HDP yöneticilerine ve bir grup muhalife yönelik olarak geçen hafta yapılan gözaltı operasyonunun ardından muhalefetin geniş bir kesimi yine ezberlerine sarılıp bu operasyonu ‘gündemi değiştirmek için uygulanan bir taktik’ olarak değerlendirdi. İktidarın ekonomi ve dış politika alanındaki sıkışmışlığını unutturmak için HDP’ye saldırdığı iddia edildi.
Yine de bu yaygın değerlendirmeye karşı çıkanlar da oldu. 2015 yılından beri hükümetin Kürt siyasetine yönelik olarak uyguladığı siyasi soykırımın tam da gündemin en önemli maddesi olduğunu ortaya koyan pek çok yazı yayımlandı.
İktidar, 7 Haziran 2015 seçimlerinde HDP’nin muhalefeti ve kapsayıcı siyaseti olduğu sürece koltuğunu koruyamayacağını anlamıştı. O günden beri de kendisi için sorun teşkil eden HDP’yi güçten düşürmeye ve toplumla bağlarını kesmeye çalışıyor.
Yapılan bütün operasyonlara, tutuklama ve rehin alma uygulamalarına, kayyum siyasetine rağmen HDP’nin yine de oy oranını ve etkisini koruması, Meclis’te ve sokakta aktif muhalefet yapması her ne kadar iktidarı çaresizliğe sürüklese de bu konseptinden vazgeçemiyor. Çünkü HDP’yi, diğer partiler gibi kendi belirlediği siyaset sınırlarının içine çekemiyor.
Bu siyasi soykırım konseptinin ülkedeki toplumsal barışa ve dış politikaya olumsuz etkilerine rağmen iktidar ve ortakları bu çizgiden ayrılamıyor ve bu çizgi iktidarın en önemli gündem maddesi.
HDP ise bu süreçte iktidarın bütün bu uygulamalarını boşa çıkarmakla kalmadı, ülkedeki genel muhalefeti toparlayıcı bir işlev de kazandı. Seçimlerde artık sonucu belirleyenler HDP’liler oluyordu.
Özellikle 31 Mart ve 24 Haziran 2019’daki yerel seçimler HDP’nin bu kilit rolünü ortaya koydu ve iktidardaki ittifaka büyük bir yenilgi yaşattı.
İktidar bir süredir seçmen bloğundaki erozyonu durduramıyor. Anketler, iktidarın oy oranının erimekte olduğunu gösteriyor. Ekonomik kriz bu erimeye ivme kazandırıyor.
Muhalefette ise bir toparlanma ve diyalog süreci başladı son haftalarda. Selahattin Demirtaş’ın cezaevinden yazıp gönderdiği ve bir demokrasi ittifakı için yol haritası olabilecek nitelikteki yazıları ve HDP’nin deklare ettiği ve bütün muhalefet partileriyle görüşmeyi planladığı ‘Barış Eylem Programı’ toplumsal zeminde etkili oldu ve yurttaşların muhalefetten talepleri hız kazandı.
Böylesi bir süreçte iktidar, 6 yıl sonra Kobanê olayları dosyasını açarak ve HDP’nin o dönemki yöneticilerini gözaltına alarak birkaç amaç güdüyor.
İktidarın hedefledikleri, hem HDP ile Meclis’teki diğer muhalefet partileri arasındaki olası seçim ittifakını engellemek, ittifak kuracak diğer partilerin bu hukuksuzluğa sessiz kalmalarının HDP seçmenlerinde küskünlüğe yola açacağı bir ortamı hazırlamak hem de kendi seçmenlerini milliyetçi hezeyanlarla geri kazanmaktır.
Ancak HDP seçmenlerinin siyasi feraseti şimdiye kadar bunu engelledi. Bundan sonra da böyle olması beklenebilir.
Ama yine de muhalefetin sessizliği anlaşılır gibi değil.
Böylesi bir dönemde birçok muhalifin önerdiği gibi Meclis’teki diğer muhalefet partilerinin liderlerinin HDP’yi ziyaret etmesi sembolik anlamıyla bile hem ülkedeki demoratikleşme çabalarının yolunu açabilir hem de toplumsal barışa katkı sağlayabilir.
HDP’liler muhalefetten bu sembolik davranışı beklemektedir.