Dersim’de turizm adımıyla maden yağmasının önü açılmak isteniyor. Kalkınma ajansı ve Valiliğin girişimleri ile başlatılan rafting vb. adımlarla turizmi geliştireceklerini söyleyenelerin gözü, Dersim dağlarını madenlerle kuşatmak
Yusuf Gürsucu / İstanbul
Dersim sermaye yağmasına tamamen açılmak istenirken bu sürece yönelik büyük tepkilerin yanında işbirlikçi bazı kesimler ise bölgede turizm iddiası ile yağmanın bir parçası oldukları görülüyor. Dün Munzur Gözleri’ne jandarma eşliğinde iş makinelerini sokan valilik bu işbirlikçilerin çağrı ve çabalarından güç alıyor. Bugün geçmişe rahmet okutacak adımları atmaya hazırlanırlarken baskılarla ilerleyemeyeceğini gören iktidar, halkı içinden bölme gayretine girerek yol alıyor. Kendisine bağladığı bazı unsurlar eliyle Munzur Gözeleri’ni turizm adı altında yağmaya açmaya ve özellikle halkta bir bölünme yaratması halinde yağmayı başarabileceğini düşünürken asıl hedefleri olan bölgenin maden bölgesine çevirerek amaçlarına ulaşmak istiyorlar.
Doğa sporları adı altında başladılar
Tunceli eski Valisi Tuncay Sonel’in başlattığı ve Fırat Kalkınma Ajansı’nın desteklediği, “Tunceli’nin Doğa Sporları Altyapısının Güçlendirmesi Projesi” kapsamında, il merkezine 10 kilometre mesafedeki Anafatma mevkisinde, “Şehit Kaymakam Muhammet Fatih Safitürk Su Sporları Merkezi” kurulmuştu. Bu merkezin rafting, zipline, kanoi bisiklet ve kampçılık faaliyetleri düzenleyeceği belirtilmişti. Bu merkezin bünyesinde ise ilk olarak zipline istasyonu oluşturulmuştu. Merkez hedeflerini her geçen gün büyütmeye devam ederken en son ‘R4 Dünya Rafting Şampiyonası’ düzenlendi. Kurulmuş olan spor merkezi Dersim doğasının sermaye yararı için düzenlenmesinde sadece bir ön adımdı.
Turizm sermayenin kaldıracı
Turizm, rafting vb. etkinliklerle halk yedeklenerek bir asimilasyon politikası uygulanmak istemesi ise ikinci en büyük hedefleri. Bu uygulama mevcut iktidarın bulup uyguladığı bir yöntem değil. Kapitalizmin yağmaya açmak istediği tüm bölgelerde benzer birçok uygumalamayı asimilasyon politikalarıyla birleştirerek uyguladığı biliniyor. Mevcut iktidarın asimilasyon politikalarında zor yolun başarı getirmediği buna rağmen baskı ve işkenceden de vaz geçmediği bir gerçek. Sermayenin ve iktidarın içinde bulunduğu ekonomik krizden bir nebze nefes alma amacıyla sermaye için genişleme alanı yaratılması ‘acil’ bir sorun olarak gündemlerinde. Bu nedenle yüzlerce maden ihalesi aynı karar içinde uygulamaya geçiriliyor. Turizm uygulaması ise bu süreçte iyi bir kaldıraç görevi göreceği yağmacılar tarafından değerlendiriliyor.
Yalan dolan!
Dersim’de ilk adım olan rafting vb. spor alanları ile turizmin geliştireceği iddia edilirken, koruma alanları üzerindeki zırh ise kaldırılıyor. Aynı benzer adımlar Hakkari coğrafyasında da atılmak isteniyor. Bu adımların ortak hedefi yukarıda belirttiğimiz gibi ilki sermaye yağması ve ikincisi halkın asimilasyonunu sağlamak olarak ortaya çıkıyor. 766 adet ihale içinde Dersim’de, Hakkari’de önemli bir yer tutuyor. Turizm vb. ile halkın bir kısmını yedekleme hedefleri, atacakları baskı dolu adımlarda kendilerini güçlendireceğini hesaplıyorlar. Turizm etkinlikleri düzenlenecek alanlara madenlerin girmesi halinde ne turizm ne de başka bir şey kalmayacağı bilinen bir gerçekken yalan ve dolan üzerinden yağma başlatılmak isteniyor.
