Bir yanda kadının 5 bin yıllık ‘köleliği’ diğer yanda 100 yıllık özel savaş politikaları… HDP ve TJA, hem Batman’daki hem de tüm Türkiye’deki kadınları birlikte mücadele etmeye çağırdı
Elif Aydoğmuş
Batmanlı kadınların intiharı ve yaşadıkları sorunları yerinde muhataplarıyla konuşmak için Batman’a geldik. Cumhuriyet gazetesi yazarı Işıl Özgentürk’ün çok tartışılan yazısının ardından belki birçoğunuza Batman, kadınların yaşamın içerisinde yer almadığı, tek görevlerinin “erkeğe” hizmet etmek olan canlılar olduğu bir kent gibi gelebilir.
Batman üzerinde devletin ‘balyoz’u olan bir kent. Özel savaş politikalarının çok daha özeli uygulanıyor bu bölgede. 90’larda Hizbullah’ın sırtını sıvazlayan devlet, bugün de açık açık üniformalılarının sırtını sıvazlıyor. Bunun en yakın örneği intihar ederek yaşamına son veren İpek Er’e tecavüz eden Uzman Çavuş Musa Orhan’ın hala serbestçe dolaşıyor olması. Peki, tüm bu savaş politikalarının bütünüyle sonuç verdiğini mi düşünüyorsunuz? Eğer öyleyse büyük bir yanılgı içerisinde olduğunuzu söyleyebilirim. Eksiğiyle, fazlasıyla Batmanlı kadınlar direniyor. Öyle süslü bir kelime olarak görmeyin, gerçek anlamıyla bir direniş var. Feodal babaya, eşe, polise, askere, bölgenin zaaflarını kaşıyan devlet politikalarına, 10 yıllarca kendisine öğretilen yanlışa karşı direniyor Batmanlı kadınlar. Haber dizimizin ilkinde de sormuştum. Batman intiharlarla bilinen bir kent mi yoksa böyle mi bilinmesi isteniyor?
Bir yanda kadının 5 bin yıllık “köleliği” diğer yanda 100 yıllık özel savaş politikaları… Kürtlerin özellikle üzerinde durduğu bu iki konuyu 4 günlük bir haber serisinde tam anlamıyla yansıtabilmek gibi bir iddiamız olmasa da muhatapların ağzından Batman’daki intiharların kuru aile baskısı olmadığını bir kez daha gösterdiğimizi düşünüyorum. 18 yıllık AKP iktidarının özellikle Kürtler ve kadınlar üzerindeki politikaları noktasında geride kalan iktidarları “hakkı”yla solladığını biliyoruz. Baskı ve savaş politikalarını Kürtler ve kadınlar üzerinde neden bu kadar yoğunlaştırdı? Çünkü bu ülkede hala yapılan haksızlık karşısında koşullar ne olursa olsun susmayanlar Kürtler ve kadınlar var…
TJA ve HDP anlatıyor
Haberimizin bu bölümünde Tevgera Jinên Azad (TJA) ve HDP’li kadınlara uzattık mikrofonlarımızı. Bu son bölümde, TJA ve HDP bölgede kadınların büyük yol kat ettiğini fakat kimi kazanımlara kayyumlar tarafından el konulmasının kadınlara olumsuz olarak yansıdığını belirtiyor.
TJA Sözcüsü Gülistan Sönük, Batmanlı kadınların en büyük dezavantajının feodal aile yapısında dünyaya gelmek olduğunu söylüyor. Sönük, bu feodal aile yapısının devletin özel savaş politikalarıyla kaşınmasıyla daha büyük bir tehdit haline geldiğini belirterek şunları söylüyor: “Aile devletin prototipidir. Devlet yaratmak istediği toplumu aile içinde başlatıyor. Kürt özgürlük mücadelesinden sonra bu feodal aile kalıpları kısmen de olsa yıkıldı. Bunu gören devlet tüm aygıtları ile bu bölgeye saldırıyor. Eğitim sisteminden tutun da sosyal hayata, oradan ekonomiye…”
Neden Batman?
Batman’ın devletin özel olarak yöneldiği bir kent olmasının nedenlerini Sönük, şöyle açıklıyor: “Batman hızla genişleyen bir kent. Birçok kesimi içinde barındırıyor. Aynı zamanda Batman direnişiyle bilinen ve buna paralel olarak kadın mücadelesinin güçlü olduğu bir kent. Öyle ki HDP bölgede 66 belediye aldı bütün belediyeler içerisinde belediye meclisinde kadın sayısı erkek sayısından fazla olan tek yer Batman. Dolayısıyla devletin hedefi haline dönüşüyor Batman. Hakikaten özel bir yönelim var.”
