Prof. İzzettin Önder ve ekonomist Ahmet Şahinöz ile konuştuk. Şahinöz, ‘Krizin nedeni savaş tehlikesi, yanlış ekonomi politikaları… Albayrak’ın tahminleri ise ‘falcılık'” diyor. Önder ise “Dünyada dolar düşüyor ama Türkiye’de yükseliyor” diyor
Yadigar Aygün
Döviz kuru yükselişe devam ediyor. Dolar dün 7.50 lirayı aşarak yeni tarihi zirvesini gördü. Türkiye ekonomisinin ‘en kötüyü’ geride bıraktığını öne süren Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, geçtiğimiz günlerde Bloomberg News’e değerlendirmelerde bulundu. Albayrak, değerlendirmesinde 2021’de yüzde 5’in oldukça üzerinde bir büyüme beklediğini söyledi. Albayrak Türkiye büyüyecek dese de ekonomistler ekonominin her geçen gün daha kötüye gittiğine, bütçenin açık verdiğine dikkat çekiyor. Maliye Profesörü İzzettin Önder ve ekonomist Ahmet Şahinöz, konuya ilişkin gazetemize değerlendirmelerde bulundu.
Sorun dış değil iç
Ekonomist Ahmet Şahinöz, döviz kurlarındaki artışının Türkiye’nin dövize olan bağımlılığından kaynaklandığını söyledi. Rezervlerin tehlikeli bir biçimde eridiğine dikkat çeken Şahinöz, savaş politikalarının ve siyasi gerilimlerin döviz kurlarını arttırdığının altını çizdi. Şahinöz, “Türkiye’nin döviz giderleri azalmışken döviz gelirleri hızlı bir şekilde eriyor. Covid-19 salgını nedeniyle ihracat ve turizm gibi temel döviz kaynaklarımız ciddi bir biçimde azalmıştır. İhracat ilk 7 ayda yüzde 8 azalırken turizm gelirlerinin yüzde 70 kayıpla kapanacağı anlaşılmaktadır. Bir diğer önemli döviz kaynağı kısa vadeli yabancı sermaye girişleridir. Düşük faiz politikalarında ısrar ve gergin siyasi ortam bu yıl yabancı sermayeyi ürkütmüştür. Enflasyonun yüzde 12’lerde seyrettiği bir dönemde kim tasarrufunu Türkiye’de yüzde 8-9 faiz gelirleri ile değerlendirmek ister? Türkiye’de yaşayan insanlar da eriyen TL karşısında tasarruflarını koruyabilmek için ya altına ya da dövize yönelmektedir. İçinde bulunduğumuz yıl içerisinde döviz tevhidat hesaplarının yüzde 40’ın üzerinde artarak 200 milyar doları aşması beklenen bir sonuçtur. Vatandaşların dövize yönelmesi de döviz kurlarının artışında etkili olmuştur. Kurlardaki artışın bir diğer temel nedeni Merkez Bankası’nın döviz rezervlerinin tehlikeli bir biçimde erimesidir. Döviz kurlarını yapay bir biçimde belirli bir düzeyde tutmak için piyasaya pompalanan milyarlarca dolar, rezervlerin 50 milyar doların altına düşmesine neden olmuştur. Düşük faiz politikalarında ısrar dışarıdan gelen yabancı sermayeyi caydırmış, dışarıdan yabancı sermaye gelmezken içeridekiler de hisse senetlerini satarak ve mevduatlarını çekerek Türkiye’den çıkmıştır. Yılbaşından bu yana 10 milyar dolarlık bir çıkış olduğu tahmin ediliyor. Kısaca döviz kurlarındaki artış ‘dış mihraklardan’ değil Türkiye’nin gerçekliğinden kaynaklanmaktadır.”
