KPSS’de yüksek puan alan öğretmen adaylarına, MEB’in yönetmeliğindeki sözlü sınavda düşük puanlar verilerek atamalarının yapılmadığını belirten Avukat İbrahim Afşar, mülakatların denetlenemediğini ve komisyonların kendi görüşlerine yakın olan kişileri atadığını söyledi.
Milli Eğitim Bakanlığı’nca (MEB) hazırlanan, “Sözleşmeli Öğretmen İstihdamına İlişkin Yönetmelik”, Resmi Gazete’nin 3 Ağustos 2016 tarihli sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi. Kamu Personeli Seçme Sınavı’ndan (KPSS) kendi bölümünden yeterli puanı alan öğretmen adayları, sözleşmeli öğretmenlik için sözlü sınavdan da 60 puan alması gerekiyor. Sözlü sınavlar Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı idari kurumların oluşturduğu komisyonlarca yapılırken, KPSS’de çok iyi puan alan çok sayıda öğretmen adayının, sözlü sınavlarda eleniyor. Öğretmen adaylarının, sözlü sınava yaptıkları itirazların sonuçları değiştirmediği kaydedilirken; birkaç öğretmenin İdare Mahkemesi’ne başvurduğu, birçok öğretmenin de yaşadıkları kaygılar nedeniyle dava açmaktan kaçındığı öğrenildi.
Eğitim Sen Diyarbakır 1 Nolu Şube Avukatı İbrahim Afşar, sözleşmeli öğretmenlik sistemiyle mağdur edilen öğretmen adaylarına ilişkin Mezopotamya Ajansı’na değerlendirmelerde bulundu.
‘Amaç mesleki yeterlilikleri ölçmek değil’
Av. Afşar, öğretmen adaylarının yıllarca bu mesleğin eğitim ve formasyonunu aldığını hatırlatarak, öğretmen adaylarının lisans eğitimini bitirdikten sonra KPSS’ye girip aldıkları yeterli puan almalarına rağmen yönetmelikte uygulamayla karşılaştıklarına dikkat çekti. Yönetmelikteki sözlü sınavların uygulamada mülakata dönüştüğünü ifade eden Afşar, “Mülakatın amacı kişinin liyakatini, mesleki yeterliliğini ölçmek için değildir. O komisyonu kuran kurumun veya bakanlığın tutumu ve görüşü neyse buna uygun insanları seçmektir. Siz ona uygun değilseniz, sizi almıyor. Buna karşı dava açmak yerine başka yollara başvurursanız onlar gibi olursunuz ve sisteme hizmet etmiş olursunuz” dedi.
KPSS’deki puan yerine komisyondan alınan puanın daha belirleyici olduğuna vurgu yapan Afşar, “Bu konu da net bir sayı vermek zor. KPSS’den yeterli puanı alıp da atanamayan çok sayıda öğretmen var. Bize gelen adayların tümünün KPSS’de aldığı puanların 90 ve üzeri olduğunu görüyoruz ama mülakatlardan 50 puan verilmiş. Bu şekilde atama hakları elinden alınmış” diye konuştu.
‘Keyfi bir şekilde puanlar veriliyor’
Kendilerinden hukuki yardım almak için gelen öğretmen adaylarının söylediklerini aktaran Afşar, “Biz eğitim durumlarını, KPSS’de aldıkları puanlarını kontrol edince, meslek için yeterli olduklarını gördük. Fakat atamanın yapılması için gerekli olan 60 puan yerine düşük puanlar verilerek bu adaylar eleniyor. Nedenini kendilerine sorduğumuzda adaylar girdiği mülakatı anlatıyor. Yönetmelikte düzenlendiği gibi komisyonun soru sorması, bilgi ölçmesi, tavır ve davranışlarını değerlendirmesi söz konusu değil. İki dakika bile sürmeyen mülakatlarda bir iki soru sorup, tamamen keyfi bir şekilde puanlar veriliyor” diye belirtti.
Mülakatların yönetmelikten uzak bir şekilde yapıldığını kaydeden Afşar, adaylar için herhangi bir tutanak tutulmadığını ve düşük puan almanın gerekçelerinin de açıklanmadığını dile getirdi.
‘Kim iktidara yakınsa onun ataması yapılıyor’
Daha önce de mülakatların neden olduğu hak ihlallerine ilişkin yerel mahkeme ve Danıştay kararlarını hatırlatan Afşar, “Anayasa’nın bu açıdan açık bir hükmü vardır, idarenin yaptığı her işe ve işleme karşı dava yolu açıktır. İdarenin yaptığı iş ve işleme karşı dava yolu açık ise o zaman idarenin de yaptığı iş ve işlem de denetime açık olmalıdır” dedi.
Kendilerine gelen adaylara dava yolunun açık olduğunu söylediklerini belirten Afşar, mülakatlarda herhangi bir görüntü kaydedilmediği, tutanak tutulmadığından mahkemelerin açılan davalar için iptal kararı verdiğini açıkladı.
İnsanların içinde bulunduğunuz siyasi konektörle ilgili olarak idari mahkemelerden davacı olmak yerine başka yollarla işini hal etmeye çalıştığını aktaran Afşar, eğitim sisteminde yaşanan çürümeyi şöyle anlattı: “Tabi başarılı olanlarda var. Mülakatın amacı da bu. Yani siyasal iktidara yakın olan kim varsa onun atanması yapılıyor. Bunu gören insanlar da dava yolu yerine komisyon üyelerine ulaşmanın yolunu arıyor. Ve komisyonlara ulaşanlar işini hal edebiliyor da. Zaten en büyük haksızlık da burada ortaya çıkıyor. İnsanların mahkemelere başvurmak yerine bu yollara başvurmaya sevk ediliyor. Eğitim sistemi de buradan çürümeye başlar. Çünkü atamalar ve memur alımlarında bu yolar öne sürüldü mü, artık insanlarda liyakat yeterliliği ölçmek için değil kim daha yakındır, kim daha yandaştır, kimin daha çok ilişkileri vardır, bunlarla artık işler yürüyor.”