En son İpek Er’e tecavüzünde Musa Orhan’ın ceza almamasının sebebinin de bu özel politikalar sonucu olduğunu söylüyor Sönük. “Musa Orhan’ın serbest bırakılması sıradan algılanacak bir durum değil” diyen Sönük, devletin üniformalılara sahip çıkarak bilinçli şekilde bölgede tecavüzlerin önünü açtığının altını çiziyor. Sönük bu kararların Ankara’da alındığını belirterek ailelerin özel olarak seçildiğini belirtiyor.
‘Ben susmadım herkes sustu’
Devletin cezasızlık politikalarının kadınları çaresiz bıraktığını dile getiren Sönük, “İpek Er mektubunda açık açık söylüyor bunu. Ben susmadım ama herkes sustu diyor. Defalarca yargıya, askere, polise gitmiş ama her defasında çözümsüzlükle karşılaşmış. Musa Orhan bir şahıstır ancak beraberinde bir zihniyettir. İpek’i intihara sürükleyen sadece Musa Orhan değil işlemeyen yargıdır” diyor.
TJA olarak kendilerine büyük görev düştüğünü ifade eden Sönük, genç kadınlara ise üniformalılarla iletişim dahi kurmamaları çağrısında bulunuyor. Sönük kendilerinin eksiklerinin de olduğuna vurgu yaparak, “Hukuki olarak tıkanıyoruz. Vakalar devlete gidiyor, oradan çözümsüz kalıp bize dönüyor. Vaka bize gelip sorunu anlatıyor, hukuki süreç başlayacak o süreçte baro ile ortaklaşıyoruz ve baronun tekrar gönderdiği yer emniyet oluyor, dolayısıyla yine bir çözümsüzlük. Her zaman avukat tutamıyoruz. Ekonomik sebepler buna engel, kadın avukatların ciddi dayanışmasına ihtiyaç var” diyerek kadın avukatlara çağrı yapıyor.
Hiçbir şey sıradan değil
Sönük, kendilerine yönelik baskı politikalarının da giderek şiddetlenmesinin zaman zaman çalışmalarını zayıflattığını sözlerine ekleyerek, “Örneğin; Rosa Kadın Derneği şiddet olaylarının önüne geçen psikolojik ve ekonomik olarak bu kadınlara destek veren bir dernekti. Bu derneği kapatarak bu desteğin önünü kestiler. Yine SELİS kadın derneğinin kayyum tarafından kapatılmasının da en büyük zararı ekonomik ve psikolojik sorunları olan kadınlara oldu. Bu derneğin kapatılmasıyla kadınlara istihdam alanları sağlanamıyor. Sindirmeyle kendi istediği toplumu yaratma politikaları devreye sokulmuş durumda” diyor.
“Bölgede yapılan hiçbir şey sıradan değildir” diyen Sönük, “Özellikle kadınlara yönelik adımlar hiç sıradan değildir. Kadın kurumlarına yönelme ile birlikte özgür toplumun önü kesilmek isteniyor” diye belirtiyor.
2015’ten sonra artış
2010’lu yılların ortalarına kadar kadınlar için önemli adımlar atıldığını belirten Sönük, şu ifadelerde bulunuyor: “Örneğin daha önceki dönemde KJA bütün kuaförlerde ‘çocuk gelin başı yapmıyoruz’ kampanyası başlatmıştı. Belediyeler düğün salonu vermiyordu. Demokratik İslam Kongresi imam nikahları yapmamaları için imamlara çağrıda bulunuyordu. Biz bunun önüne geçmeye çalışırken siyasi iktidarın bunu yasalaştırması aslında tecavüzü yasalaştırıyor. Benim annem de 13 yaşında evlendirildi. Ben annemin ruhunda o yaraları görüyorum. Ruhu yaralı bir anne nasıl sağlıklı bir çocuk yetiştirsin?” Sönük 2010’dan 2015’e kadar kadın intiharlarında ciddi düşüşler yaşandığını söyleyerek, bölgeye atanan kayyumlarla beraber kadın kurumlarının kapatılmasının intihar oranlarını yeniden artırdığını ifade ediyor.
