Son dönemlerde İsveç’te başarılı filmlere imza atan Rojda Şekersöz, İsveç ve Batılılara yönelik filmler yapmakla birlikte kendisini Kürt sinemasının bir parçası olarak tanımlıyor
İsveç’in tanınmış yönetmenleri arasında yer alıyor Rojda Şekersöz. Şekersöz’ün filme ilgisi İsveç’in orta kesimlerinde yer alan Dalarna’da 13 yaşındayken başladı. Şekersöz, ANF’den Murat Kuseyri’ye konuştu. Stockholm’den babasının pizza dükkânı açtığı Älvdalen köyüne taşınmalarının yaşamını değiştirdiğini söyleyen Şekersöz, “Küçükken yaşadığımız Stockholm’un varoşunda Süryani olmak istiyordum. Çünkü semtte ve okulda tanıdığım insanların çoğunluğu Süryani idi. Älvdalen’de ise herkes İsveçliydi. Sinema ve filme ilgim o sıralar başladı. Stockholm’de yaşadığım semtte herkes yabancı olduğu için ben yabancı olduğumu hissetmemiştim ama Älvdalen’de yabancı olduğumuz ayrımına vardım. Orada dünyayı ve çevreyi tanımaya başladım. Siyasete ilgim o sıralar başladı” dedi.
O dönem izlediği iki filmin yaşamında derin izler bıraktığını belirten Şekersöz, “Bu filmlerden ilki bir İngiliz filmi olan Billy Ellietto. Balet olmak isteyen 11 yaşındaki bir maden işçisinin çocuğunun yaşamını ve özlemlerini anlatıyordu. Diğeri kendini gizlemek için ırkçı olan bir Yahudi’nin yaşamını konu alıyordu. Yani her iki film de sınıf çelişkileri ve toplumsal sorunları ele alıyordu. Ben daha önce oyuncu olmak istiyordum ama bu iki filmi izledikten sonra toplumsal sorunları gündeme getiren bir yönetmen olmaya karar verdim. Toplumda var olan eşitsizlikleri göstermenin bir yükümlülük olduğunu düşündüm” şeklinde konuştu.
18 yaşında ilk filmi çekti
Rojda Şekersöz’ün etkinlikleri Stockholm’e yalnız göç ettikten sonra 16 yaşlarında başladı. Kürdistan’dan İsveç’e göç eden bir Kürt ailesinin günlük yaşamlarını ele alan bir film çekti. Daha sonra da Stockholm il merkezindeki Kültür Evi’nde ilk fotoğraf sergisini açtı. Kürdistan’da kendi çektiği fotoğrafları sergiledi. Bu yıllarda İsveç Komünist Partisi-Marksist-Leninist (Devrimci) gençlik örgütü Devrimci Komünist Gençlik’in çalışmalarına katıldı ve yönetiminde yer aldı.
Sanat kalıcıdır
Şekersöz, geçtiğimiz yıl siyasi çalışmalarını sanatı aracılığıyla sürdürme kararı aldığını belirttikten sonra geleceğe yönelik planlarını şöyle özetledi: “Çünkü sanat kalıcıdır, kaybolmaz. Bu nedenle de siyasi mesajları sanatımla vermeye çalışacağım. Bunu daha önce de eksik de olsa yapmaya çalıştım. Toplumda herkesin üzerine düşen görevi yapması gerektiğine inanıyorum. Ben de bir yönetmen olarak sorumluluğumu alacağım.”
‘Büyük çaba sarf ettim’
Yönetmen olabilmek ve kültür çevrelerinde yer edinmek için çok büyük çabalar verdiğini söyleyen Şekersöz, konuşmasının devamında şunları kaydetti: “Son birkaç yıldır eserlerim tanınıyor. Artık kendimi ispat etme diye bir sorunum yok. Bu bir avantaj ve bunu sanatım ve politik düşüncelerim için kullanmalıyım. Yoksa pusulayı şaşırırım.”
Eleştirel filmlere imza attı
Şekersöz, İsveç’e sert eleştiriler yönelttiği filmlere imza attı. İkinci Dünya Savaşı yıllarında İsveç’in Nazi Almanya’sıyla yaptığı işbirliğini teşhir eden filmi İsveç Devlet Televizyonu’nda gösterildi. Şekersöz’ün Hayallerin Ötesi filmi 2017 yılında Göteborg Film Festivali’nde Sami Yönetmen Amanda Kernell’in Sami Kanı ile büyük ödülü almak için yarıştı. Ödülü kazanan Sami Kanı filmi oldu. Ancak Şekersöz’ün filmi de izleyicilerden tam not aldı. Seyircilerin en fazla beğendiği film ödülü ile İsveç Kiliselerinin ödülünü kazandı. Şekersöz, Göteborg Film Festivali’nde büyük ödül alamamasının kendisini nasıl etkilediği sorusunu şöyle cevapladı: “Bence Sami Kanı’ya ödülün verilmesi doğruydu. Çünkü Samilere yönelik ırkçılık ve asimilasyonu ele alan ilk filmdi. Samilere yapılanlar İsveç tarihinin karanlık bir yüzüdür. O güne kadar bunu gündeme getiren film yapılmaması tuhaftı. Doğrusu Sami Kanı’ya büyük ödülün verilmesiydi. Ama aynı zamanda üzüldüm. Çünkü büyük ödülü ben alamadım. Ama dediğim gibi Sami Kanı’ya ödülün verilmesi isabetliydi.”
Profesyonelleşmemiz gerek
Kürt sinemasını yakından izlediğini ve Kürtlerin son dönemlerde başarılı filmlere imza attıklarını söyleyen Şekersöz, “Film yapmak çok güç ve pahalı. Kürt sinemasının fazla olanakları yok ama dünya filmleri arasında yer alabilmesi için profesyonelleştirmemiz gerekiyor. Fakat daha çok yabancılar özellikle de Batılılar Kürtlerle ilgili filmler yapıyor. Son dönemlerde Rojava’yla ilgili filmler yapıldı. Ben İsveç ve Batılılara yönelik filmler yapmakla birlikte kendimi Kürt sinemasının bir parçası olarak görüyorum” şeklinde konuştu.
Yeni film hazırlığı
Daha önce Ahmed Arif’in 33 kurşun adlı eserini filmleştirme hazırlığı yapan Şekersöz, Kürdistan’ı konu alan film yapmayı düşünüp düşünmediği sorusunu “Şu anda araştırma durumundayım. Bir senaryo yazıyorum. Film mücadele etmek için İsveç’ten Kuzey Kürdistan’a göç etmek isteyen bir Kürt kadınını konu alacak” diyerek yanıtladı.
STOCKHOLM