Bütçe sürekli açık veriyor
Diğer ülkelerde doların değer kaybettiğinin fakat Türkiye’de doların yükseldiğinin altını çizen Şahinöz, TL’nin sürekli değer kaybettiğini söyledi. Ekonominin kötüye gittiğine vurgu yapan Şahingöz, baskı ve anti-demokratik uygulamaların yabancı sermayenin güvensizliğine neden olduğunu belirtti. Bütçe açığının giderek büyüdüğüne dikkat çeken Şahinöz, artan vergiler karşısında yurttaşın ezildiğini belirtti. Yoksul ve ezilen kesimlerin daha da yoksullaştığı ve bunun karşısında sosyal politikaların yetersiz olduğuna vurgu yapan Şahingöz, vergilerin tabana yayılmadığına dikkat çekti. Ekonomist, Şahinöz, “Çok ilginçtir bu yıl dolar küresel mali piyasalarda sürekli değer kaybetmiştir. Yani bizde doların yükselişi dolar kurlarının dünyadaki yükselişinden kaynaklanmamıştır. Üstelik Türkiye benzeri gelişen ülkelerde örneğin Brezilya’da, Hindistan’da, Meksika’da ya da Endonezya’da kurlardaki yükseliş makul düzeylerde olmuştur. Bunun nedeni bölgemizde yaşanan savaş tehlikesi, yıllardır uygulanan yanlış ekonomi politikaları, siyasi kutuplaşma, hukuk sistemindeki güvensizlik, temel özgürlükler ve demokrasi alanındaki eksiklikler vs.’dir. Hukukun üstünlüğü konusunda bir şüphe varsa yabancılar gelip o ülkede yatırım yapıp milyarlarca dolarını tehlikeye atmaz. İkinci sınıf bir demokrasi de yabancıya güven vermez. Yerli iş insanları da uzun vadeli üretken yatırımdan kaçınır. Kısaca Türkiye’ye olan güven yeterince zayıflamaktadır. Dış kaynaklarının zayıfladığı son dönemde iç mali dengeler de giderek bozulmaktadır. Yılın tamamı için öngörülen 139 milyar TL’lik bütçe açığı yılın yarısında gerçekleşmiş durumdadır. Hükümet olağanüstü koşullar nedeniyle yapması gereken ikinci bir bütçe yapımı yerine para basmayı ve vergileri artırmayı tercih etmiştir. Ciddi bir vergi reformu ile vergileri tabana yayamayan siyasi iktidar dolaylı olarak vergileri artırma yoluna gitmektedir. Mevcut gelir dağılımını daha da gayri adil hale sokan dolaylı vergiler (Katma Değer Vergisi) vatandaşın alım gücünü düşürmekte yoksul daha da yoksullaşmaktadır. Oysa Türkiye’nin açlık sınırında yaşayan 10 milyon insanı vardır. Bu insanlar, sosyal yardımlardan yararlanamamaktadır. 5 milyon genç ne istihdamda ne de eğitimde yer alabilmektedir. Türkiye OECD ülkeleri arasında bütçesinden en az sosyal yardım yapan bir ülke konumundadır” diye konuştu.
Bakanın yüzde 5 tutkusu
Ekonomist Şahinöz, Bakan Albayrak’ın söylemlerinin gerçeği yansıtmadığına dikkat çekerek, “Geleceğe dönük olarak Hazine Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın yaptığı ‘Gelecek yıl yüzde 5 büyüyeceğiz’ tahmini ise tamamen havada bir tahmindir, çünkü salgının gelecek yıl ne durumda olacağını bilemiyoruz. Onun için de bu türden tahmin olsa olsa ‘falcılık olur’. Zaten Bakan Albayrak’ın hep yüzde 5’lik bir tutkusu vardır. Özellikle enflasyon için ama bu tahmin hep havada kalmıştır” dedi.