‘Samimi bulmuyoruz’
Cumhuriyet Gazetesi yazarı Işıl Özgentürk’ün yazısına da değinen Sönük, “İpek Er tecavüzünün bölgede ilk olmadığını, toplumu bu kadar yaralayan bir meselede ‘öğretmen dostu’nun duyumları üzerine yazması bizi derinden üzdü. Keşke gelip görse, öyle yazsaydı. İnanıyorum ki bu kadar tepki almayacaktı. Diyor ki, kız çocukları okutulmuyor. Bu devlet okuyacak okul mu bıraktı? 90’larda olan okullarımızı yaktı. Bölgede yaşanan ekonomik sorunlara ve nedenlerine bakmalı, düşünmeli bir kadın nasıl olur da kurtuluşu kendi diline, kendi kültürüne, dağına, taşına tecavüz eden birinde buluyor. Bunu yüzeysel anlatmak biraz vicdansızlıktır” diye konuşuyor.
Sönük, AKP’nin Özgentürk’e tepkisini ise samimi bulmadıklarını şu sözlerle ifade ediyor: “Bir yandan kadın şahsında bir topluma tecavüz ediyorsun bir yandan kadın kurumlarını kayyum eliyle kapatıyorsun, cezasızlık politikasıyla tecavüzcüleri ödüllendiriyorsun diğer yandan da bu yazıya tepki gösteriyorsun. Bu pratikler samimiyetsiz olduklarını tasdikliyor. İnsanların aklı ile oynuyorlar adeta.”
Özeleştiri veriyor
HDP Batman il yöneticisi Ruken Işık Yıldız da kadının toplumun ötekileştirilen yüzü olarak görülmesi için devletin sürekli özel savaş politikalarını güncelleştirdiğini belirtiyor. “Anladığım kadarıyla temel sorunuz Batman’da kadınlar neden intihar ediyor?” diyen Yıldız, “Köylerde tarımla uğraşırken üreten ve özgür yaşayan kadın, devletin köy boşaltmalarıyla kentlerde hapsedildi. Tarih yapraklarını çevirirsek savaşın en yoğun yaşandığı ve faili meçhullerin olduğu güpegündüz insanların katledildiği bir kenttir. Batman’da insanlar gündüz bile dışarı çıkamıyordu. Düşünün ki eşi işe gitmek için evden ayrılıyor ve bir daha dönmüyor. Bir kadının üzerindeki etki ve yükü düşünsenize” diye soruyor.
HDP Batman il yöneticisi Ruken Işık Yıldız HDP olarak özeleştiri verdiklerini söyleyerek, “Buna HDP olarak ne kadar cevap olabildik, ne kadar ulaşabildik gerçekten tartışılır. Bizler HDP olarak da örgütlü kadınlar olarak da bu meseleye özeleştirel yaklaşıyoruz. Bizden kaynaklı nedenler var doğru fakat diğer bir ayak ve en önemlisi devletin engelleme politikaları” diyor.
Bu intiharların bir nedeni olan tecavüz zihniyetinin iktidar tarafından cezasızlık politikalarıyla bizzat korunduğunu sözlerine ekleyen Yıldız, “İpek Er örneğinde gördük. Tecavüze uğramasının ardından intihar eden bir kadın var, aile her yere başvuru yapıyor, suç duyurusunda bulunuyor fakat kimse üzerinde durmuyor. Kadın hayatını kaybetti, tecavüzcü serbest geziyor” şeklinde konuşuyor.
İstanbul sorgulamalı
İstanbul’daki kadının Batman’da yaşanan intiharların nedenlerini derinlikli olarak sorgulaması gerektiğini söyleyen Yıldız, “İntiharların sebebi aile mi yoksa devletin bölge üzerindeki özel politikaları mı? Bakıldığı zaman devletin Batman’a yönelik sosyal, siyasal, ekonomik olarak özel politikalarını mutlaka görecektir” diye belirtiyor.
Ücretsiz karta el konuldu
Bölge genelinde ve Batman’da kadınlar açısından en büyük sorunun kendilerine destek veren alanların devlet eliyle kapatılması olduğunu söyleyen Yıldız, şöyle devam ediyor: “Hevi atölyesi vardı, kadınlara istihdam sağlıyordu. Batman Belediyesi tarafından yapıldı ama uzun süredir kapalı. Kayyumların atandığı her yerde önce kadın kurumlarına yöneldikleri herkesçe bilinen gerçektir. Kadın özgürleştiği zaman (kadın şuan sömürgedir) devlet için büyük bir tehdittir. Öyle ki DBP döneminde haftada bir gün verilen ücretsiz ulaşım kartına bile atanan kayyum el koydu. Dolayısıyla kadının başkaldırması, haklarını bilmesi bunu savunması durumunda devlet hemen tüm aygıtları ile yöneliyor.”
