HDK ve İHD, 6-7 Eylül saldırılarına ilişkin yaptıkları açıklamada ‘Bu düşmanlık ve nefrete karşı mücadele etmezsek benzeri geniş çaplı saldırılar her zaman tekrarlanabilir’ ifadesini kullandı
Halkların Demokratik Kongresi Halklar ve İnançlar Meclisi ile İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Irkçılık ve Ayrımcılığa Karşı Komisyonu, Rum, Ermeni, Hristiyan ve Musevilere yönelik 6-7 Eylül saldırılarına ilişkin yazılı açıklama yayınladı.
HDK açıklamasında, 6-7 Eylül 1955 pogromunun yüz yıllık Cumhuriyet tarihinin utanç sayfalarından biri olduğu belirtilerek, Rum, Ermeni ve Yahudilerin haklarının korunmadığına dikkat çekildi. Açıklamada, “6-7 Eylül 1955 olayları NATO’ya girişi sağlayan, Seferberlik Tetkik Kurulunu oluşturan hükümetin bilgisi ve himayesinde gerçekleştirildi. Hepsi övünçle ifade edilen bir özel harp eylemiydi. Bazı sorumlular sembolik olarak yargılandı ama sonuç değişmedi; eylem amacına ulaşmıştı. Etnik arındırma ve mallara el koyma büyük oranda gerçekleşti. Şimdi uygulamanın muhatapları gayrimüslimler kalmadığı için diğer halklara çevrilmiş durumda. Şark Islahat Planlarının güncellenmiş hali ‘Çöktürme Planları’, mülteci yerleştirme planları ile devam etmektedir” ifadelerine yer verildi.
‘Utanç tablosu’
Açıklamada 6-7 Eylül olaylarında yaşanan tahribatlar hatırlatılarak, “Bir utanç tablosu olarak hatırlanacak olan 6-7 Eylül’de aslında bugün uygulanan Türkiye’nin başka halklara ve kimliklere yönelik politikası inşa edilmiştir. Rum, Ermeni, Yahudi ve Müslüman olmayan halklara yönelik gerçekleşen bu katliam aynı zamanda ilmek ilmek örülen ortak tarihe, ortak kültüre, ortak değerlere dönük bir saldırıdır” denildi.
Aynı politika ve uygulamaların günümüzde de sürdüğüne dikkat çekilen HDK açıklamasında, “O zaman örgütlü kesimlerin katılımı ile yaşanan olaylar şimdi sistemin tüm yönlendirme ve politikalarıyla ‘sıradan faşizim’ halleri olmaktadır” diye belirtildi.
‘Nefret ürünü’
İHD açıklamasında ise 6-7 Eylül olaylarında yaşananlara geniş kapsamlı yer vererek, “Türkiye Cumhuriyeti’nin azınlık karşıtı politikalarının bir sonucu olduğu kadar toplumun geniş kesimlerindeki Müslüman olmayan halklara karşı düşmanlığın ve nefretin de bir ürünüdür. 6-7 Eylül 1955 Pogromunu mümkün kılan ve soykırımcı geleneğin bugün de varlığını sürdürmesine olanak tanıyan içimizdeki ırkçılıkla mücadele etmenin, en az Özel Harp operasyonlarının hesabını sormak kadar önemli olduğuna inanıyoruz. Bu düşmanlık ve nefrete karşı mücadele etmezsek benzeri geniş çaplı saldırılar her zaman tekrarlanabilir. Tek çare ırkçılığa karşı geniş bir cephe yaratmaktır” ifadelerine yer verildi.
HABER MERKEZİ