Gerçekleştirilecek ilk demokratik seçimlerde doğaldır ki herkes halktan aldığı destek oranında temsil edilecek! Bu nedenle içerisinden geçtiğimiz süreçte; KYK ile atılan ve tamamlanıp ilan edilecek olan Ulusal Birliği amasız, fakatsız destekliyoruz demeliyiz
Sinan Çiftyürek
Özerk Rojava’da atılan birlik adımı, yüzleşilen sorunlar ve dört parçada yarattığı, yaratacağı etkiler üzerinde duracağız ama önce konu ile bağlantılı iki gelişmeye kısaca değinelim.
Biri, DAİŞ’in yeniden güçlendiği ve 50-100 bin arası askeri güç topladığı söylemleridir. Bu iddialar, Güney ile Rojava Kürdistanı’nın Diyala-Kerkük-Haseke kentlerinde yeniden artan saldırıları ile birleşince, saldırının ilk hedefinde Kürdistan’ın bu iki parçasının olacağı görülüyor. Kaygı verici olan bu gelişmeye ilişkin Kürt siyaseti, iç birliğini pekiştirerek ve BM, AB, Uluslararası Koalisyon nezdinde girişimlerde bulunarak hazırlık yapmalı.
Diğeri Cumhur İttifakı’nın HDP’ye yargı kılıfına bürünmüş siyasi planı!
Cumhur İttifakı’nın, HDP ve “İsimsizler Hareketi”ne yargı eliyle yaptığı siyasi operasyon, geniş kamuoyunda “yeter be artık/êdî bes e” dedirtti ve ilk andan hedeflenen amaçla ters orantılı sonuçlar üretiyor, üretecek de!
Siyasi operasyonla; Rojava’da gerçekleşen Kürt Yüksek Konseyi’nin kuruluşuna “izin vermeyiz”; Demirtaş ve tutuklu siyaset kadrosuna “sizi bırakmayız”; 25 Eylül bağımsızlık referandumuna denk getirilmesi üzerinden de Kürt bağımsızlığına karşı mesajları içermesinin yanı sıra sistemin muhalefet partilerine de “HDP’den uzak durun, sakın ha ittifak kurmaya kalkmayın” mesajlarını içeriyor. Hedeflerden biri olan sistem içi muhalefete; “HDP’den uzak dur” mesajı; sosyalist hareketin yanı sıra CHP, VEFA Partisi, Gelecek Partisi ve SP yöneticilerinin HDP ile ilk kez bu düzeyde açık dayanışmada bulunmaları, Cumhur İttifakı’nın “yalnızlaştırma oyununu” bozdu! Kürtleri, HDP’yi yalnızlaştırmak isterken, kendisi yalnızlaştı! Yani kazdığı kuyuya kendisi düştü! Bumerang gibi silah sahibine döndü. Çünkü HDP ilk kez böyle geniş dayanışma gördü. Bununla faşizme karşı özgürlük-demokrasi cephesinin zemini genişledi!
Kürt Yüksek Konseyi’nin (KYK) kuruluş açıklaması dört parçada heyecan yarattı
Kürdistan dört parçasıyla tarihi günler yaşıyor. Özellikle Kürdistan Bölgesel Yönetim (KBY) ile Rojava Özerk Yönetimi’nin (RÖY) ulusal birlik adımlarının yanı sıra diplomatik, askeri, enerji kaynaklarıyla bölgesel ve küresel siyaset denklemindeki konumları güçleniyor. Rojava’daki birlik adımı bunu daha da güçlendirecek. Yani sıra Ulusal Kongre’nin kuruluşu için çok önemli bir zemin oluşturacağını da ekleyelim. Çünkü KBY ile RÖY kazanımlarının etkileri kendileriyle sınırlı kalmayıp dört parça Kürdistan ile diaspora halkımızda büyük heyecan ve ümit dalgası yarattı. Yani kazanan, dört parçasında halkımız oldu. Ayrıca bir paçadaki kazanımların diğer parçaları nasıl da olumlu etkilediğini en net olarak Türk ve İran sömürgeci rejimlerin konfederal statü elde eden Kürdistan parçaları üzerinden algıladıkları tehdidin derinliğinden de anlıyoruz. Bu evreye gelmesinde dört parçadaki siyasal parti ve kadrolarımız, KBY, Kürt halkının, bölge ve uluslararası dostlarının emek ve çabaları için teşekkürler..