Türkiye’nin yüzde 50’si madencilere
Karadeniz bölgesinde de turizm adı altında binlerce kilometre yolla dağları ve yaylaları birbirine bağlanması da maden şirketlerinin ihtiyaç duyduğu alt yapı işlemlerinden sadece biri. Özellikle siyanğr kullanımı açısından öne çıkan altın vegümüş madenlerinde en sıcak gelişmeler ise Kaz Dağları’nda yaşanıyor. Maden kazıları ile yüzbinlerce ağaç katledilirken siyanür havuzları ile bölge toptan katliama hazırlanıyor. Bu katliam ise tüm Türkiye coğrafyasına yayılması için ihaleler devam ediyor ve coğrafyanın yüzde 50’sine ulaşılıncaya kadar bunu sürdürmeyi amaçlıyorlar.
Munzur Dağları ve madenler
AKP hükümeti uluslararası şirketlerin ve yerli uzantılarının yararına olan hizmetlerini her noktada sürdürmekten imtina etmiyor. Bu hizmetleri örgütleyen kurum olan MTA verilerine göre Dersim, hem metalik madenler hem de endüstriyel hammaddeler açısından önemli yeraltı zenginliğine sahip olduğu belirtiliyor. Dersim coğrafyasında 145 adet maden sahası MTA tarafından işaretlenmiş durumda. Altın, gümüş, krom, bakır, kurşun, çinko ve molibden gibi metalik madenlerin özellikle Ovacık, Hozat, Pülümür ve Nazimiye ilçeleri arasında yoğunlaştığı anlaşılıyor. Erzincan İliç’ten başlayıp Ovacık ve Hozat arasındaki dağlarda yüzlerce sondaj gerçekleştiren Çalık Holding ve ortağı ABD’li şirket Anagold madencilik 10 yıldır Erzincan’ın İliç bölgesinde ormanları ve doğal yaşamı yok ederken Kemaliye’ye doğru genişliyor.
Mezralar halktan çalındı
On bir maden sahasının altı tanesinin Ovacık coğrafyasında olması bir tesadüf değil. Çalık gurubu ve ABD’li şirketin ortak yürüttüğü Erzincan İliç altın madeni Kemaliye üzerinden Ovacık’a oradan Hozat ve Pülümür’e kadar genişletmek başlıca hedefleri. 6 sahanın bulunduğu köyler ise Yakatarla, Işıkvuran, Çambulak ve Yalmanlar köyleri. Elazığ Karakoçan ilçesi sınırlarında yer alan Peri Vadisinden Kiğı’ya kadar barajlarla sular kontrol altına alındı. Su halkın kullanımına yasaklanmış durumda. Oluşan baraj göllerinden su almak artık yasak. Tarlasını sulamak amacıyla su motoruyla su çekmeye çalışan köylüler bile engelleniyor. Yaylalarda ve mezralardaki sular Kalekollara bağlandı ve mezralar halktan çalınarak hayvan otlatmak dahi imkansız hale geldi.
Dersim coğrafyası korunmalı!
Dersim’in toplam yüzölçümü 777.440 hektar (ha) ve bunun 113.180 ha tarım arazisi, 323.582 ha çayır mera arazisi, 258.500 ha orman arazisi ve 82.178 ha diğer arazileri. Türkiye’de 13.000’in üzerinde bitki tür çeşitliliği mevcut ve 3.000’den fazlası endemik türdür. Dersim’de ise toplam 1.600 bitki yaşarken bunun 293 tanesi endemik tür. Yani 293 bitki türü dünyada sadece Dersim coğrafyasında yaşamaktadır. Bazı türler üzerinde yapılan araştırmalarda, Dersim’de yayılış gösteren bitkiler, bilinen özelliklerinden farklılık göstermektedir. Dersim, geofit (soğanlı, yumrulu, rizomlu bitkiler) bakımından da zengin çeşitliliğe sahiptir. Geofit florası endemizm oranı yüzde 12.4 ve nadir bitkilerin oranı ise yüzde 5.3’tür.
