Türk-Yunan ilişkilerinin iç politikada bir malzeme olarak kullanıldığını söyleyen emekli pilot Bahadır Altan, ‘Savaş politikalarını durdurmanın yolu AKP’yi durdurmaktan geçer’ dedi
Doğu Akdeniz’de Türkiye ve Yunanistan arasında yaşanan gerilim, yapılan barış çağrılarına rağmen sürüyor. Yunanistan’ın yanında yer alan Fransa, geçtiğimiz hafta Doğu Akdeniz krizi ve Türkiye’ye yönelik yaptırımları konuşmak için Akdeniz’e kıyı olan 6 Avrupa Birliği (AB) ülkesi (Fransa, İtalya, İspanya, Portekiz, Malta, Güney Kıbrıs, Yunanistan) Korsika’da bir araya gelmişti. Görüşme sonrası açıklamalarda bulunan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Türkiye’nin Akdeniz’deki tek taraflı eylemlerine son vermesi gerektiğini söyledi. Ardından açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Macron’a yönelik “Senin şahsımla daha çok sıkıntın olacak” demişti. Bütün bu gelişmeler yaşanırken, Korsika’da bir araya gelen AB üyesi ülkeler, 24-25 Eylül’de düzenlenecek Avrupa Konseyi toplantısına da ortak bir tutumla katılmayı amaçlıyor. Bu gelişmeler karşısında Türkiye, Akdeniz’de arama yapan Oruç Reis Gemisi’nin doğal kaynak arama faaliyetlerine ara vererek, bakıma aldıklarını açıkladı. Doğu Akdeniz’de yaşanan gelişmeleri Mezopotamya Ajansı’ndan Ferhat Çelik’e değerlendiren emekli pilot Bahadır Altan, Türkiye-Yunanistan gerginliğinin bütün iktidarlar tarafından bir araç olarak kullanıldığını söyledi.
Her dönem kullanılıyor
Hava kuvvetlerinde çalıştığı süre boyunca Türk-Yunan ilişkilerinin iç politikada kullanıldığına bire bir tanık olduğunu belirten Altan, “Buna ilişkin Süleyman Demirel’in bir sözü vardı. O dönemde de ekonomi yine şimdiki gibi kötü gidiyordu. Şimdiki Oruç Reis Gemisi’nin adı HORA idi. Demirel ‘HORA Ege’dedir, Ege oradadır’ diyordu. Buradaki gerilimden başından beri her iki ülkedeki milliyetçi iktidarlar beslendiler. Ama her iki ülkenin halkı da bunun bedelini ödedi. Burada harcanan paranın haddi hesabı yok. Artık Türkiye’nin özellikle Suriye ve Kuzey Irak politikası iflas etmiş ve bu dünya tarafından iç politikada da AKP’nin ipliği pazara çıkıyor. Bunun için şimdi Mavi Vatan diye insanlara sundukları yerde fırtına koparılarak, iç politika malzemesi yapılıyor” dedi.
‘Milli yalnızlık’
İktidarın dünyaya meydan okuyan “kabadayı” dilinin beledini halkların ödeyeceğini dile getiren Altan, AKP’nin izlediği politikadan geri dönüşünün olmadığının altını çizdi. İktidarın izlediği politikalarla üretemeyecek duruma geldiğini ifade eden Altan, şöyle devam etti: “Bir şey üretemeyince bu sefer silah üretimine hız verdiler. Bunun için de önce düşman yaratmak gerek. Ürettikleri çoğu silahın da ana parçaları dışarıdan alınıyor. İHA ve SİHA’ları deneyeceği yer de ne yazık ki Suriye toprakları oldu. Orada bu silahlar kullanılıp dünyaya tanıtıyor.” Altan muhalefetin iktidarın politikalarını sorgulamak yerine peşine takılıp gittiğini söyleyerek, “Bunun önünü de açan Suriye’deki teskereye ‘evet’ diyerek, ‘Biz milli konularda iktidarın yanındayız’ diyen ana muhalefet partisidir. İktidar her başarısızlığında, her sıkıştığında bir düşman yaratıyor. Bu yapılan milli yalnızlıktır. Devlet ilişkilerini sanki devlet başkanlarının bilek güreşiymiş gibi, kişiselleştirerek kullanan başka bir yer yok” şeklinde konuştu.
Barışın sesi yükseltilmeli
İktidarın dış politika üzerinden muhalefeti bölerek yanına çektiğine dikkat çeken Altan, bunun bilinçli bir politika olduğunu kaydetti. Uluslararası hukuka uygun olmadan atılan her adımın uzun vadede ağır bir fatura olarak geri döndüğünü ifade eden Altan, “Bu politikaya parlamentoda karşı çıkan tek parti HDP’dir. İşte onları da ‘vatan haini’ ilan ederek cezaevlerine tıkmaya çalışıyor ve ötekileştiriyor. AKP bu şekilde iktidarını sürdürmeye çalışıyor” diye belirtti. Yaşanan sorunları çözebilecek kişilerin ancak barış yanlısı insanlar olabileceğini söyleyen Altan, “Yunanistanlı müzisyen Mikis Teodorakis Yunan milliyetçiliğine karşı kıta Yunanistan’ın hemen dibindeki bize yakın Meis Adası gibi 2 adanın Türkiye’ye ait olduğunu düşünerek empati yapmaya çağırıyor. Kara sularını 12 mile çıkartma konusunda ‘Türkiye’yi anlamamız lazım, Türkiye kendisini hapsedilmiş hissediyor. Düşünün bu iki adanın onların olduğunu. Bunun için anlamamız, dinlememiz lazım’ diyor. Türkiye’deki aydınlar da bunu, diyaloğu savunuyorlar. Bizim de Theoderakis gibi saldırganlığa prim vermeyerek barışın dilini konuşmamız lazım. Diplomasi kabadayılık değildir. Bu politikayı izleyen kişileri, partileri mahkûm etmek lazım. O nedenle savaş politikalarını durdurmanın yolu AKP’yi durdurmaktan geçiyor. Barışın sesini yükseltmemiz gerek” dedi.
HABER MERKEZİ