KYK’nin kuruluşu önemli bir adım, geride daha yapılacaklar var…
PYNK ile ENKS; 7’nci ayına giren birlik çalışmalarında, “10. Toplantı ardından” Kürt Yüksek Konseyi’nin (KYK) kurulmasında anlaştıklarını açıkladılar. Açıklama, KYK’nin kuruluş ilanı değil kuruluşuna karar verdiklerinin beyanı. “Her iki taraf Serêkaniyê, Êfrin ve Girê Spî’den göç edenlerin geri dönmesi, Suriye’de izlenilecek olan Kürt siyasi stratejisi, Kürtlerin uluslararası arenada temsil edilmesi ve kazanımlarının nasıl korunacağı; kadınların temsiliyeti ve iç kuralların belirlenmesi gibi 6 madde konusunda anlaştık” diyorlar. Birliğin resmen ilanı için ise daha atmaları gereken adımlar var. Çünkü taraflar arası görüşmelerde üzerinde uzlaşması en zor iki konudan biri olan siyasi yönetimin temsil oranında anlaştılar ancak başta askeri güçlerin birleştirilmesi, dördüncü aşamanın önemli maddeleri duruyor. Ayrıca “Tek bir parti ve şahsiyet dışarıda bırakılmayacak” hedefiyle “tüm siyasi partileri sürece dahil etmede” de yapılacaklar var. Suriye Kürd İlerici Demokrat Partisi (Pêşverî) ve Birlik Partisi’nin (El-Wehdî) sürece katılmaları gibi. Bize düşen görev, bu yolda omuz verip teşvik etmek olmalı.
Geçmiş ve günümüz ulusal ittifaklar arasındaki farkları görmeden PYNK ile ENKS’nin kuruluşunda uzlaştıkları KYK’yi anlayamayız!
Dün yani 1970’li, 80’li hatta 90’lı yıllarda farklı adlar altındaki ulusal ittifaklar; esas birlikte iş yapma, sömürgeci rejimlerin saldırılarını göğüsleme, seçimlerde gücünü birleştirme gibi güç ve eylem birlikleri ile sınırlıydı. Bu tür ittifakların hedefinde; özerklik, federasyon, bağımsızlık gibi toplumun yönetim biçiminin doğrudan kuruluşu, inşası, sevk ve idare edilmesi üzerinde ortaklaşma gibi hedefler yoktu, dolayısıyla strateji değil taktik hedef ve amaçlarla sınırlıydılar. Çünkü o süreçlerde Kürdistan parçalarındaki ulusal mücadele, kısmen Güney Kürdistanı saymazsak bölgesel, küresel denkleme yerleşmiş değildi. Bu nedenle sıkça kurulup dağılan birden çok güç ve eylem birlikleri yaşandı. Kürdistani partiler bu birlikleri oluştururken stratejik değil, taktiklerle sınırlı halkın güncel talep ve sorunları ile birlikte partilerini nasıl büyütecekleri hedef ve pratiğe odaklıydılar
Bugün yani 2000’li yıllardan itibaren ise; KBY ile RÖY birkaç adım önde olmak üzere Kürdistan parçalarında kurulan, kurulacak ulusal ittifaklar; günübirlik taktiklerin ötesinde stratejik yani kalıcı amaç ve hedefler içermek zorunda. Federatif hatta fiilen bağımsızlığa açık konfederal yapıdaki statüyü içeren RÖY ile KBY’de; artık toplumun yönetim biçimi ve siyasi sistemi (Anayasa), ekonomik yapılanması, eğitim-sağlık yapısı ve ulusal ordusuyla şekillenmiş bir yarı devletin yönetilmesi üzerinde uzlaşmak, ortaklaşmak zorundalar, uzlaşıyorlar da.
Somutta bugün RÖY’de; dış saldırı ve işgallere, içerden kimi çelmelere rağmen birlik ilerliyor. PYNK ve ENKS, KYK üzerinde anlaştılar! Yönetimin Siyasi temsilinde; PYNK %40 ENKS %40 ve kalan %20’yi ise iki tarafın dışındaki güçler temsil edecek. Bu %20’de PYNK ile ENKS her biri %10’unu belirleyecek! Bu oran rakamsal olarak, KYK’nin 40 üyesinden 16’sını PYNK, 16’sını ENKS, kalan 8 kişinin de PYNK ve ENKS’nin diğer parti ve sivil toplum örgütlerinden belirleyeceği açıklandı.
