Cargill işçileri 892 gündür kar kış demeden işlerine dönmek için eylemde
Reyhan Hacıoğlu
Belki de tarihin en uzun direnişlerinden birine imza atan Cargill işçileri 892 gündür işlerini geri almak için direniyor. Bursa’da başlayan eylem şimdilerde İstanbul’da devam ederken, emekçiler kararlı, “İşçi sınıfı artık başarılarını yazmalı, bu halklar bunu hak ediyor” diyor.
Bursa Orhangazi’de bulunan Cargill fabrikasında Tek Gıda-İş Sendikası’na üye oldukları için işten atılan 14 işçi açtıkları davaları kazanmalarına rağmen işlerine iadeleri gerçekleşmedi. İşçiler de 800’ü aşkın gün Bursa’da fabrika önünde direnirken, salgın süreciyle ara vermek zorunda kaldılar. İşçiler sürecin “normalleşmesi” ile birlikte eylemlerini İstanbul’a taşıdı. Firmanın İstanbul’daki merkezi önünde haftanın 5 günü nöbet eylemlerini sürdüren işçiler yanlarında getirdikleri çadırlarda zorlu koşullar altında direnmeye devam ediyor. Direniş alanına ziyaretler de bir yandan sürerken, işçiler herkesi dayanışmaya, çaylarını içmeye çağırıyor. Tüm engellemelere rağmen direnişlerini devam ettiren ve nöbette olan işçilerden Tek Gıda-İş Sendikası Örgütlenme Uzmanı Suat Karlıkaya eylemlerini değerlendirdi.
24 saat alandalar
Dört haftalık bir eylem planları olan işçiler bu kapsamda her pazartesi açıklama yapıyor ve Karlıkaya şöyle anlatıyor: “Dört haftalık bir eylem takvimi kaldı bizim. O süre içinde Cargill’den olumlu bir dönüş olmazsa yeni eylem takvimi açıklayacağız arkadaşlarımızla. Zaten birçok müşteri firma var hepsinin önünde olacağız. 9 kişiyiz alanda olan. 24 saat, getirdiğimiz çadırlarda kalıyoruz. Yatağımızı yorganımızı seriyoruz, cuma gününe kadar burada yatıyoruz.”
Cuma günleri yola düşülüyor
3 yılı aşkındır direnişte olan işçilerin ailelerini soruyoruz. Karlıkaya ailelerin bu süreçte büyük destek verdiklerini belirterek, evleri ve ailelerinin Bursa, Gemlik, Orhangazi’de olduğunu belirtip şöyle devam ediyor: “Cuma akşamları eve gidiyoruz, cumartesi pazar istirahat yapıyoruz, pazartesi günü tekrar gelip saat 13:00’te basın açıklaması yapıyoruz. Gemlik, Orhangazi ve Bursa’da aileler. Sadece onları görmek için gidiyoruz.”
‘Bir başarı hikâyesi lazım’
14 kişi işten çıkartılmış ancak şu an alanda dokuz kişi olan Cargill direnişçileri adına konuşan Karlıkaya bu zorlu süreci ise şu sözlerle dile getiriyor: “Bu işçi sınıfının mücadelesi. Ülkemizde cidden işçi sınıfının hem çalışma hem yaşam koşulları iyi değil. Bu direnişte işçiler kendilerini buluyorlar. Mücadele bu, bir işçi direnişi ve işçi direnişine doğru şekilde insanlar da destekliyor ve insanlarımızın bu mücadelelere ihtiyacı var. İnsanlarımızı ve Cargill direnişini böyle algılamak lazım. Emek dostlarımız bizi hiç yalnız bırakmıyorlar ve OHAL koşullarında başladık biz bu mücadeleye ama asıl incelenmesi gereken boyutu; bir kere biz mahkemeyi kazandık, tazminatlarımız, maaşlarımız yattı ancak biz işimizi istediğimizi başından beri belirtiyoruz. Biliyorsunuz direnişler genelde, normalde mahkemeler sürene kadar devam eder ama biz mahkemeleri kazanmış olmamıza rağmen hakkımız olan işimizi, yani bir iş güvencesi mücadelesini sürdürüyoruz. Direnişin tarzı bu anlamda farklı. Ve bizim artık işçi sınıfının başarı hikâyelerini yazmamız gerekiyor, ihtiyaç olan bu.”
‘Kolay olan ne var ki…’
3 yıl, 11 mevsim… Dile kolay. Kar demediler kış demediler, OHAL’i geçirdiler, salgına denk geldiler. Zorluklarını sorduğumuz Karlıkaya bunu ise “Yaşamın kendisi zor değil mi zaten. Kolay olan ne var ki. Kolay olanın tadı tuzu yok maalesef. Zoru biz yapmasak çocuklarımız yapacak. Zaten yola çıkarken “Çocuklar iyi yaşasın diye babalar direniyor’ diye çıktık yola. Ve zorluk da olsa bunların hepsine çocuklarımız için katlanabiliyoruz yani. Atlatıyoruz bir şekilde.”
‘Hiçbiri 800 gün önceki işçi değil’
Bu kadar uzun bir direnişe dönüşen eylemde işçilerin durumunu soruyoruz, “İnsanlar mücadelenin içinde dönüşüyorlar. Mücadelenin içinde başka bir dünya olduğunu, çalışma hayatının sadece fabrikaya gidip işverenlerin talimatları doğrultusundaki emirlere itaat etmek olmadığını yani çalışma hayatı içinde işçinin kendi hakkı olduğunu da öğrendiler. Bunların hiçbirisi çalışırken farkında değildi. Ama şu anda farkındalar ve şu anda bu hakları için direniyor, zaten buna inanmasalar mücadele demezlerdi. Tabii hiçbirisi 892 gün önceki işçi arkadaşlarımız değiller. Gerek kafa olarak, gerek dünyaya bakış olarak. Bu da direnişin onlara öğrettikleri oldu.”
‘Direniş çayına bekleriz’
Bundan sonraki süreçlerine dair ise Karlıkaya şunları dile getiriyor: “Şirketten bir geri dönüş konusunda biz netiz sadece arayıp gelin işbaşı yapın diyecekler. İşimizden başka bir talebimiz yok bizim. Fabrikaya gireceğimizle ilgili de bir endişemiz yok. Biz bir şekilde içeriye gireceğiz, buna inanıyoruz. Mücadele devam ediyor, hedefimiz belli bu iş bulamadığımız için değil, başka fabrikalarda iş bulamadığımız için değil yani. Çok sayıda iş teklifi de geldi, işe girme imkânları da vardı ama işçi arkadaşlar tekrar haksızlığa uğradıkları fabrikaya dönmek istiyorlar. Mücadele budur, bu şekildedir. Sonuna kadar da sürecek ve herkesi direniş çayına bekleriz.”