Tedirgin edici durumlardan uzak durma zamanı. Devran kötü, gidişat fena. Herkesin herkesten beklediği şeyler var; odaklanmış bir ilgi, karşılıklı yükseltilmiş özdeğer, zevkli bir yakınlık, anlayış dolu bir bakış, müsamahakâr bir tebessüm gibi. Boğulup gitmemek için zırhları, kılıçları, kalkanları ve aşağı çeken diğer fazlalıkları salıvermek gerek. Arada bir hafiflemek, iyi hissetmek, yüzeye çıkıp nefes almak herkesin hakkı. Eski kafalılığa ne gerek, açık görüşlü olmanın kime ne zararı var! Azıcık sihir gerginliği alır, ağır havayı değiştirir. Güzel bir manzarayı seyredermiş gibi, enfes bir müziği dinlermiş gibi, esaslı bir şiiri hissedermiş gibi. Gerçek ya da hayal ürünü, hiç önemli değil, verimli bir bağımlılık, haz verici bir taşkınlık, iştahsızlığa sebep her günkü yavan yemeğe egzotik lezzetler veren bir çeşit baharat mucizesi. İnsanı mahvedecek düşünceler yerine sabahları kuş cıvıltılarıyla uyanmanın nesi fena
Dünyanın ciddiye alınacak meseleleri yoksa insanın içinde kaskatı kesileceği gerçekleri de olmamalı. Sonuçta iyi veya kötü bir tesadüfle gelen basit ve sıradan, ama zorunlu olarak da öyle abartısız ve sessizce sona erecek olan vasat bir hayat. Onu çekilmez hale getirme gerekçeleri, inandırıcılığını uzun süre koruyamaz. Hem şarkı hem de büyü yaparken söylenen sözcükler anlamına gelen “carmen”, yani Latinlerin “sihiri”nden bir tutam, sadece dilde hoş ve tatlı bir his bırakmaz, katı ve boğucu hayatı da sivriliklerinden, çıkıntılarından kurtarır, keskin köşelerinden yontar. Bunun yolu fazla engebeli değil, yokuşları varsa da yorucu değil. Göründüğünden daha eğlenceli hatta. Birbirimizin mantıklı düşünme gücünü azaltmak ne kadar zor olabilir ki! Prensip gibi sapmalardan, doğruluk gibi saplantılardan kurtulmanın çok az düşünmek, hatta hiç düşünmemekle ilintisi ortada. Her an yapabileceğimiz, hatta her an yapmakta olduğumuz şey.
Karşılıklı fikir azalması ile karşılıklı duygu belirsizliği artışı aynı anda birbirini izlediğinde, ruhları paçavraya çeviren sıkıntıların da uçup gittiği görülebilir. Söz gibi eylem de asla belirgin olmamalı. Ucuz akıl oyunları, buğulu göz bağcılıkları, gülünesi el çabuklukları hazzın verimliliğini yükseltici çeşniler. Kalın perdeleri kaldırıp karşılıklı birbirimizin zihnindekileri görmeler, kuşkuya kapılmalar, artık kimsenin hiç kimsenin ilgi alanında olmadığını fark ettiren topluca sıkılmalar, tüm bunları önleyici böyle hafif dokunuşlar her zaman harikalar yaratır. Sihir, aydınlatmayan ama keyifli biçimde sarmalayan o tatlı, huzurlu, o yumuşacık ışık gibidir. Hem pahalıya mal olmaz, hem çabayı gerektirmez. Dahası mutluluk verici. Tüm mesele, akıntıyla birlikte gitmeye razı olmakta. İyi olmaktansa iyiymiş gibi davranmak, düşünmektense düşünürmüş gibi görünmek, duygulu olmaktansa duyguluymuş gibi durmak, tutarlı olmaktansa tutarlıymış gibi koşuşturmak, bir şey yapmaktansa pek çok şey yapmış gibi öne atılmak, şu kasvetli zamanlara kaçan neşenin canlılığını getirebilir.
Yanlışı oynadığında, aynı yanlışı oynamamız doğru olanı. Pespayelikte ısrar varsa sefilce bir hayat sürmekte inat etmemiz onur düzeyimizi artırır. Zaaflarına, ihtiraslarına, birbirinin isteklerine boyun eğmekte gönül okşayıcı ne yücelikler bulunur! Hafif olan yükselir, ağır olan dibe çöker. Tabiatın basit buyruklarıyla uyumlu eğilim her zaman kazandırır. Aldatmak iyileştirir, dolandırmak mutluluk getirir, soğukluk duygulandırır, duygusuzluk düşündürür, yalan büyütür, sığlık derin coşkuları biçimlendirir. Düşüş anlarında, çöküş zamanlarında birbirinin zayıflıklarına hitap etmek, iltifatları güvensizliklerine yöneltmek karşılıklı herkesi özgürleştirir. Kötü olana sadakat, boş olana itimat, daha iyi, daha güçlü, daha zarif, daha saygın kalmanın koşulu. Genel azabı kişisel tonlarla vurgulamak, oradan özel çıkarlara varmak herkesin yararına. Özverili olmaktansa özveride bulunur gibi davranmak, hesapsız yürümektense hesapsız yürürmüş gibi dolanmak, cesur olmaktansa korkusuzmuş gibi bakışmak herkesi herkese arındırır. Kurtarıcı olan büyüdür, çıkarlara düşkünlük mutluluğun kitlesel biçimidir. Lafı bile heyecanlandırır, kokusu baş döndürür, bir tutamı kendinden geçirir. Carmen, şimdilerde sadece güzel bir kadın ismidir, Latinler içinse ilk günden beri “sihir”.