Bu temsil oranına farklı eleştiriler var ama altını çizerek belirtelim ki; siyasi geçiş sürecinde Ulusal Birliğin Kurucu Meclisi işlevini üstlenecek KYK bileşenlerinde; nicelik değil ülke-bölge ve küresel siyasal temsiliyet yani sayısal değil siyasal karşılık aranmalı. Çünkü güvenlik riski yüksek bu geçiş sürecinde; mesele hem oran değil hem de bu temsili oranlar zaten kalıcı da değil, ulusal birliği sağlamada geçiş sürecinin gereğidir ve öyle de olmalıdır. Gerçekleştirilecek ilk demokratik seçimlerde doğaldır ki herkes halktan aldığı destek oranında temsil edilecek! Bu nedenle içerisinden geçtiğimiz süreçte; KYK ile atılan ve tamamlanıp ilan edilecek olan ulusal birliği amasız, fakatsız destekliyoruz demeliyiz. Sonra katkı amaçlı görüş, önerilerimizi sunulmalıyız. Ve illa eleştiriler yapılacaksa ulusal birlik sofrasını dağıtmayacak tersine iç perçinine katkı sunacak içerikte olmasına da özen gösterilmeliyiz.
Halen ciddi farklılıklar var ama taraflar aynayı geriye değil ileriye, birlikte geleceği kurmaya tutuyorlar
Halen birlik sürecinin tamamlanıp ilanı açısından atılması gereken adımlar olduğunu belirttik ama atılan adımlardan da artık geriye dönüş artık çok zor çünkü uzun görüşmelerdeki diyalog ve uzlaşma dili aralarında ciddi bir iç perçin oluşturdu! Ayrıca hem halkımızın basıncı hem de dışarıdan destek veren güçlerin bir nevi garantörlüğü de oluştu.
Diyalog, uzlaşma ve birbirleriyle temas etmek, birlik hedefine varmanın anahtar işlevini üstlendiler. Bunu KYK bileşenlerinden doğrudan dinleyelim: “Zaten artık görüş ayrılıkları ve farklılıklar konusu gündemlerimizde değil ve bunu zenginlik olarak karşılıyoruz. Yani ne PYNK olarak ne de ENKS olarak artık bu tür geriletici konuları gündemimize almıyoruz. Her iki taraf olarak bundan sonra Kürt Birliği’nin gerçekleşmesinin önüne asla engel kabul etmiyoruz. Bundan sonra sadece ‘Kürt Birliği’ni daha güçlü nasıl inşa edebiliriz konularında yoğunlaşıyor ve tartışıyoruz. Görüşmelerimiz ve anlaşmalarımızda elbetteki ayrıldığımız hususlar ve farklı görüşlerimiz olacak ama elde ettiğimiz tecrübeler ışığında mutlaka uzlaşı noktalarını bulacağız ve ne olursa olsun Kürt Birliği’nin oluşumu konusunda başarılı olacağız…
Özellikle şunun altını çizerek belirtmem gerekir ki, her toplantı sonrası aramızda daha güçlü bir güven, samimiyet ve bağlılık gelişti. Yani şunu rahatlıkla dile getirebilirim ki, her toplantı bir öncekinden daha samimi ve daha içtenlikli gelişiyor.! (20.09.2020 Suriye Kürt Demokrat Sol Parti (S-KDSP) Genel Sekreteri ve Kürt Ulusal Birliği Partileri (PYNK) Temsilcilerinden Salih Gedo, Bassnews).
Özetle KYK; Kürdün Kürde demokrat davranmasının ve birbirlerine diyalog elini uzatmanın ilk ciddi sonuçlarıdır. Kürt siyaseti dört parçada ve parçalar üstü Ulusal Kongre çalışmalarında bu yolda yürümeli!
Kürt siyasetinde; 40 yıllık soğuk savaş duvarının yıkılmasında bir balyoz da siz vurun çağrısında bulunuyoruz!