Kalkınma ajansları!
Tunceli Valiliği ve Kalkınma Ajansı ortaklığının başlıca hedefi sermayeye yeni birikim (sömürü) alanı yaratmak olduğu attıkları her adımda ortaya çıkıyor. Kalkınma ajanslarının varlık nedeni sermayeye alan açmaktır ve dolayısıyla sermaye yararına bir ajanlık işlevi üstlenmektedir. Kuruluş yılı olan 2006’dan bu yana Türkiye’deki tüm bölgeler hatta bu bölgelerde ayak basılmamış yayla ve mezralara kadar, insan ve doğal yaşamın her noktası, kapitalist üretim ilişkileri içine çekilebilmesindeki en önemli araç “Kalkınma Ajansları” olmuştur. Kapitalizm ortaya çıktığından ve birikim sürecini emperyalizmle taçlandırıldığından bu yana dillerden düşürülmeyen tek şey kalkınma vurgusudur. Türkiye’de 2006’da Avrupa Birliği’ne katılım müzakereleri çerçevesinde kurulmuş olan ‘Kalkınma Ajansları’nın biricik rolü sermayeye birikim yolunun hızla açılması rolüdür.
Sistemin bölgeye bakışı rant ve yağma
Süreç böyle işletiyor. Munzur Vadisi de Peri Vadisi gibi barajlarla doldurulmak ve dağlarında maden sahaları açmak hedefleniyor. Munzur Gözeleri’nde son açıklanan peyzaj çalışması da projesi 2018 yılında “Tunceli’nin Doğa Sporları Altyapısının Güçlendirmesi Projesi’ne ek olarak hazırlandı. Kalkınma ajansının bu projelere destek veriyor olması sürecin nasıl gelişeceğini en önemli göstergesidir. 2 Haziran 2020’de ihalesi yapılan ‘Munzur Gözeleri Rekreasyon Projesi’ ile 1. Derece Doğal Sit Alanı sınırları içinde ve koruma alanında inşaat çalışmasının yapılabiliyor olması, bölgenin değerlerine yönelik sistemin bakışının rant ve yağma dışında birşey olmadığı açıkça ortaya konmaktadır.
Maden ihalesi 23 Eylül!
Dersim son yaşanları Dersim Ekoloji Meclisi’nden Resul Yıldız’a sorduk. Yıldız, “Ovacık gözeleri peyzaj projesi Fırat Kalkınma Ajansının ait bir projedir. Basına yansıdığı kadarı ile 8 milyon TL bütçe aktarılmıştır. Dersimde Munzur Özgür Aksın Meclisi adında bir oluşum var. Biz Dersim Ekoloji Mecliside ildeki faliyetlerimizi bu çatı altında sürdürmekteyiz. Siyasi parti sendika çevre örgütlerinden oluşuyor. Munzur gözeleri peyzaj projesini doğa tahribatı olarak görüyoruz. Burası doğal sit alanı olmakla birlikte Dersim inancında kutsal mekanlarındandır. Dersim doğasının tahribata uğraması, eko sisteme zarar verilmesi hem de inancı yok etmesi sebebi ile karşıyız. Gerekli makamlar ile yapılan görüşmeler sonuç vermedi . Kamuoyunun da bu konuda yoğun tepkisi var. Madenler konusuna gelirsek Dersim’in 11 bölgesinde maden ihaleleri 23 Eylül 2020’de, yapılacak. Dersim coğrafyası maden talanı ile yok edilmek isteniyor. Bizler bu coğrafyada yaşayan duyarlı olan herkesime sizler aracılığı ile sesleniyoruz; Bulundukları her alanda madenler ve tüm ekolojik tahiribatlara karşı çıkmalarını istiyoruz” diye belirtti.