18 yıllık AKP politikaları
“18 yıllık AKP politikaları hep kadını susturmaya dönüktür” diyen Yıldız, “Bunca baskıya rağmen kadınlar susmuyor. Batman’da yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen kadınlar rengarenk. Ekonomi alanında ellerinden geldiğince yer alıyor, ha keza sosyal anlamda da aynı çabanın ve mücadelenin olduğunu söyleyebiliriz. Batmanlı kadınlar kendini var edebilme mücadelesi veriyor” şeklinde konuşuyor.
Algı yaratıyorlar
Yıldız, Batmanlı kadınların sistemin yayın organlarında bilinçsizmiş gibi yansıtılmasına tepki göstererek, şöyle devam ediyor: “Bizim olan hayatlarımız bizsiz şekilde yansıtılıyor. Sanki en özgür olan batıdaki kadınmış gibi bir algı oluşturuluyor. Oysa tarihine bakıldığı zaman en özgür olan Kürt kadınıdır. Kendi ekonomisini üreten, kendi ayakları üzerinde duran, aşiret liderliği yapan kadınlar vardır. Gerçekten Batmanlı kadınların bir şey bilmiyor gibi yansıtılması doğru değil. Devletin savaş politikaları ve dini kendine göre kullanan bazı kesimler kadını eve hapsetmeye çalışsa da Kürt kadını buna rağmen özgürlük mücadelesini veriyor.”
Kadınlara kapımız açık
HDP Kadın Meclisleri olarak özellikle intiharların önüne geçme, cezasızlık politikalarının önünde durma noktasında mücadele edeceklerini söyleyen Yıldız, Batmanlı kadınlara şu çağrıyı yapıyor: “Herhangi bir sorunda bizler yanlarındayız ve kadın mücadelesini ortak sürdürmemiz gerekiyor. Mücadeleyi tüm kadınlar birlikte vermeliyiz, o noktada başarabileceğimize inanıyorum. Bütün kadınlara kapımız açıktır.”
10’larca kadın kurumu kapatıldı
15 Temmuz darbe girişiminin ardından çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK), özellikle bölgede işlevi olan çok sayıda kadın kurumu kapatıldı. Diyarbakır’da 10 kadın merkezinin faaliyetleri durduruldu. Diyarbakır Bismil Belediyesi Nujin Kadın Merkezi “Evlendirme Dairesi”ne dönüştürüldü. Diyarbakır’da faaliyet yürüten Ceren Kadın Derneği ve Selis Kadın Derneği, KHK ile kapatıldı. Edremit Belediyesi kayyumu, cenazesi bir hafta sokakta bekletilen Taybet İnan adına kurulan kreşin önce ismini değiştirdi sonra kreşi tamamen kapattı. Van İpekyolu Belediyesi’nde şiddetle mücadele biriminin telefonuna kayyum tarafından el konuldu, şiddete karşı kadınlara sağlanan hizmetlerin tümü engellendi. Van Büyükşehir Belediyesi’nin 2014’te kadına yönelik şiddetin bildirilmesi için kurduğu ‘Alo Şiddet’ hattı kapatıldı. Şırnak Belediyesi’ne atanan kayyum, Zahide Kadın Merkezi ve Cudi Kültür Merkezi’ni kapattı. Ayrıca SitiyaZîn Kadın Merkezi’ne kilit vurarak danışmanlık hizmetinden faydalanan kadınların bilgilerine ve dosyalarına el koydu. SitiyaZîn Kadın Merkezi binası bir süre sonra, AKP Kadın Kolları’na tahsis edildi.
Mardin Nusaybin Belediyesi Gulşilav Kadın Merkezi, işlevi dışında hizmet vermeye başladı. Kızıltepe Belediyesi Nuda Kadın Merkezi’nin adı ‘Hanımeli Kadın Merkezi’ olarak değiştirildi, şiddete maruz kalan kadınların güçlenmesine yönelik sürdürülen çalışmalar tamamen iptal edildi. Kongreya Jinen Azad (KJA), Adıyaman Kadın Yaşam Derneği, Bursa Panayır Kadın Dayanışma Derneği, Gökkuşağı Kadın Derneği, Muş Kadın Çatısı Derneği, Ceren Kadın Derneği gibi yüzlerce kadın derneği kapatıldı.
BİTTİ
* Birinci bölüm için tıklayınız
* İkinci bölüm için tıklayınız
* Üçüncü bölüm için tıklayınız