Bakan Murat Kurum dünyanın birçok ülkesinden ‘ithal’edilerek getirilen ve yakma tesisleri ile çimento fabrikalarında yakılan atıkların yarısı için ‘yerli’çöp olması koşulu getireceklerini duyurdu
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum geçtiğimiz günlerde Twitter üzerinden yaptığı bir açıklamada, her türden atığı yakarak enerji üreten şirketler dahil ham maddesi atıklar olan şirketlerin yıllık ‘ham madde’ ihtiyacının yarısının iç piyasadan karşılanmasının zorunlu hale getirileceğini belirtti. Uzun yıllardır başta İngiltere olmak üzere dünyanın birçok ülkesinin kurtulmak için bedavaya verdiği atıklar Türkiye’de şirketler için adeta bir nimet. ‘Geri dönüşüm’ iddiası ile getirilen atıkların neredeyse tamamı, enerji şirketleri ile çimento fabrikalarında yakılıyor. Dünyanın çöplüğüne dönüştürülen Türkiye’nin Avrupa’dan sonra Irak, Tunus, Tayland gibi ülkelerden de atık ithal ettiği ortaya çıkmıştı. Bakan Kurum’un ‘yerli ve milli çöp’ miktarının enerji şirketleri ve çimento fabrikalarını beslemesi olanaksız. Halkı ve çevreyi zehirleyen yakma işleminde ihtiyaç duyudukları ‘ham madde’ yani çöpün yeterli olması imkânsız.
Sıfır atık iddiası!
Bakan Kurum, 2019 Merkezi Yönetim bütçe görüşmelerinde, ‘Sıfır Atık Projesi’yle; çevresel, ekonomik sosyal açıdan önemli kazanımlar elde edileceğini ifade ederek, “Sıfır Atık Projesi’nin bakanlığımızda uygulanmaya başladığı 16 aylık süreçte 179 ton atık ayrı toplanarak ekonomiye kazandırılmıştır” değerlendirmesini yaparken, başlangıç tarihini 2017 yılı olarak belirtmiş olması ile 2017 yılıyla birlikte çöp ithalatının artışa geçmesi arasında bir paralellik ortaya çıkıyor. Bir yandan çöp ithal ederken sıfır atık projesi yapmanın çöp ithalatını örtmeye dönük bir gösteriden ibaret olduğu ise anlaşılabiliyor.
AKP dünyanın çöpüne aday!
‘Atık yakarak enerji üretimi’ yapan şirketler ile çimento fabrikalarında yakılmak için getirilen her türden atığın ithal edilmesini düzenleyen esaslar belirlenmişti. Ekonomi Bakanlığı’nın, çevrenin korunması yönünden kontrol altında tutulan atık, kimyasal ve katı yakıtların ithalat denetimine ilişkin tebliğleri, Resmi Gazete’nin 2017’nin son günü 31 Aralık’taki mükerrer sayısında yayınlandı. ‘Çevrenin korunması yönünden kontrol edilmesi’ vurgusu sadece taşıma kurallarını belirliyor. Atıkların tamamı çevreyi ve insan yaşamını tehdit eden içerik taşımakta. Dünyanın çöpünü almaya aday olan AKP hükümetinin ne çevreye ne de insana bir değer vermediğinin önemli göstergelerinden sadece birisidir.
Çöp ithalatı
Çöp ithalatlarını arttırmak amacıyla yayınlanan yönetmeliklerden birisi de Resmi Gazete’nin 30 Aralık 2016’daki sayısında yer almıştı. ‘Atıkların İthalat Denetimi Tebliği’ ile çöp ithalatı düzenlendi. GPİT listelerinde yer alan kimyasal, sanayi, lastik ve pil gibi birçok atığın ithalatı bu tebliğ ile düzenlendi. Bu ithalatlar ise diğer ithalatlardan çok farklı. Çöpünü yollayan ülkeler veya Türkiye içindeki atıklar para karşılığı atık tesislerine ve çimento fabrikalarına veriliyor. Çöpün taşınma işi de genellikle gönderenin uhdesinde. Üste para alarak üretilen enerji, uzun süredir sermaye çevrelerinin de hedefinde. Birçok il merkezinde kurulmak istenen atık tesislerine bir süredir belediyelerin de ilgisinin arttığı izleniyor.