Orta tabaka alt tabaka oluyor
Maliye Profesörü İzzettin Önder, savaş politikalarının döviz kurlarını artırdığını söyledi. Bütçenin sürekli açık verdiğinin altını çizen Önder, yoksulların ve ezilen kesimlerin giderek yoksullaştığını ama zengin ve üst tabakanın ise servetlerine servet kattığını söyledi. Ekonominin yönetilemediğine dikkat çeken Önder, “Akdeniz’deki gerginlik, takınan siyasi tavırlar, kullanılan ifadeler bizim halkımızın çok beğendiği ifadeler ama bu siyasi bir gerginlik yaratıyor. İçeriye geldiğimizde Türkiye’nin bütçe açığı giderek büyüyor. Türkiye’nin bu yıl sonuna kadar 158 milyar dolar borç ödemesi gerekiyor. Borç ödemesi gereken Türkiye döviz bulmak mecburiyetindedir. Stoklar eritildi. Kamu bankaları eliyle faizleri düşük tutuldu. Bankalar ilginç bir şekilde mevduat faiziyle bu verilen borçla faiz arasında negatif düzeyde gelişti. Bu da tabi parayı çöp haline getirdi. Dolar daha da fazla yükselebilirdi eğer millette para olsaydı. Dünyada dolar düşüyor ama Türkiye’de yükseliyor: Bunun nedeni iç ekonominin yanlış yönetilmesinden kaynaklanıyor. Yurttaşlarımız bir takım acılar yaşadı. Salgın, deprem, sel vs. bu şekilde olunca insanlar servetini saklamak istiyor. Orta tabaka alt tabakaya doğru eritilirken üst tabaka zenginleşiyor. Zenginler, paralarını ülkeden kaçırmaya çalışıyor. Onlar da biliyor ki Türkiye’de güvence yok. Döviz kaçırma sevdasına tutuluyorlar. İhracat yapabilmemiz için rekabet edebilir olması gerekiyor. Enflasyonun düşük olması gerekiyor. Çok yüksek enflasyon var. İçeride üretim yapmıyoruz. Ciddi bir ihracat yapılamıyor. Nereden bakarsak bakalım döviz talebi Türkiye’de döviz ardılının çok üzerinde seyrediyor. Siyasi güvensizlik, ekonominin yanlış yönetilmesi, ekonominin rayına oturtulamaması ve iç ve dış siyasette gerginlik dövizi yükseltiyor. Sene sonunda bütçe açık verecek. Orta tabaka yoksul tabakaya doğru gidiyor. Toplum sürekli yoksullaşıyor. Türkiye’nin uzun vadeli yapısal bir reform yapması lazım. İktidar anlayışında bir süreklilik olması lazım” dedi.
Araçlara fahiş ÖTV
ÖTV zammı değişikliğini içeren karar, geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla 29 Ağustos 2020 tarihli ve 2912 sayılı T.C. Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Gelen ÖTV zammı sonrası otomobil fiyatları bir kez daha değişti. Firmalar ÖTV zammı sonrası araç listelerini güncellerken, ÖTV zammı gelen araçlar belli oldu. Bu karara göre, yüzde 45 ve 50 olan alt dilimlerde matrah 15 bin TL arttırılırken, yüzde 60 dilimi ise yüzde 80’e yükseldi. Orta ve üst grup ÖTV dilimlerine fahiş zam yapıldı.
ÖTV zammı oranları
1600 cm3 silindir hacmine kadar, matrahı 85.000 TL’ye kadar olan araçlarda yüzde 45 ÖTV, 1600 cm3 arası silindir hacmine kadar, matrahı 85.000 TL-130.000 TL arası araçlarda yüzde 50 ÖTV, 1600 cm3 arası silindir hacmine kadar, matrahı 130.000 TL üzeri olan araçlarda yüzde 80 ÖTV uygulanacak.1600-2000 cm3 arası silindir hacmi olan ve matrahı 170.000 TL’ye kadar olan araçlarda %130 ÖTV, 1600-2000 cm3 arası silindir hacmi olan ve matrahı 170.000 TL üzeri olan araçlarda %150 ÖTV, 2000 cm3 üstü silindir hacmi olan ve matrah sınırı olmayan araçlarda %220 ÖTV alınacak.
Ayrıca bilgisayar, telefon, ve teknolojik ürünlere de yaklaşık ortalama 1000-1550 TL’ye yakın zam geldi. Döviz kurlarının tarihi zirve yapmasıyla ithal edilen ürünlerin fiyatları artışa geçti.
Dış Ticaret Açığı
Ödemeler dengesi, temmuz ayında 1,82 milyar dolar açık verdi. Böylece 12 aylık cari açık 14 milyar 941 milyon oldu. Merkez Bankası’nın (TCMB) açıkladığı verilere göre, cari işlemler hesabı temmuz ayında 1 milyar 817 milyon ABD doları açık verdi. Böylece on iki aylık cari işlemler açığı 14 milyar 941 milyon ABD doları oldu. Bu gelişmede, hizmetler dengesi kaynaklı net girişlerin geçen yılın aynı ayına göre 4.617 milyon ABD doları azalarak 288 milyon ABD dolarına ve ikincil gelir dengesi kaynaklı net girişlerin 55 milyon ABD doları azalarak 80 milyon ABD dolarına gerilemesi etkili oldu. Öte yandan, ödemeler dengesi tanımlı dış ticaret açığı 425 milyon ABD doları azalarak 1 milyar 853 milyon ABD doları olarak gerçekleşti.