İlk kez Mart 2019 Yerel Seçimler’de Kürdistani İttifak adımıyla Kürt siyasetinde; “40 yıllık soğuk savaş duvarını şimdilik yıkamadık ama önemli bir gedik açtık” demiştik. RÖY’de 16 Haziran 2020’de PYNK ile ENKS; yöneldikleri birlik çalışmalarıyla Soğuk Savaş Duvarı’nı yıkmaya karar verdiler. Kısacası Kürt siyasetinde 40 yıllık Soğuk Savaş Duvarı’nın yıkılmasında; Kuzey Kürdistan siyaseti tespit yapmış ve ilk balyozu vurmuştu. Rojava Kürdistanı’nda ise PYNK ile ENKS duvarı dozerle yıkıyorlar! Yıkılacak olan sadece Soğuk Savaş Duvarı olmayacak. Duvar ile birlikte “Kürtler birleşemezler” yorum ve önyargıları da yıkılacak.
Kürt siyasal partileri, aydınlar, stratejistler ve özellikle ulusal birlik için platform oluşturan Kür sanatçılar; ulusal özgürlük ve bağımsızlık mücadelesinde; bu Soğuk Savaş Duvarı’nın kalıcı yıkılması için bir balyoz da siz vurun diye çağrıda bulunuyoruz.
Zor süreçler dost ve düşmanı daha çıplak tanıtır
Halkımız bu süreçte dostlarının desteğinin altını çizerken, düşmanlarının özellikle statükocu Astana Üçlüsü’nün tutumunu ve Kürt karşıtı bu şer ittifakının muhtemel saldırı planlarını da not etti, izliyor. Zira KYK kurulurken İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif’in Moskova yolunda “Bölgede ciddi sorunlar var. Suriye meselesi özel koordinasyon gerektiriyor. Rusya ve Türkiye ile Astana çerçevesinde adımlarımızı koordine ediyoruz” demesi akla Rojava’ya Kerkük planını hatırlattı. Yani Rusya’nın lojistik destek sağlayacağı olası saldırı hazırlığını!
Tam da burada, Kürt siyaseti geçmiş tecrübeleri nedeniyle ABD Temsilcisi Jeffrey’in 21 Eylül Kamışlı toplantısında, “Türkiye’nin yeni bir askeri harekât düzenlemeyeceği” güvencesini vermesine ve “Başkan Donald Trump’ın Barış Pınarı Harekatı’ndan sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan ile kontrol edilen alanların dışındaki yeni bölgelere girmeme konusunda anlaştığını, aksi halde yaptırımların geleceğini” söylemine asla güvenmemeli. Astana Üçlüsü’nün her hareketini dikkatle izlemeli çünkü statükocu Rusya, Kürtlerin her ulusal birlik hamlesine ya da ABD ile ortaklık adımına, Rojava’da askeri gücünü artırmak ve Kürtleri Moskova’ya çağırmak gibi adımlar attığını yine görüp yaşadık. PYNK-ENKS dün siyasi temsilde uzlaşıp KYK’yi kurduklarının beyanı üzerine, Rusya’nın derhal Qamişlo havaalanına silah yığması gibi! Rusların derdi öncelikle Kürtlerin siyasi-coğrafik özerkliği engellemek, bunu başaramazsa yönünü bağımsızlığa, KBY ile ortaklaşmaya değil Şam’a çevirmek! Çünkü Kürtlerin ucu bağımsızlığa açık statü elde etmelerini kendileri için varoluşsal tehdit görüyorlar. Kürtler can derdinde statükocular et derdinde!
Kuzey Kürdistan’da ne yapıyoruz?
Kuzey Kürdistan’da ulusal birlik çalışmalarına kaldığımız yerden bir an evvel başlamalıyız. Rojava’daki KYK adımı ortak yürüyüşümüzü kolaylaştıracak. 2019 Mart Yerel Seçim çalışmalarındaki Kürdistani İttifak adımı zaten birlik yolunda buzkıran işlevini üstlenmişti. Rojava ulusal birlik hamlesi ile rüzgarı arkamıza almış olacağız. Kısacası, “ulusal birliği ya birlikle var olmak ya da yok olmak” kritik çizgisinde varoluşsal zorunluluk görüp adım atmalıyız.