Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, yasaları uygulatmak yerine partisinin kadın politikalarını hayata geçirmekle yetiniyor
Baskın seçimler kapsamında tüm partilerin aday listelerini açıklamasının ardından olumlu ve olumsuz eleştiriler de basına yansımaya başladı. Kadın örgütlerinin yoğun tepki gösterdiği Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, 24 Haziran seçimlerinde AKP’den yeniden aday gösterildi. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın yerine “Kadın Bakanlığı”nın olması yönünde talepte bulunan kadınlar, bu bakanlığın AKP’nin eril zihniyetini temsil eden bakanlıklardan bir farkı olmadığı yönünde de hemfikir.
Bakanlık özgür çalışmıyor
Kabinenin tek kadın üyesi olan Kaya’nın ailesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yakınlığıyla biliniyor. Kaya’nın kız kardeşi olan Ayşe Sayan Kuveyt’te büyükelçi. Bir diğer kardeşi Nazmiye Sümeyye Sayan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclisi Üyesi ve AKP’li belediyelerden aldığı yüklü ihalelerle tanınıyor.
Verilerle oynanıyor
Kadınların, özellikle de 80’li yıllarda yükselen mücadele dalgasıyla, birçok alanda ve uzun mücadeleler sonucu yasalaşan hakları bu iktidar döneminde yok sayılarak uygulanmadı, uygulanmıyor.
Bu nedenle de dünya ülkeleri sıralamalarında toplumsal cinsiyet eşitliği istatistiklerinde Türkiye hep sondan üçüncü, beşinci sıralarda yer alıyor. Üstelik de istatistikler tam anlamıyla gerçek rakamlarla verilmiyor, eğer oynanmasa Türkiye kadınlarla ilgili her konuda en dipte yer alabilir. Örnek vermek gerekirse; İŞKUR’un ve İSMEK’in iki günlük kurslarına katılanlar sigortalı gösterilerek, evde engelli bakımı yapan kadınlar, sosyal yardım verilerek, iş gücü istatistiklerine dâhil ediliyor ve bu yöntemle istihdam verileri şişiriliyor. Kadın cinayetleri de farklı sayısal manipülasyonlarla düşük gösterilemeye çalışılıyor.
Çözümsüzlük politikası
Sonuç olarak, iktidarın Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın başında bir kadının yer alması ya da yer almaması var olan kadın sorunlarının çözümüyle ilgili bir anlam taşımıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde, “Biz muhafazakâr demokrat bir partiyiz. Bizim için aile önemli” diyerek, Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı yerine Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı kurması da bu çözümsüzlüğün göstergelerinden biri olarak öne çıkıyor.
‘Yargı cinsiyetçi davranıyor’
Üç yıl önce Bakurpress’ten Ruken Tuncel’e konuşan Avukat Hülya Gülbahar, iktidarın kadın politikalarıyla ilgili uygulamalarını değerlendirirken, bugüne de ışık tutmuş. Kadın hareketlerinin ciddi mücadeleleri sonucu yüzde doksan oranında eşitlikçi bir anayasaya kavuştuğumuzu, yasalarda basit sayılabilecek birkaç teknik sorun dışında ciddi bir sorun olmadığını belirten Gülbahar, şunları söylüyor: “Asıl sorun yasalar değil, yasaların uygulanmaması sorunudur. Bizler var olan 6284 sayılı şiddet yasasının, TCK’nın ve Avrupa Konseyi İstanbul Sözleşmesi’nin ilgili maddelerinin uygulanması gerektiğini vurgulamalıyız, bunların uygulanmadığını teşhir etmeliyiz. İktidarın kadına yönelik genel politikası mevcut yasaları ve imzaladığı sözleşmeleri uygulamamak üzerine kurulu olduğu için yargıda bu temelde hareket ediyor. Yani yargı cinsiyetçi davranıyor.”
Cinayetler OHAL’de daha yüksek
Kadın örgütlerinin verilerine göre; AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında öldürülen kadın sayısı 66 iken, geçtiğimiz 2016 yılında bu sayı 328’e, 2017’nin ilk 10 ayında ise öldürülen kadın sayısı 338’e ulaştı. Kadına yönelik cinayetlerin yüzde 50’sinden fazlası OHAL sürecinde gerçekleşti. Bu veriler, sadece basına ve resmi kurumlara yansıyan rakamlardan oluşuyor. Yalnızca 2017 yılının ilk 10 ayında ise, 246 kadın cinsel şiddete maruz bırakıldı.
Necla Demir/İSTANBUL-MA