Tehlikeli atıklar da ithal ediliyor
Resmi Gazete’de 6/10/2010 tarihinde 27721 sayı ile yayınlanan ‘Atıkların Yakılmasına İlişkin Yönetmeliği’ne, 7 Nisan 2017 ek maddeler eklenmişti. Hazırlanan yönetmelikte, “Kurşunasitli akümülatörler, kurşundan olan elektrik pilleri, bataryaları ve elektrik akümülatörlerinin döküntü ve hurdaların” ithalatı mümkün hale getirildi. Bu ithalatın tek bir amacı ise yakma tesislerinde bu tehlikeli atıkların yakılması amacıyla olduğu yönetmeliğin hangi yasaya bağlandığına bakınca anlaşılabiliyor. Plastik vb. atıkların çimento fabrikaları ve çöp yakma tesislerinde kullanıldığı ve bu yolla ucuz enerji elde ediliyor. İzmir Gaziemir’de ortaya çıkan nükleer atıklar, atık ithal etmeyi politika haline getirildiğini gösteren önemli örnekler.
Bu tesislere ilgi neden?
Bir düşünün bir tesis yapıyorsunuz, tesise getirilen atıkları yakmak için ücret alıyorsunuz ve ardından bu atıkları yakıp enerji üretiyorsunuz veya çimento fabrikalarında enerji maliyetlerini düşüren özelliği nedeniyle sermaye döngüsünde özel bir kârlılığı ortaya çıkıyor. Sermayenin arayıp da bulamayacağı çok tatlı, bir birikim süreci işletiliyor. AB ülkelerinin ve Türkiye’nin de taraf olduğu “Kalıcı Organik Kirleticilere İlişkin Stockholm Sözleşmesi” gereği atık oranlarının daha aşağı seviyelere çekme kararı sonrasında bu tesis sahibi şirketler bu sözlenin gereğini yapmak yerine ve Avrupa’nın yakma tesislerinin kapatılması yönünde uyguladığı teşviklerle bu tesislerin birçoğu Türkiye’ye kaydırılmaya başlandı. Diğer yakma tesisi haline dönüşen çimento fabrikaları, iktidarın özel ilgi alanında olan inşaatçılığın temel girdisini üretmeleri nedeniyle her türden çöp yakması sağlanmıştı. Yakma tesislerinin dışında Avrupa, çimento sanayisini de Türkiye’ye kaydırdığı biliniyor. TÇMB verilerine göre Türkiye’de 74 adet çimento ve öğütme fabrikası bulunuyor. Bu fabrikaların büyük çoğunluğu ise yabancıların ya da yabancı ortakların kontrolü altında.
Atıklar; cıva, dioksin, furan!
Atık yakma tesisleri ve çimento fabrikalarında yakılan her üç ton atıktan, yaklaşık bir ton kül oluştuğu biliniyor. Bu tesislerden havaya karışan ağır metal ve KOK’lardan (kalıcı organik kirleticiler) yüzlerce kat daha fazlası uçan küllerle çevreye yayılmakta. Atık yakma tesislerinde yakılan tıbbi atıklar, büyük miktarda cıva yayan kaynaklar olarak etiketlenmiştir. Örneğin, ABD’de havadaki cıva emisyonunun yüzde 39’u atık yakma tesislerinden gelmektedir. Dünya ortalaması yaklaşık yüzde 29’dur. Cıva bir defa çevreye salındığında besin zincirine ve biyobirikime katılan metil cıvaya kolayca dönüşmektedir. Dünya çapında havaya salınımda yakma tesisleri tüm manganez salınımının yüzde 21’ine, kurşunun yüzde 20.7’sine, antimonun yüzde 19’una, kalayın yüzde 15’ine ve de selenyumun yüzde 11’ine kaynaklık etmektedir. Yayıldığı bölgede hem hava yoluyla hem de yediğimiz besinler yoluyla vücdumuza giren ve kanserojen olan ağır metallerin en zehirlileri olan dioksinler ve furanlar, atıkların yakılması sonrası oluşmaktadır.
EKOLOJİ SERVİSİ