20. yüzyıldaki Kürt kahramanlarından Yado’yu konu alan belgesel çalışması için gittiğimiz Bingöl’de, Yado stranının dengbêji Ehmedê Bêrti’nin oğlu Dengbêj Fesihê Ehmedê Bêrti’nin Dörtyol, Demirciler Sokağı’ndaki dengbêjler çayevini ziyaret ettik. Fesih Amca, ustasından aldığı hüner ile bizi mest etti.
Bêrti aşireti orijinalitesi ile Kürt kültürünün ocağı gibidir. Rojhılat dışında tüm parçalara dağılıp, sürgünlerle İç Anadolu’ya savrulmuşlar. Sanki Tanrı memleketin görkemli dağlarını Bêrtililer için yaratmış. Bêrtili dağsız yaşayamaz, dağ dünyasıdır onun. Tanıdığım ve Avrupa’ya göç etmiş Bêrtililer dahi yaşam için İsveç’in, İsviçre’nin, Fransa’nın dağ bölgelerini tercih etmişler. Dağ kavmi Kürtlerin, en dağ âşığı aşiretidir Bêrtiler.
İşte bu asil ocakta yetişen ve ömrünün sonuna değin koçerlik yaşamını sürdüren Dengbêj Ehmedê Bêrti’den bahsetmek istiyorum sizlere. Yado, Sedînê Telha, Şêx Evdırrehim, Bavê Şêx Elirıza, Seyitxanê ker, Şerê Qizilçubuxê… stranları ile “isyanın sesinden”
1930 yılında aile Şerefdin dağlarındayken, Almasta Feisa ilk çocuğunu verir Memê’ye. Belki de dengbêj olan dede Feisa’nın ismini kulağına fısıldamasındandır, Ehmedê Berti dededen sonra, ailede dengbêjlik geleneğinin sürdürücüsü olur. Dede Feisa’nın sedası o kadar güçlüymüş ki mahpusken stran söylediğinde mahpushanenin camları çatlamış.
Ehmedê Bêrti okula hiç gitmemiş hatta çoluk çocuğa karışmasına rağmen nüfusta kaydı dahi yokmuş. Otuzlu yaşlarına geldiğinde Solhan’ın Omeran köyünün nüfus kaydına yazılması da işi oluruna uydurmaymış. Çevrede dengbêjliği bilinmeyen, davetler almaya başladığı dönemde, bir gün Solhan ilçe merkezine indiğinde, jandarmalar asker kaçakları için kimlik kontrolü yapınca, nüfusta kaydı olmayan, asker kaçağı Ehmedê Bêrti’yi de gözaltına alırlar. O da yolda rastladığı bir tanıdığı vasıtasıyla ilçede büyük saygınlığı olan ve sözü geçen Omeranlı Mehmet Yıldırım’a haber salar. Daha karakola varmadan Mehmet Yıldırım imdadına yetişir. Dağların ve zozanların müdavimi Ehmedê Bêrti’yi o gün kendi köyü Omeran’ın nüfusuna kaydeder, peşinden çürük raporu aldırtıp, askerlikten kurtarır.
Ehmedê Bêrti’nin çocukluk döneminde Bêrtiler 1925/Şeyh Sait isyan firarileri ile dağlarda iç içe yaşarlar ve Ehmed, isyanı ve acıları sıcağı sıcağına kahramanlarından dinleyip dengbêjlikte bu isyanın hafızası olur. İsyandaki birçok kahramana stranlar yakar. Şeyh Said’in idamına çok dertlenir, yenilgiyi ihanete bağlar ve şeyhinin peşinden ağıt yakar. “Gitme Şeyhim/ Ferman Ankara’dan çıkmış/ Tevdi etmişler Hızır Paşaya” der.
Şeyh Abdurrahim ve 17 arkadaşı Dersim isyanına destek için Rojava’dan gelirken Bismil Ovası’nda, ihanet sonucu, sığındıkları buğday tarlaları ateşe verilerek katledildiklerinde Ehmedê Bêrti yedi yaşındadır. Şerefdin Dağı’na kara haber ulaştığında, şivan düşer obaya, yürekleri yanar. Bismil Ovası katliamı, çocukluk çağında yaşadığı trajedilerin en büyüğüdür, Kerbela’sıdır. Ve stran söylemeye başladığında ilk yaptığı stranlardan biri bu trajediye yaktığı ağıttır. Bu stranda bir başka stran kahramanını, Seyitxan’ı imdada çağırır, 17 kişiden biri Seyitxan’ın oğlu Sılheddin’dir. Lakin Seyitxan da 1932 Temmuz’unda aynı istikametten Suriye’ye geçmeye çalışırken ihanetle öldürülmüştür.
Çok marifetlidir Ehmedê Bêrti, ustaca çaldığı kaval ile stranla yaktığı yüreklere tuz basar. Tarih bilinci ve hikâye anlatıcılığındaki ustalığı, dengbêjliğinden aşağı kalır değildir. Ondandır ki divanı hiç boş kalmaz.
Elbette aşk stranları da söylemiş, were lê lê, lê lê dinê, Mihacirê… Mihacirê’yi utandığından kavuşamadığı yavuklusuna yakmış. Davet edildiği düğünlerde, keyfi yerindeyse, mendilini alır halayın başına geçip “Lê lê dotmam” stranını söylermiş.
Çevrede çok sevilir, sayılır, kadri bilinirmiş; köstekli saati Hazro’dan Sevdin Bey’in oğlu Baran Bey’in hediyesiymiş. Tabakası Suriye’den, tespihi bir dönem kaçakçılık için gittiği İran’danmış. Giderken, sınırların temkinli olmadığını bilir, tedbiri elden bırakmazmış. Rahvan yağız atına bindiğinde, Rus beşlisi sırtına atıp, çapraz fişeklik bağlarmış.
Stranlarıyla bana bu yazıyı yazdıran “isyanın sesi” Ehmedê Bêrti’nin yüreği 16 Mayıs 1996 yılında Bingöl, Siman’da sussa da sesi ve sözü sonsuza değin susmayacak.