor. Egemen bakış açısına karşı çıkan perküsyon sanatçısı Dilan Yeşilyaprak da bunlardan birisi.
Çocukluktan profesyonelliğe
28 yaşında olan Dilan Yeşilyaprak Mardin’in Savur ilçesinden. 1990’lı yıllarda yaşanan baskılar sonrası Yeşilyaprak ve ailesi de İzmir’e göç etmek zorunda kalır. Yeşilyaprak’ın müziğe olan ilgisi ise henüz 12 yaşındayken başlar. Yeşilyaprak, Alevi inancında önemli bir yere sahip olan bağlama ile müziğe olan ilgisini keşfeder. Yıllarca amatör bir şekilde vurmalı aletler konusunda kendisini eğiten Yeşilyaprak, zamanla bağlama dışında farklı enstrümanlara yönelir. Yeşilyaprak, sonrasında darbuka, bendir, davul, cajon, bongo def ve tef gibi birçok çalgılı enstrüman konusunda kendisini eğitir. Yeşilyaprak, yaklaşık 10 yıldır bu alanda profesyonel bir şekilde çalışmalarını sürdürüyor.
Sosyoloji ve konservatuar mezunu olan Yeşilyaprak ile perküsyon sanatçısı kadınları ve egemen bakış açısına karşı verdikleri mücadeleyi Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Semra Turan’a konuştu.
Güçlü olanı taklit
Yeşilyaprak, üniversite yıllarına kadar küçük çaplı çalışmalar yaptığını, ancak hayatı boyunca ritmin kendisinde farklı duygular uyandırdığını belirterek, şunları söyledi: Perküsyonun sadece güçlü olanların çalabileceğine inanıyordum. Çocukluk yıllarımda güçlü olan da erkekti. Bu nedenle ben de güçlü olmak istedim. Güçlü olmanın yollarının da onları taklit etmekten geçtiğini düşünmüştüm.
‘Perküsyonla kendimi ifade ediyorum’
Yeşilyaprak, kadınların perküsyonda yer almamasının nedenlerine değinerek, “Bu nedenle vurmalı enstrümanların da kadınların yapabileceği bir iş olarak görülmüyor. Yok işte benim ellerim küçük, bileklerim ince, ben yeterince kuvvetli değilim’ algısı hakim. Ben de bu algının üzerine üzerine giderek yıkmak istedim. Çünkü çalarken bana kendimi çok güçlü hissettiriyor. Perküsyonla kendimi ifade ediyorum” ifadelerini kullandı.
‘Kadınlar perküsyonu tercih etmeli’
Perküsyon kişinin kendisini en özgür şekilde ifade edebileceği bir alan olduğunun altını çizen Yeşilyaprak, “O nedenle en çok kadınlar perküsyonu tercih etmeliler. Tüm çabam buna yönelik. Özelikle kadın perküsyonculara eğitim veriyorum. Kadınların omuzlarına yüklenen milyonlarca olmazlardan birini yıkmak istiyorum. ‘Kadınlar perküsyon çalamaz’ diyenlere karşı, kadınları yetiştirerek cevap vermek istiyorum” diye kaydetti.
‘Dünyayı gezerek kültürümüzü anlatmak’
En çok ilişki kurduğu enstrümanın darbuka olduğunu söyleyen Yeşilyaprak, bu nedenle dünyaca ünlü sanatçı Mısırlı Ahmet’ten de eğitim aldığını ve darbukanın çıkış yeri olan Mısır’ı ziyaret ettiğini aktardı.
Yeşilyaprak, bundan sonra sadece Kürt müziği için çalışmalar yapmak istediğini ifade ederek, “Kürt ritimlerinin yer aldığı, sadece perküsyondan oluşan bir albüm yapmak istiyorum. Pandemi sürecinde kadınların perküsyona aşırı ilgili olduklarını gördüm. Son 3 aydır sadece kadınlardan oluşan bir eğitim çalışması yapıyorum. Bu çalışmayı ilerleyen süreçte bir festival grubuna dönüştürmek istiyorum. Hayalim Kürt kadınlarından oluşan bir grup perküsyoncu kadın yetiştirip, dünyayı gezerek kültürümüzü anlatmak” dedi.
HABER MERKEZİ